Ana Sayfa
İletişim
Forum
MODÜLLER
Oyunlar
İğrenç Espiriler
Okul
=> Polinomlar
=> kimya konu anlatımı
=> Tarih
=> Edebiyat
=> Dil ve Anlatim
=> Dil ve anlatim2
=> Avagadro
=> Kimya
=> Geometri
=> acikenar
=> aci kenar test
=> aci kenar test2
=> acikenar2
=> tmr2
Saklı sayfalar
Son Depremler
İndir
Video
Resimler
Bilgi
Müzik
gs
Cümle cevirici
prg
ZAMBAK 10.SINIF DİL VE ANLATIM KİTABI CEVAPLARI
ANKET DEVAM EDİYOR,LÜTFEN ANKETE KATILIP İSTEĞİNİZİ BELİRTİNİZ.

ZAMBAK 10.SINIF DİL VE ANLATIM KİTABI 72-87 ARASI CEVAPLARI
A.ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM(HİKAYE ETME)İSİM-AD
HAZIRLIK:
  • Masalın olayı: Oduncu ve ayı arasında geçen kurmaca bir olay
  • Mekan: Dağ
  • Kişiler: Oduncu ile ayı
  • Masaldaki olay kurmaca bir kişi tarafından anlatılmaktadır.
  • Masaldaki kişileri,zamanı, mekanı değiştirip tekrar yazınız.
SAYFA 73:
  • İsim olmalarıdır,isimler metinlerde varlık ve kavramları tanıtmak için kullanılır.
  • Bu sözcükleri çıkarınca anlamlı bütün olmaz.Çünkü bu isimler varlık ve kavramları belirtmektedir.Ayrıca  isimlerin taşıdığı anlamı cümlede taşıyan başka sözcük yoksa cümlenin ya anlamı değişir ya da -bu şiirde olduğu gibi- cümle anlamlı bir bütün olmaktan çıkar. 
Heeeeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda    hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol
Git gidebildiğin yere


SAYFA 76:
Metin İnceleme:
1. Öyküleyici anlatım vardır.Bu metinlerin ortak özellikleri şunlardır:
  •  Bir olay çevresinde gelişir. Bu temel olayın etrafında daha küçük çapta gelişen  olaylar yer alır.
  •  Olay kişiler arasında gelişir, bir zamanda oluşur, bir mekân içerisinde gerçekleşir ve bir anlatıcı tarafından anlatılır. Kişiler insan olabileceği gibi, onun yerine geçebilecek varlık ya da kavramlar da olabilir. Seçilen kişi ne olursa olsun kastedilen insandır.
  •  Öyküleyici anlatım “sanat metinlerinde” kullanılabileceği gibi “öğretici metinlerde”de kullanılabilir. (anı, gezi yazısı, makale, vs…)
  •  Öyküleyici anlatım “sanat metinlerinde” kullanılabileceği gibi “öğretici metinlerde” de kullanılabilir. (anı, gezi yazısı, makale, vs…)
  •  İnsanların başlarından geçen ya da geçebilecek nitelikteki olaylar gösterilir
  • . Öğretici metinlerde anlatıcı gerçek kişidir. Sanat metinlerinde ise anlatıcı kurmaca bir kişidir.
  • Kurmaca metinlerde olay örgüsü, kurmaca olmayan metinlerde ise olay zinciri vardır.
  •  Olaylar belirli bir zaman diliminde geçer.
  • Anlatılan olaylardan etkilenen insanlar ya da varlıklar vardır. Bunlara eserin kahramanları denir. En çok etkilenen varlığa eserin başkahramanı (başkişisi) denir.
  •  Olayın serim, düğüm ve çözüm bölümleri bulunur. Yani olayın bir başlangıcı, gelişmesi ve sonunda da çözümlenişi vardır.
  •  Ele alınan olayların anlaşılması için tasvirlere  yer verilir.
  • Olaylar birinci şahsın ağzından anlatılabilir. Anlatıcı olay kahramanlarından biridir.
  • Olaylar üçüncü şahsın ağzından anlatılabilir. Olan biten her şey bir kamera sessizliğiyle izlenip anlatılır.
  •  Olaylar ilahi (tanrısal, hâkim) bakış açısıyla anlatılabilir. Yazar; tüm olay, zaman, kişi ve mekâna hâkimdir, anlatıcı her şeyi bilir.
  • Metinlerin bir yazarı vardır.
  • Edebi dil kullanılır.
2.Ortak ögeler olay örgüsü, kişiler, yer ve zaman ögeleridir.
HAYAT NE TATLI:Hafız Nuri Efendi amaçsızca evden dışarı çıkar.Yolda Şükrü'yü görür.Şükrü'yle Kumkapı'ya gitmek için yürürler fakat Şükrü ortadan kaybolur.Sonra mahallenin kömürcüsü Halil Efendi'yle karşılaşırlar,tekrar mahalleye dönerler.Nuri Efendi evine gider, hayatın yaşanılacak kadar güzel olduğunu düşünür.
BİNLERCE GÜVERCİN:Ömer,  Zeki'den satın alacağı güvercinler için babasının cebinden 20 lira çalar.Annesi ve babası  durumu anlayınca evlerinde misafirliğe gelen teyzesinin oğlu Mustafa'dan şüphelenir.Mustafa kendisinin hırsız sanılmasına çok üzülür ve evine dönmek ister.Ömer suçunu itiraf eder ;Mustafa sevinir; ama   bir daha teyzesine gelmez.
  FATİH-HARBİYE:Faiz Bey geç olmasına rağmen eve gelmeyen kızını merak etmektedir.Şinasi kızın nerede olduğunu bildiği halde arkadaşı Fahriye'de olabileceğini söyler.
3.Öyküleyici anlatımın ayırıcı özellikleri:
  • Olay, kişi, mekân ve zaman ortak ögeleridir.
  • Bu anlatımda amaç;olayı okuyucunun gözü önünde canlandırmak,anlatmak istenileni bir olay içerisinde vermektir
  • Olaylar birinci şahsın ağzından anlatılabilir.(Anlatıcı olay kahramanlarından biridir)Sanat metinleri öyküleyici anlatımla yazılır.
  • Olaylar ilahi bakış açısıyla anlatılabilir.
  • Olaylar 3.şahsın ağzından anlatılabilir.
  • (Olan biten bir kamera sessizliğiyle izlenip anlatılabilir.
  •  Kişi, mekân ve zaman olay ve olay örgüsünü oluşturmak için kullanılan ögelerdir.
  • Öyküleyici anlatım hikâye, roman, anı, söyleşi, görüşme(mülakat) gibi metin türlerinde kullanılır.
  • Öyküleyici anlatımda bir olayın olması şarttır.
  • 3.Şahıs anlatımda anlatıcı her şeyi bilir.
  • Öyküleyici anlatım sanat metinlerinde ve öğretici metinlerde kullanılır.
  • Kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.
4)
Olay zinciri:
  • Ömer'in yaptığı hırsızlıktan pişmanlık duymaya başlaması
  • Ömer'in babasına yemek götürmek için Mustafa'yla yola çıkması ve korkudan parayı taşın altına saklaması
  • Babasının paranın kaybolduğunu anlaması
  • Ömer'in anne ve babasının misafir olan Mustafa'dan şüphelenmeleri
  • Mustafa'nın hırsız sanılmasına çok üzülmesi ve bu yüzden evine dönmek istemesi
  • Ömer'in suçu Mustafa'ya yıkmasından  çok pişmanlık duyması ve üzülmesi
  • Mustafa köyüne gitmek üzereyken Ömer’in suçunu itiraf etmesi
  •  Ömer’in hastalanması
  • Mustafa'nın suçsuz olduğunun anlaşılmasına sevinmesi
  • Mustafa'nın bu olaydan sonra bir daha teyzesine gelmemesi
  • Ömer'in bu durumdan dolayı binlerce güvercini olsa bile sevinememesi
Bu metinde de görüldüğü üzere olay tektir; bu olaya bağlı olarak ortaya çıkan ve birbirini takip eden olaylar ise olay zincirinin oluşturur.
Olay ve olay zinciri arasındaki fark:Olay , kişiler arasında bir sebebe bağlı olarak gelişen ve bir sonuç meydana getiren eylemken olay zinciri belli bir konu çevresinde var olan birden fazla olayın sebep-sonuç ilişkisine bağlı biçimde oluşturdukları bütündür.
5.Belli bir konu çevresinde var olan birden fazla olayın, sebep-sonuç ilişkisine bağlı bir biçimde oluşturdukları organik bütündür. Olay örgüsünü: "eserde nakledilen hadise veya hadiseler zinciri" veya "bir oyunun, hikayenin yahut romanın içinde olan biten her şey" biçiminde de tanımlamak mümkündür. 
Olay örgüsü, birbiriyle hiç ilgisi olmayan olayların rast gele veya peş peşe sıralanması değil, birden fazla olayın sebep-sonuç içinde organik bir bütün oluşturmasıdır.
'Kral öldü, kraliçe de öldü.' dersek hikaye olur.
'Kral öldü, arkasından kraliçe de öldü.' dersek olay örgüsü olur.(Neden sonuç ilgisi var.)
Metinlerin olay örgüleri yukarıda verilmiştir.
6.
7)"Hayat Ne Tatlı"
"Binlerce Güvercin"
 "Fatih-Harbiye"
Bu kelimeler metinlerden çıkarıldığın anlam bozulur ve büyük değişiklikler meydana gelir.İsimler varlıkları ve kavramları tanıtmak, belirtmek için kullanılır.
8)
"Binlerce Güvercin"
"Fatih-Harbiye"
9)
EK BİLGİ
Seçmen, tercihini yarın ortaya koyacak.
Asker, sınırları bekliyor.
Genç yaşta saçı dökülmüş.
Bu cümlelerde seçmen, asker ve saç kelimeleri tekil oldukları hâlde anlamca çokluk bildirmektedirler. Bunlar, topluluk isimleri değildir.

SAYFA 78:
9.Çoğul isimler de topluluk isimleri de birden fazla varlığı ifade etmek için kullanılır.Topluluk isimleri çoğul eki "-ler,-lar" almadığı halde birden fazla varlığı karşılar.
10."Anadolu" şiirinde geçen millet kelimesi topluluk ismidir.Topluluk isimleri ifadeyi kısaltır ve netleştirir.Şekil bakımından da tekil göründüğü halde sayısız, belirsiz bir çokluk anlamı katar.
11."Osmanlı" kelimesine gelen "lar" eki "boy,soy,kabile" anlamında kullanıldığı için kesme işaretiyle ayrılmamıştır.
12. "-cik" eki küçültme anlamı katmıştır.Bir varlığın benzerlerine göre küçük olduğunu belirtmek istediğimiz zaman başına küçük, ufak, minik gibi tamamlayıcı sözcükler getiririz.
Küçük pencereden bir minik serçe girdi.
Bunu küçültme ekleriyle de anlatabiliriz. Küçük pencere yerine pencere-cik, minik serçe yerine serçe-cik diyebiliriz.

13. Oğlumuz   metnindeki  isimlerin yapısı:
şubat: basit isim
gece-si :basit
baba-m-ın: basit
kucağ-ı-n-a: basit
ortak-lar-ın: basit
Bu isimler yapım eki almadığı için basit yapılıdır.
var-lık-ı-n-a: türemiş
hırçın-lık-lar: türemiş
iştah-sız-lık-lar: türemiş
sev-gi-miz: türemiş
çare-siz-liğ-in: türemiş
Bu isimler yapım eki alarak türemiştir.
"ANADOLU" metnindeki isimlerin yapısı:
yurd-u: basit
el-ler: basit
ana: basit
kucak-ı-dır: basit
soy-u-n-u: basit
hudut: basit
boy-u-n-u: basit
devlet-e: basit
meydan-da: basit
can: basit
silah: basit
kahraman-lar: basit
otak-ı-dır: basit
el-ler: basit
kuş-lar: basit
çayır-ı-n-da: basit
...
Bu isimler hiçbir yapım eki almadığı için basit yapılıdır.
kon-ak-ı-dır: türemiş
Osman-lı-lar: türemiş
...
Bu isimler yapım eki aldığı için türemiş yapılıdır.
Anadolu: birleşik
İki kelimenin birleşmesiyle oluşmuştur.
14: Metinlerdeki "Sultan Osman,Anadolu,Osmanlılar,Şinasi, Faiz Bey, Mustafa, Ömer, Zeki, Nuri Efendi, Edirne, İstanbul, Sirkeci, Kumkapı , Halil, Şükrü" gibi isimler özel isimdir.
"Şemsiye,ev, kömürcü, mahalle, istasyon,iskemleler, yatak, lamba, güvercinler, masa, sandalye, anne, baba," gibi pek çok sözcük cins adıdır.
  • "Hayat Ne Tatlı" metninde ilahi bakış açılı(hakim) anlatıcı ve gözlemci bakış açılı anlatıcı bir arada kullanılmıştır..Bu metinde anlatıcın olayla ilgisi yoktur."Binlerce Güvercin" metninde olayın anlatıcısı metnin baş kahramanıdır, olay ve olay dizisiyle  doğrudan ilgilidir."Fatih-Harbiye" metninde ise ilahi bakış açılı anlatıcı(hakim) anlatıcı vardır.Olay veya olay dizisiyle bir ilgisi yoktur.
  • UYARI:"HAYAT NE TATLI" metninde iki bakış açısı beraber kullanılmıştır."Eve dönsem diye düşündü." cümlesinde anlatıcı , olay kahramanının zihnindekileri bilen "ilahi bakış açılı hakim anlatıcıdır.
  • 2.etkinlik:
  • bebeciği: küçültme
  • çocukcağız: acıma
  • Anneciğim: sevgi
  • kızcağız: acıma
  • SAYFA 79


 
zaman
Mekan
Kişiler
olay
tema
1.metin
Nuri Efendi’nin sokağa çıkıp akşam evine dönmesi arasındaki zaman(1 gün)
İstanbul
Sokak,mahalle,
kahve
ev
Hafız Nuri Efendi
Şükrü
Halil
kahvede oyun oynayanlar
Nuri Efendinin amaçsızca sokağa çıktıktan sonra yaşadıkları
Hayat güzeldir.
2.metin
Gece başlayıp ertesi iki güne kadar devam zaman
Ev, yol, köy meydanı
Ömer,Mustafa,Zeki
Ömer’in anne ve babası (Nuri)
Ömer’in babasının cebinden 20 lira çalıp suçun teyzesinin oğlu Mustafa’ya kalması
Hırsızlık pişman olunacak sonuçlar doğurur.
(SON PİŞMANLIK)

 

 

 

 

 

 
3.metin
Gece,Şinasi ile Faiz Beyin konuştukları kısa zaman dilimi
evin bir odası
Faiz Bey, Şinasi,Fahriye
Faiz Beyin eve gelmeyen kızını merak etmesi
Endişe
3.ETKİNLİK:

Ø   MASALIN OLAY ÖRGÜSÜ
  • Bir farenin devenin yularından tutup yola çıkmaları
  • Farenin devenin yularını tuttuğu için kibirlenmesi
  • Önlerine koca bir ırmağın çıkması
  • Farenin ırmaktan geçememesi, korkması ve utanması
  • Devenin fareye ders vermesi
  • Farenin gerçeği görmesi ve deveye yalvarması
  • Devenin, ırmağın derinliğini kontrol etmesi
OLAY ÖRGÜSÜNÜN ŞEMASI:




Ø Masaldaki olay örgüsü metnin temasını ortaya koymak için düzenlenmiş ve aralarında anlam ilişkisi kurulmuştur.
Ø Masalı zaman, mekan ve kahramanları değiştirerek tekrar yazınız.
Ø Masaldaki zaman ve mekan ve kahraman özelliklerinin değiştirmemiz örneğin istediğimiz bir yaşam biçimi,zaman mekan  veya insan ilişkileri üzerine kurguladığımızda olağanüstü unsurlar ortadan kalkar.
Ø Olay örgüsü,zaman,mekan , kişi ve anlatıcı metnin temasını ortaya koymak için bütünleşir.Bu ögeler metnin yapı unsurlarıdır ve bir tema etrafında bir araya gelirler.
Ø Olay çevresinde gelişen metinlerde bir ana olay ve buna bağlı olarak gelişen yan olaylar vardır. Ele alınan olayların gelişiminde mantıksal bir sıra izlenir.
Ø Bunlar olmasaydı olaylar gerçekleşmezdi.Çünkü öyküleyici anlatımda olay parçasının oluşumunda olay, kişi, zaman bütünleşir.Olay ; kişiler veya kişi işlevindeki kavram ve diğer varlıklar arasındaki karşılaşma ve çatışma sonucu ortaya çıkar.
SAYFA 80:
5.etkinlik:
"Şehir Mektupları" metnindeki türemiş isim örnekleri:
  • çıma-cı: ek bilgi:gemilerin iskeleye yanaşmaları sırasında halatları iskeleye veren gemi personeli
  • dile-k-çe , yaka-cık , ağır-lık-ı, su-cu, zeytin-lik
UYARI: Metinde türemiş başka sözcük türleri de var; ama sizden isim istendiğini unutmayınız.
Ø Kelime türetme yöntemi dilimizin yapısına göre sondan eklemeli bir dil olduğunu gösterir.
Ø Metindeki birleşik kelimeler:
Sarı+yer , Beyler+beyi , Kayış+dağı Taş+delen ,Göz+tepe ; Kara+kulak ,Bakır+köy
Birleşik isimler kendi anlamları dışındaki kavram veya varlıkları karşılayarak kelimeler arasında anlam ilişkisi kurulmasını ve ifadeye yeni anlamlar kazandırılmasını sağlar.
Ø Metindeki cins adlar: hamallar, su, depo, levha, can, yüz,ateş, kan,baş, huy…
Özel isimler: Sarıyer, Beylerbeyi, Pazarbaşı, Monitör, Oryantal Göztepe,Karakulak…
Bu cins ve özel adlar, metindeki varlık ve kavramları tanımamızı sağlar.
6.etkinlik:
  • Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferine çıkması
  • Ordunun saatlerce Kocaeli'nin bağ ve bahçelerinden geçmesi
  • Yavuz'un askerlerin elma koparmasından endişe etmesi
  • Yavuz'un emir verip askerlerin heybesini aratması
  • Hiçbir askerde elma bulunmaması
  • Tek bir elma bulunmuş olsa bile Yavuz'un seferden vazgeçmeyi düşünmesi
  • SAYFA 81:
  • Ø Okurlara  seslenilmektedir. Her iki metinde de görüldüğü üzere okuyucuya ders verme amacı güdülmekte, toplumda kişilerin eksik görülen ahlaki davranışlarını tamamlamalarına yardımcı olmaya çalışılmaktadır.
  • Metinde geçen olay,zaman ve mekanın neler olacağını yazar kendisi kurgulamış ve     bunları olay örgüsü haline getirerek anlatmıştır
    MASAL
    TARİH
    ü 

     
    Yazar; var olan bir olayı zamanı ve mekanı bir olay zinciri halinde anlatmıştır.www.edebiyatfatihi.blogspot.com

     

     
    ü 








7.ETKİNLİK:

Ø Bknz:sayfa 76 3.soru
Ø Öyküleyici anlatım hikâye, roman, anı, söyleşi, görüşme(mülakat) gibi metin türlerinde kullanılır.
8.ETKİNLİK:Bu etkinliği hayal gücünüzle yapınız.
9.ETKİNLİK:
Ø İlk metinde somut ifadeler ağrılıkta 2.metinde  ise soyut ifadeler…

1.metin

 
SOMUT
Duyu organlarımızla algılayabildiğimiz (somut) varlıklar yoğun bir şekilde kullanılmıştır. 
Salata, turp, jambon, turşu, sos, ekmek, tabak, ressam, boya, insan, göz, elma, kayısı, erik, şekil, çiçek, dil, kamçı, hıyar, şeker, hindi, but, reçel, bezelye, pilaki, omlet, ıspanak, ciğer, yahni, yemek, tabak.
2.metin

 
SOYUT
Duyu organlarımızla algılayamadığımız(soyut ) kavramlar yoğun bir şekilde kullanılmıştır. 
Kalp, sevinç, keder, vefasızlık, ölüm, felaket, acı, ayrılık, gurbet, hasret, sıkıntı, refah, his.
Ø Soyut ya da somut kelimelerin fazlaca kullanılması ifadenin somut ya da somut olmasını etkiler.
SAYFA 82:
Ø Metnin olay örgüsü:
        §   Metinde olay Aytepe’deki siperde Yahya Çavuş’un düşman tarafından giderek kıstırıldıklarını anlamasıyla başlıyor.Daha sonra ise olay örgüsü:
        §   Siperdeki askerlerin çoğunun şehit edilmesi
        §   Direnecek güçlerinin kalmaması
        §   Düşmanın siperi ele geçirmesi
        §   Yahya Çavuş’un diğer askerlere Harapkale’ye çekileceklerini söylemesi
        §   Tekirdağlı Sadık’ın diğer asker arkadaşlarını çekilmek için uyarması
        §   Tekirdağlı Sadık’ın birçok arkadaşının  şehit düşmesi

 
Ø Düşmanın sipere giderek yaklaşması ve direnecek güçlerinin kalmaması sebep
Siperi terk edip geri çekilmeye başlamaları sonuçtur.

 
Ø Metindeki olay örgüsü “Çanakkale Savaşı” teması etrafında anlamlı ve mantıksal bir sıra izlenerek kurgulanmıştır.
SAYFA 83:
Ø İsimler cümlede farklı kelime türü olarak kullanılabilir.Kelimeler cümlede bulunduğu yere göre anlam ve görev üstlenir.Örneğin:
Metinde “Oğuz amcanın sol elinin serçe parmağına bir mermi çarptı.” Cümlesinde “sol” kelimesi “sıfat” olarak kullanılmıştır.
“Eğilerek siperin içinde hızla yürüdü.” cümlesinde “hız” kelimesi “la” ekini alarak zarf görevinde kullanılmıştır.
Benzer örnek cümleler:
İLERİ: Biraz ileri git (zarf)
           İleriden  sağa dönmelisin.(isim görevinde)
           İleri  düzeyde İngilizce biliyordu.(sıfat)

 
SABAH:   Sabah ezanı okunurken yola çıktılar. (isim)
               Sabah evden aceleyle çıktı. (zarf)
YALNIZ: Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.(isim)
               Yalnızinsanın   yalancı arkadaşları, iki yüzlü dostları ve çekip gidecek bir sevgilisi olmaz.(sıfat)
               Hayatımda biri yok,yalnız ,  birinde hayatım var.(bağlaç )
               Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar sizin kadar yalnızım.(zarf)
               
11.ETKİNLİK:
Ø Öyküde bir durumdan başka bir duruma geçilirken kişi, zaman ve mekan değişir ve bu da anlatım farklılığına sebep olur ,  farklı durumların anlatılmasına olanak sağlar.
Ø Olayın gerçekleştiği zaman ile hikayenin anlatılma zamanı aynı değildir,çünkü hikayede olay örgüsü yaşanmış veya yaşanılabilir olayların üzerine kurgulanır.

Birleşik ismin oluşum şekli
Birleşik isim örneği
İsim tamlaması
Aslanağzı, devetabanı, denizaltı
Sıfat tamlaması
Akdeniz, Karadeniz, Tekirdağ, açıkgöz
Bir isimle bir fiilin birleşmesi
Vatansever,gecekondu,mirasyedi
İki fiilin birleşmesi
Dedikodu,çekyat,biçerdöver,

Ø Sınıfa getirdiğiniz metinlerdeki özel isim,cins isim, tekil isim, çoğul ve topluluk isimlerinin altını renkli kalemle çiziniz.
Ø Bu soruyla ilgili ek bilgi TIKLAYINIZ
 SAYFA 84:
Şiirdeki öyküleyici anlatım unsurlarını bulunuz.
CEVAP:


 
Anlatıcı
Zaman
Mekân
Kişi
Han Duvarları
1.şahıs
- geçmiş zaman
- şimdiki zaman
- yollar
- han
Şair

SAYFA 85:
Aşağıdaki metinde geçen isimlerin altını çiziniz.
CEVAP:
Dönüş adlı romanda roman kahramanı Seyyit YILMAZ, kişiliğiyle ön plana çıkmıştır. Erzincan'ın Kemah ilçesinden İstanbul'a göç eden ve Narin Tekstilde, biraz da araya adam koyarak güç bela ge­ce bekçiliği işini bulan Seyyit YILMAZ, aslında Türk insanının tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişinde yaşadığı bütün gelgitleri yansıtmaktadır.
Metindeki özel isimleri uygun başlıkların karşısına yazınız.
CEVAP:
Sosyal statü adları: Türk
Kişi adları           : Seyyit YILMAZ
Coğrafya adları : Erzincan, Kemah, İstanbul
Kurum-kuruluş adları: Narin Tekstil
Eser adları          :Dönüş
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME:
A.   Aşağıdaki yargıları doğru-yanlış (D/Y) şeklinde değerlendiriniz
(D) Olaylar tema çerçevesinde meydana gelir.
(D) Cins isimler bazen özel isim olarak kullanılabilir.
(Y) Öyküleyici anlatımda kişi öğesi insan dışındaki varlıklardan olamaz.
(Y) Psikolojik tasvirlerde genellikle somut isimler kullanılır.
(D) Öyküleyici anlatımda zaman, mekân, kişi ve olay olmak üzere dört unsur vardır.
(D) Varlıkların sayısının birden fazla olduğunu (- ler/lar) ekini kullanmadan da ifade edebiliriz.
(D) üçüncü şahıs anlatımda anlatıcı olayı dışarıdan gözlemleyen birisidir.
(Y) "Güneş, balçıkla sıvanmaz." atasözünde "-çık" eki kelimeye küçültme anlamı katmıştır.
(Y) Hâkim bakış açısında, anlatıcı olayın içerisinde bir kahramandır.
(Y) Oykülemede olay her zaman kronolojik olarak ilerler.
(Y) Öyküleyici anlatım, "öğretici metin" ve "sanat metinleri"nde kullanılır.
(Y) Topluluk isimlerinin çoğulu yapılamaz.
B. Aşağıdaki boş bırakılan yerleri uygun şekilde doldurunuz.
vOlay zinciri ile olay örgüsü arasındaki fark: Olay örgüsü, kurmaca metinlerde; olay zinciri ise, kurmaca olmayan metinlerde vardır.
vBeş duyu organımızla algılayamadığımız varlıkların isimleri soyut isimdir.
vÖzel isimlere gelen "-ler, -lar" eki kelimeye topluluk, aile, millet anlamı katarsa bitişik yazılır.

 
2.    Solgun yüzünde kaygı taşır her geçen
         I                II
Hep saz benizlidir, bu yıl eylül çocukları
       III                       IV               V

 
Yukarıdaki dizelerde numaralandırılmış sözcüklerden hangisi isim görevinde değildir?
   
A) I.        B) II.               C) III.             D) IV.                         E) V.

 
(Not: Bu soru kitapta dizgi hatasıyla çıkmıştır. Altı çizilmesi gereken kelimeler ve numaralar birbiriyle karışmıştır. Düzeltilmiş şekli yukarıdaki gibidir. Aksi takdirde sorunun iptal edilmesi gerekir.
3.   "Somut bir isim anlam genişlemesi yoluyla soyut anlam kazanabilir."
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangisinde böyle bir özellik vardır?
A)   Sabahın erken saatlerinde balık avlamaya gittiler.
B)   Bütün ağaçlar bahar aylarında güzelleşir.
C)   Batı Anadolu'nun bu küçük kasabası ol­dukça şirindir.
D)   Adam akşama kadar çalıştı, hâlâ yorulmadı.
E)    Dün akşam, ağzındaki baklayı nihayet çı­kardı.

 
4.            Sofraya hep birlikte otururduk. Tahtadan, yu­varlak bir yer sofrasına, ayaklarımızı altımıza alıp yan oturarak yaklaşırdık. Sofra örtüsünü dizlerimizin üzerine çekerdik. Babam bağdaş kurarak baş köşede otururdu. Beni sağına, kız kardeşimi de soluna alırdı. Karşısında an­nem otururdu. Babam, yemeğe başlamadan içimizden biri yanılıp da yemeğe uzanacak olursa hiç acımadan kaşığının tersini, uzanan elin sırtına indirirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
A)       Betimleme - öyküleme
B)   Öyküleme - örnek verme
C)   Betimleme - açıklama
D)   Açıklama - öyküleme
E)   Açıklama - örnek verme

 

 
5.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut bir isim mecaz anlama gelerek soyut an­
lam kazanmıştır?
A)       Saçların beyazlayınca anlarsın gençliğinin kıymetini.
B)   Çok yorgun ve hasta olduğundan dünkü davete katılmadı.
C)   Kuraklıkta ağaçların bile yaprakları kavrul­muş, kararmıştı.
D)   Onun kafasında ne tilkiler dolaştığını sen asla tahmin edemezsin.
E)   Çok kitap okuyunca aklım karışıyor zih­nim yoruluyor.


 
6.    Çalışmalarımız sonuç verdi. Meler mi oldu? Ot bitmeyen bozkırlar, ipek gibi yumuşak topraklı ovalara dönüştü. Tarlalar, an kovan­ları gibi uğuldamaya başladı. Toprağın derin­liklerinde uyuyan sular yeryüzüne çıkarıldı. Kova kova süt veren inekler, kovan kovan bal veren arılar yetiştirildi. Sofraları, el ele verile­rek üretilen yiyecekler süsledi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A)   Benzetme sanatından yararlanma
B)   Öykülemeye başvurma
C)   Yinelemelere yer verme
D)   Betimleme yapma
E) Tanık gösterme

 
7. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi farklı yolla oluşturulmuş bir birleşik isim­dir?
A)   Dağlardan her yaz kuşüzümü toplardık.
B)   Akşam olunca gökyüzünü sığırcıklar kap­lardı.
C)   Eskiden ebegümeci ilaç yapımında kulla­nılırmış.
D)   Bu şirin derede alabalıktan bol bir şey yok.
E)   Geceleri ateşböceği yakalamaya bayılırdık.

 
8. Kapıyı arkasından çekince açılan boşluğu doldurarak içeriye doğru yürüdü kar. Tüm bedeni birden kuşatarak... Sabaha değin sü­rüp doldurmuştu evin duldada kalan önünü. Kapının yarı boyuna çıkmıştı çığ. Rüzgâr kö­şe bucak dolaştı evi bir anda. Hemen çocuk­ların yataklarına giderek iyice bastırdı yorga­nı, başlarına değin çekerek. Sonra da küreği aldı, içeriye doğru göçen karları attı, ardından ahırın yolunu açmaya koyuldu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basamaktadır?
A) Öyküleme                               B) Tanımlama                                    C) Açıklama       
                                         D) Tanık gösterme                            E) Karşılaştırma

 
9.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut isim kullanılmamıştır?
A)       Hepimiz şaşkın şaşkın, kıyıya yanaşmaya çalışıyorduk.
B)   Kürek çeken arkadaşlarımın yüzleri sıcak­tan kıpkırmızı olmuştu.
        C)Dibinde beyaz taşların parıldadığı bir koya yaklaştığımızı gördüm.
D)   Yukarıda küçük, tahta bir kulübe vardı.
E) Zihnimde güzel hayaller canlandı birden.
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde çoğul isim kullanılmamıştır?
A)   Yolumuz bir gün onlara da uğrayacak.
B)   Yıllar birer hüzün kırışığı bırakıyor yüzler­de, gönüllerde...
C)   Dalgalar temiz sahillere hasret kalmıştı.
D)   Sizleri olaylara karışmamanız için uyarmıştım.
E)   Bu güzel insanlar niçin uzaklaşıyordu bu­ralardan,

 
11. Aşağıdaki cümlelerden hangisi tamamıyla isim olan sözcüklerden oluşmuştur?
A)       Su kenarları, duvar dipleri çocukların eğ­lence yerleriydi.
B)   Bu sokaklar onun çocukluğunun geçtiği yerlerdi.
C)   Önüne çıkan fırsatları dikkatle değerlendi­rerek bugüne geldi.
D)   Bu çocuklar birer altındır, bunu zamanla siz de anlayacaksınız.
E)    O. çok eski bir aile dostumuzun yakın akrabasıydı.

 

 
12. Korkmadım, korkmuyorum ölümden. Siz çiçek getirin, yalnız çiçek getirin. Bu dizelerde kaç tane isim kullanılmıştır?
A) 1                            B) 2                          C) 3                        D) 4                        E) 5

 
13. Ekmeği bol eyledik / Acıyı bal eyledik I                                               II
Sıratı  yol eyledik / Geldik bugüne
III      IV                                   V
Yukarıdaki numaralandırılmış sözcüklerden hangisi isim değildir?
A) I.                 B) II.                      C) III.                    D) IV.                    E) V.

 
14. "Soğuk, kelebek, rüya, heyet"
Aşağıdakilerden hangisi bu kelimelerin hepsi için söylenebilir?
A) Somut                    B) Tekil                   C) Cins                   D) Basit E) Soyut
ZAMBAK 10.SINIF DİL VE ANLATIM KİTABI SAYFA 88-105 ARASI CEVAPLARI

BU ÜNİTE CEVAPLARI İÇİN ZAMBAK 10.SINIF DİL VE ANLATIM DERS KİTABI YAZARI SAYIN KADİR ERDAL BEYEFENDİYE TEŞEKKÜRÜ BİR BORÇ BİLİRİZ...

 B:BETİMLEYİCİ ANLATIM:(TASVİR ETME) SIFAT(ÖN AD)
HAZIRLIK:
Hazırlık sorularını kendi bakış açınıza göre değerlendiriniz.

SAYFA 89:
Ø Bu metindeki altı çizili kelimelerin işlevi; isimleri nitelemek, yani isimlerin durumunu, rengini, biçimini göstermek veya onları çeşitli yönlerden belirtmektir.
Ø Altı çizili kelimeleri çıkardığınızda metnin anlamında elbette ki bir daralma olmaktadır. Çünkü sıfatlar tek başına anlamlı kelimelerdir ve bulundukları yerlerde de bir anlam taşırlar.
SAYFA 90:
METİN İNCELEME:
1)Metinden alınmış aşağıdaki bölümlerde sokak çocuğu (Sermed) betimlenmektedir.
Şakaklarından, ensesinden sarkan düz, parlak, koyu siyah saçlar altında sarı, süzgün, küçük yüzüne: genişlememiş kemikleri üstünde donuk esmer rengiyle zayıf izdüşümleri görülen kaslarına; yırtık gömleğiyle paçaları parçalanmış pantolonunun içinde ince bir değnek gibi du¬ran narin vücuduna bakılsa belki daha küçük zannedilirdi. Fakat ince yay gibi kaşlarının altında daima uyanık bir zekâ parlaklığıyla gülümser, bütün sokak çocuklarında vaktinden önce ortaya çıkan hayat tecrübesi ile görmekte, anlamakta düşünce gücünü gösterir gözleri, belki on iki yaşından daha büyük ola¬bileceğini zannettirirdi.
Bütün sokaklar onundur; bu büyük şehir onun için bitmez tükenmez koridorlardan, hollerden, avlulardan meydana gelen geniş bir evdir; onun içinde istediği gibi -ellerini içi yırtılmış ceplerine sokarak daima kesilmeye muhtaç saçlarının tepesinde ıslana ıslana bozul¬muş püskülsüz fesiyle, çorapsız ayaklarına daima büyük gelen yırtık potinleriyle- bu geniş evin dehlizle¬rinde, avlularında, sofalarında dişlerinin arasından ıslık çalarak rüzgârların önüne düşer; bir öz güvenle etrafı seyrederek gezerdi!..
Ø 2)Sokak çocuğu Sermed’in ve yaşadığı sokakların ayırıcı özellikleri verilmiştir.
Ø 3)Yazar, hikâyede geçen sokak çocuğunu genellikle insanlardan ayrılan, farklı yönleriyle betimlemiştir. Mesela; “zayıf izdüşümleri görülen kaslar”, “paçaları parçalanmış pantolonunun içinde ince bir değnek gibi duran narin vücut” ve “ince yay gibi kaşlar” betimlemeleri, yazarın sokak çocuğu için yapmış olduğu özel betimlemelerdir.
Ø 4)Yazar, insanların ve diğer varlıkların ayırıcı özelliklerini sıralarken gözlem gücünden, sıfatlardan ve benzetmelerden yararlanmıştır. Bu kelimeler, isimleri niteleme ve belirtme özellikleri taşımaktadır.
Ø 5) Olaylar anlatılmadan önce hikâyede geçen kişi ve mekânların tanıtılması, okuyucunun olayları gözünün önünde canlandırmasına yardımcı olmakta, okuyucunun olay, mekân ve kişi arasındaki irtibatı sağlamasını kolaylaştırmaktadır.
Ø 6)           Gözlem özellikleri:
Gözlem, "iç gözlem' ve "dış gözlem" olmak üzere iki şekilde olur. Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını incelemesi iç gözlemdir. Bizim dışımızdaki varlıklara yönelik gözlemlerimiz ise dış gözlem sayılır.
Gözlem sırasında ayrıntılar belirlenmeli, gerekli notlar alınmalı ve düşünce ile bağ kurularak değerlendirme yapılmalıdır.
Gözlem, sadece gözle yap¬ılmaz; akıl, hayaller ve diğer duyu organları da gözlem yapmada önemlidir.
Gözlem, bilgi toplama ve ana düşünceyi geliştirme yollarının kaçınılmaz bir boyutudur. Ancak gözlem "bakma" değil "inceleme"dir. Gözlem yapacak bir kişi, konuya ilişkin ön bilgiye sahip olmalıdır.
Öykü, roman, tiyatro gibi olay ağırlıklı türlerle makale, fıkra gibi düşünce ağırlıklı türlerde gözlemden yararlanılır.
Gözlem sonucunda görünen her şeyin nakledilmesi, okura verilmesi gereksizdir. Bu yüzden genel fikir vermek için seçici davranmalı. Bir korku duygusu verilmek isteniyorsa daha çok kötü duygular anımsatan nesneler ve objelere dikkat çekilmelidir.
Yazar, gözlem sonucunda dış dünyadan duyu organlarıyla edindiği intibaları kendi evreninde canlandırır ve dil vasıtasıyla okura sunar. Okuyucu görmediği bu evrenin içine girer ve onunla özdeşleşir, bu evrenin kendine özgü gerçekliğine katılır.
SAYFA 91:
7. Evet. Yazarın sıfatlar (nitelik, şekil, durum bildiren kelimeler), ayırt edici özellikler ve benzetmeler kullanarak yapmış olduğu gözlemler neticesinde Monsieur Grandet'yi hayalimizde canlandırabiliriz.
8. Sizce Balzac bu karakteri güzel canlandırmış mıdır? Düşüncelerinizi sınıfla paylaşınız.
9.
Monsieur Grandet'nin ruhsal özelliklerinin ve karakterinin betimlendiği bölümler:
Grandet'nin davranışları açık ve yalındı. Söyleyecek az şeyi vardı. Genellikle düşüncelerini kısa cüm-lelerle açıklar, alçak sesle söylerdi. Devrim zamanından yani bir yerde halkın adamı olarak görülmeye başlandıktan beri, hazret uzunca bir konuşma yapmak ya da bir tartışmaya katılmak zorunda kaldı mı yorgun bir havayla kekeliyordu. Bu kekeleme, ne dediğinin belirsizliği, düşüncesini boğduğu sözcükle-rin akışı, mantıki bir kanıt üretmedeki çarpıcı beceriksizliği hep eğitimin yetersizliğine veriliyordu. … Monsieur Grandet'nin topu topu dört cümleciği vardı, üstelik bunlar cebir formülleri gibi her durumda kullanılır, günlük hayatta ve iş hayatında karşılaşılan her sorunu çözerlerdi. "Bilmiyorum." "Yapamam." "Bunun¬la ilgili bir şey yapmayı düşünmüyorum." "Bakalım." Hiçbir zaman açıkça "Evet." "Hayır." sözcüklerini söylemez ve yazılı hiçbir şey vermezdi. Eli çenesinde sesini çıkarmadan dinler, kendisiyle konuşulduğu zaman öbür eli dirseğinin altında, tartışılan iş her ne ise bir kere bu konuda görüşü belirlendi mi, asla onu açıklamazdı. Hasmı konuşmayı üst perdeden bir tavırla yürüttükten sonra artık onu avucuna aldı¬ğını düşünerek bu kez kendisi Grandet'ye kararının ne olduğunu sorunca beriki oldukça sakin "Karım¬la konuşmadan hiçbir şeye karar veremem." derdi. Bütünüyle emir kulu durumuna indirgediği karısı iş¬lerinde de en elverişli perdeydi.
Hiçbir ziyarette bulunmaz, evinden başka yerde yemek yemez ne konuk ne de ev sahibi olmak ister¬di. Gelişlerinde gidişlerinde öyle belli belirsiz ve sessizdi ki sanki kas enerjisini de tutumluca kullanma¬ya çalışıyordu. Sahipliğe olan saygısının derinliğinden ötürü başkasına ait bir şeye dokunmamaya, ye¬rinden oynatmamaya özen gösterirdi. Gene de alçak sesine, dikkatli ve içinden pazarlıklı davranışlarına karşın, konuşması ve alışkanlıkları, özellikle evindeyken yani başka yerlerdekinden daha az denetim al-tındayken, tam bir fıçıcı gibiydi.
Yüzünden, tehlikeli bir kurnazlık, hesaplı bir doğruluk, gün be gün, duy¬gularını para biriktirmek ve dünyada kendisine bir şey ifade eden tek varlık olan kızı, tek varisi Eugenie üzerinde yoğunlaştıran bir adamın bencilliği okunuyordu. Hâlinde, davranışında, duruşunda, tavrında, kendisiyle ilgili her şeyde; giriştiği hiçbir işten başarısız çıkmayan birinin kendine güveni vardı. Görünür¬de uysal ve yumuşak konuşan biriydi ama Monsieur Grandet'nin demir gibi bir ruh yapısı vardı.
Her zaman aynı modaya göre giyinirdi. Onu bugün görmek 1791 'de görmek gibiydi. …
10) Monsieur Grandet'nin fiziki özelliklerinin betimlendiği bölümler:
Fizik olarak Grandet, kısaca boylu, tıknaz, dört köşe biriydi, bacakları kalın, dizleri ağaç gövdeleri gi¬bi güçlü, omuzlarıysa genişti. Yuvarlak, güneş yanığı, çiçek bozuğu bir yüzü vardı. Çenesi düz, dudak¬ları kıvrıntısız, dişleri de beyazdı. Gözlerinin durgun, ölü gibi bakışı kabaca kertenkele bakışı denilen tür-dendi. Derin çizgili alnı, yüzden insan doğasını keşfeden bir uzman için hiç de anlamsız sayılmayacak biçimde çıkıntılıydı. Sarımsı saçları artık kırlaşmaktaydı. Monsieur Grandet hakkında şaka yapmanın ne ciddi bir sorun olduğunun farkına varmamış birtakım gençlere göre de bu saçlar altın ve gümüş gibiy¬di. Burnunun ucu kalındı ve üzerinde damarlı bir yumru vardı, her nedense halk arasında bu yumrunun kötülük dolu olduğu söylenirdi.
Hantal pabuç¬larının deri bağları vardı. Yaz-kış kalın yün çoraplar, gümüş tokalı kaba, kestane rengi çuha pantolon, kadife çizgili ve boğazına kadar düğmeli, uzun, bol kestane rengi bir ceket, bir kuaker şapkası giyer ve siyah bir boyun bağı takardı. Eldivenleri bir jandarmanın kullanacağı kadar sağlamdı.
11) Betimlemenin özellikleri:
                  §   Varlıkların kendilerine özgü ayırıcı niteliklerini, bu niteliklerin duyu organlarımız üzerindeki etki ve izlenimlerini görünür kılmaya, onları sözcükler aracılığıyla resimlendirmeye “betimleme” denir.
                  §                  Betimlemede, görme, işitme, tatma, dokunma ve koklama duyularına yönelik bir anlatım vardır. Herhangi bir varlığın, nesnenin, olayın veya çevrenin, duyu organlarımız üzerinde bıraktığı izlenimler belirli bir plana göre okura aktarılır.
                  §                  İnsan betimlemesine portre denir.
                  §   Kişi betimlemesi fiziki özelliklere göre yapılıyorsa buna “fiziki (dışsal) portre”; kişisel özelliklere göre yapılıyorsa buna “ruhsal (içsel) portre” denir.
                  §                  Roman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, şiir gibi türlerde kullanılır.
                  §                  Kelimelerin daha çok yan ve mecaz anlamlarına yer verilebilir.
                  §                  Betimlemeler açıklayıcı ve sanatsal betimleme olmak üzere ikiye ayrılır.

 
a.           Sanatsal Betimleme:
            İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır.
            Gözlem gücünden yararlanılır.
            Nitelik ve ayrıntı bildiren kelimeler bol bol kullanılır.
            Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur.
            Ayrıntılar sübjektif olarak verilir.
            Amaç sanat yapmaktır.
b.           Açıklayıcı Betimleme:
            Bilgi vermek amacıyla yazılır.
            Genel ayrıntılar üzerinde durulur.
            Ayrıntılar objektif olarak verilir.
            Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir.
            Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz.
            Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz.
SAYFA 92:
12.         Metinden bu haliyle neler anladığınızı belirtiniz.
13.Metin bu haliyle tekrar okunduğunda daha anlamlı olmaktadır: Taşkent'tesıcak bir öğle sonu millî kızların kucak kucak sunduğu çiçekler arasın­da ve çiçek demetleri gibi Özbek kıyafetleri içinde uçağa bindik. Hava açık, yolculuk son derece rahat. Üzerinde uçtuğumuz arazi alabildiğine değişik manzaralı. Yer yer sulama kanalları görülüyor. Uçsuz bucaksız tarlalar görülüyor.  Renk renk bahçeler görülüyor. Zaman zaman kasabala­rın ve köylerin üzerinden geçiyoruz. Sonra çöl başlıyor. Kırış kırış çöl.  Küme küme kum tepe­cikleri, kıvrım kıvrım gölgeler meydana getiriyor. Yeşil yeşil ve çizgi çizgi düzlükler altımız­dan âdeta geriye kayıyor. Tepecikler, tepeciklerin üstüne binmiş... Renkler, renklerin içine girmiş. Mor, morumtrak; kırmızı, kırmızımtrak renkler. Sarılı yeşilli ve aşı boyası rengi gölgeler. Ne şehir ne köy ne de medeniyete ait en ufak bir belirti var. Saatlerce uçuyoruz ve nihayet Bakü üzerindeyiz.Yol boyu coşkun halk.  Kadınlı erkekli, gençli ihtiyarlı, on binlerce insan yollara dökül­müş. Ağlayanlar var, yer yer alkışlayanlar var mahzun mahzun, çekingen çekingen duranlar var.
14. Bu kelimeler, sıfatların özelliklerini göstermektedir. Sıfatlar, isimleri niteler veya onları çeşitli yönlerden (sayı, işaret, soru ve belirsizlik) belirtir.
15. Bu sıfatlardan “on binlerce”, “bir” ve “üzerinde uçtuğumuz” kelimelerinin dışındaki tüm sıfatlar “nasıl” sorusunun karşılığıdır. Bunlar, metne anlam bütünlüğü ve zenginliği kazandırmaktadır.      
1.ETKİNLİK:
Ø Fahim Bey’in fiziksel özellikleri:
-             Temiz giyimli olması
-             Esvaplarının, yüzünün kehrüba sarısına yaraşan sarımtırak renklerin birinde olması
-             Üstünde daima saz rengi, hardal rengi, bal rengi, kaz sarısı, devetüyu, kavuniçi, kestane, krem, bej, turuncu renklerde veya bun¬ları andıran bir renkte bir esvabının, pelerininin, pardösüsünün yahut paltosunun olması
-             Giydiği sarı renkli şeylere akraba olan kehrüba gibi sararmış bir benzinin olması
-             Dudaklarını uçlarına kadar kaplayan kesik, sert bıyıklarının zaman ile gayet temiz bir beyaza bürünmüş olması
Fahim Bey’in ruhsal özellikleri:
-             Her zaman ciddi olmakla beraber sevimli ve gösterişsiz olması
-             Kalbinin iyiliğine şa¬hadet ediyor gibi bir yüzünün olması
-             Hep iyiye çekerek anlattığı şeylerde, sesinin hakikatleri örtmek isteyen bir perdeden duyulması
-             Yaşlılar, tecrübeleri arttıkça, her şeyin abes olduğunu göre anlaya artık büyük bir laubaliliğe düştükleri ve sözlerinin arasında en açık saçık kelimeleri bile kullanmaktan çekinmedikleri hâlde ihtiyarların bu bozgun hâlinin ona sirayet etmemiş olması
-             Muntazam, teşrifatlı, nezaketli olması
-             Sözleriyle herkese iltifat ve ati¬ye itimat etmesi
-             Memleketin geçirdiği çeşitli günlerinde hep, akıntıya karşı emniyetle kürek çeker gibi vakarlı, mütevekkil olması
-             Dudaklarında ve sözlerinde bir sükûn ve şefkat olması
-             Yüzünde bir asalet olması
2.ETKİNLİK:
Ø Evet. Davranışlardan yola çıkarak bir insanın psikolojik durumunu anlatmak da bir betimleme sayılabilir. Çünkü insanın fiziksel durumu ve davranışları aslında onun ruhi özelliklerinin bir yansımasıdır. Yani iç dışın aynasıdır. Söz konusu psikolojik durumların anlatılması da yine yapılan gözlemler sonucu nitelik bildiren kelimeler, yani sıfatlar sayesinde olacaktır. Bunun sonucunda da ruhi betimleme ortaya çıkacaktır.
SAYFA 93:
3.ETKİNLİK:

Basit sıfatlar
Türemiş sıfatlar
Birleşik sıfatlar
Samimi, mor, bir, genç, ufak, yeşil, kırmızı, millî, sıcak

 

 
Morumtrak, uçtuğumuz, sarılı, yeşilli, kırmızımtrak, coşkun, mavimsi, değişik

 
Aşı boyası rengi, kıvrım kıvrım, renk renk, tıklım tıklım, on binlerce, yeşil yeşil, kadınlı erkekli, çizgi çizgi, uçsuz bucaksız, gençli ihtiyarlı, küme küme, çiçek demetleri gibi, kırış kırış

4.ETKİNLİK:
Ø “aç”, “çe¬kingen” ve “ürkek” kelimeleri, ekeylem (ekfiil) alarak cümlede yüklem olmuştur. Yani bu kelimeler, “halk” isminin anlam olarak sıfatlığını kesinlikle sürdürmekte; ancak şekil olarak “halk” ismin önünde olmadığı için alışageldiğimiz bir sıfat olarak değerlendirilmemektedir.
Ø “mavimsi” kelimesinin aldığı “-msi” eki, “küçültme” ekidir. Bu ek, “mavi” sıfatına “-e yakın” anlamı katarak, “mavi” sıfatının anlamında bir küçültme, yani daraltma yapmıştır.
Ø “Mavimtrak”, “kırmızımtrak”
5.ETKİNLİK:
SAYFA 94:
Ø Öznel benzetmeler, alışılmış ve alışılmamış bağdaştırmalar yoluyla sanatsal betimlemeler yapılmıştır. Yazar, bu betimlemelerle sanat yapmayı, okuyucuya estetik zevk vermeyi amaçlamıştır.
Ø Okuyucuya bilgi vermek.
Ø “Ege’nin Öfkesi” adlı metin daha sanatsal ve edebîdir. Çünkü metinde sanatsal betimlemeler var.
Ø “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metin daha gerçekçidir.
Ø “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metin bilgi vermek amacıyla yazılmıştır. Çünkü metinde açıklayıcı betimlemeler yapılmış, verilen bilgiler ise nesnel gerçeklere dayanmaktadır.
Ø “Ege’nin Öfkesi” adlı metindeki betimlemeler; soyut, öznel ve sanatsaldır. “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metinde geçen betimlemeler ise somut, nesnel, öğretici, açıklayıcı ve bilimseldir. 
Ø “Ege’nin Öfkesi” adlı metin, gerçeği bir fotoğraf gerçekliğiyle vermektedir.
Ø “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metin, daha nesnel ve somut özellik taşımaktadır. Çünkü bu metin öğretici bir metindir.
Ø “Marmara Bölgesi’nin Coğrafi Konumu” adlı metinde yazar kişisel görüş ve düşüncelerine yer vermemiştir.
Ø Sanatsal ve açıklayıcı olmak üzere iki tür betimleme vardır:
Sanatsal Betimleme:
Roman, hikâye, hatıra, gezi yazısı, masal, fabl gibi metinlerde kullanılır.
Gözlem gücünden yararlanılır.
Nitelik ve ayrıntı bildiren kelimeler bol bol kullanılır.
İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır.
Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur.
Ayrıntılar sübjektif olarak verilir.
Amaç sanat yapmaktır.
Ø Açıklayıcı Betimleme:
Makale, deneme, eleştiri, mülakat, fıkra, söyleşi gibi metinlerde kullanılır.
Bilgi vermek amacıyla yazılır.
Genel ayrıntılar üzerinde durulur.
Ayrıntılar objektif olarak verilir.
Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir.
Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz.
Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz.
6.ETKİNLİK:
Ø Yukarıdaki açıklama ve metin inceleme sorularına verdiğiniz cevaplara göre açıklayıcı ve sanatsal betimlemenin özelliklerini belirleyip bunları verilen kavram haritasına yazınız.
5.etkinliğin son sorusuna verilen cevapta açıklayıcı ve sanatsal betimlemenin özellikleri maddeler halinde verilmiştir.


9.etkinlik
Aşağıdaki paragraflarda betimleme yapılırken hangi duyulardan yararlanıldığını bulunuz. Her duyuyla ilgili cümlenin altını farklı renkte bir kalemle çiziniz. Bulduğunuz cümlelere göre aşa­ğıdaki tabloyu doldurunuz.
vBayram ziyaretleri sırasında Bağdat Caddesi’nden geçerken Caddebostan civarındaki bir pizzacının vitrininde şu yazıyı gördüm: Free Delivery. Ne demek? Ücretsiz teslim. Birden tepem attı. Be adam dedim, seni doğuran hatun, ninnini İngilizce mi söyledi? Karacaahmet’i geçip Bağlarbaşı’na geliyoruz. Sağda kocaman bir yazı: Academic Hospital. Sözüm ona bir Türk hastanesi! Yabancıların kurduğu Amerikan, Fransız, Alman, İtalyan hastanelerinin adının dahi önce Türkçe sonra kendi dillerinde yazılı olduğu bir ülkede.
vIşıklar çakıyor, hemen ardından, uzaklar gök gürültüleriyle inliyor. Şimşekler yeniden çakıyor, bu kez daha yakından. Yağmur başlıyor, yer gök inliyor. Yankılar çok güçlü, bütün doğa kükrüyor. Geceyle başa çıkabilmek için çare kalmamış gibi. Durmadan şimşekler, gök gürültüleri, sağanak...
vBir küçük koyun, apartmanların yukarısında otlamakta, ufak bir kır kahvesinin masaları üstünde karıncalar geziniyor. Sinekler kahve fincanının etrafına konuyorlar. Çok uzaklardan bir uçak geçiyor. Kır kahvesinin masalarından birinde oturmuş, kahveci çırağının yarısını dökerek getirdiği orta kahvemi yudumluyorum. Kahvenin asmalarının tırmandığı leylak ağacından yer yer ferahlatıcı, yer yer saçlarımı da­ğıtan leylak esintileri geliyor, saçlarımı dağıtıyor.
vSabahtan beri yollar benim arkadaşım. Çocukluğumun yurduna varabilmenin coşkusu sinmiş adımlarıma. Bu yüzden attığım her adım bir sonrakinin habercisi gibi. Ağaç diplerine dökülmüş pür ku­rularına bastıkça pür örgüsü çıtırdıyor. Çocukluğumun birazı da çıtırtıların içinde... Dağlarda sessiz, yüksek sis bulutları uçuyor hızla. Koyaklar pırıltılı, sular lekesiz, bulutlar anılarımı karıştırıyor.

 

 
Görme
Duyma
Koklama
Tatma
Dokunma
1. Paragraf
X
X

 

 

 
2. Paragraf
X
X

 

 

 
3. Paragraf
X

 
X
X
X
4. Paragraf
X
X

 

 
X
SAYFA 96:
10.etkinlik



 

 
VAR
YOK
Görme ile ilgili ayrıntılar
X

 
Duyma ile ilgili ayrıntılar
X

 
İşitme ile ilgili ayrıntılar
X

 
Koklama ile ilgili ayrıntılar

 
X
Dokunma ile ilgili ayrıntılar

 
X
Hatırda kalmış olayları hatırlama
X

 
Hatırda kalmış varlıkları hatırlama
X

 
Hayal gücünden yararlanma
X

 
“Vurgun Yiyen Mahir Balıkçı” adlı metinde geçen deyim ve ad aktarmalarını gösteriniz.
CEVAP:
-          Işıklarla yıkanan tapınak gölgele­ri
-          Zarif yelkenliler
-          Güneş, ışıklarını hiç esirgemeden
-          Yaşlı dünya
-          Dünyanın yüzü
-          Suyun karnı
-          Nil'in merhametsiz koynu

 
Okuduğunuz ve dinlediğiniz betimleme örneklerinde kullanılan deyim ve ad aktarmalarının özelliklerini sınıfça tespit ediniz.
CEVAP:
Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel):
Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcük yerine kullanılmasına ad aktarması (mecaz-ı mürsel) denir.
İç-dış, parça-bütün, neden-sonuç, sanatçı-yapıt, yer-insan, yer-olay gibi ilgiler vardır.
“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl.” dizesinde parça-bütün ilgisi kurulmuştur; çünkü dalgalanacak olan bayraktır. Hilalse onun parçasıdır. Bu durumda parça verilmiş; ama bütün kastedilmiştir.
“Bereket yağıyor; çiftçinin yüzü gülecek.” cümlesinde neden - sonuç ilgisi kurulmuştur; çünkü yağmur bereketin nedenidir. Sonuç verilmiş; ama neden kastedilmiştir.
“Ayağını çıkarmadan girebilirsin.” cümlesinde verilen ayak(iç), kastedilen ayakkabı(dış)dır.
“Bu olaylara Ankara sessiz kalıyor.” cümlesinde verilen Ankara(yer), kastedilen iktidar(yönetim)dır.
“Orhan Veli’yi okur musun?” cümlesinde verilen Orhan Veli, kastedilen onun eserleridir.
Deyim Aktarması (İstiare):
 Bir sözcüğün benzetme amacıyla başka bir sözcük yerine kullanılmasına deyim aktarması (istiare) denir. Deyim aktarması dört yolla gerçekleşir:
1.    İnsandan Doğaya Aktarma: İnsana ait bir özellik, insan dışındaki bir varlığa aktarılır, yani kişileştirme yapılır.
Örneğin; “Rüzgârın serin eli yüzümü okşadı.” cümlesindeki “el” ve “okşamak” kavramları aslında insana aittir; oysa bu cümlede rüzgâra aktarılmıştır.
“Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor.” cümlesindeki “anlatmak” eylemi aslında insana ait bir özelliktir ve bu cümlede tekerleklere aktarılmıştır.
2.    Doğadan İnsana Aktarma: Bir doğa varlığına ait özellik, insana aktarılır.
Örneğin; “Bizim çocuk artık olgunlaştı.” cümlesindeki “olgunlaşmak”, aslında meyvelere ait bir özelliktir; oysa bu cümlede insana aktarılmıştır.
“Ali eskisi gibi değil, duruldu.” cümlesindeki “durulmak”, aslında coşkun akan sulara ait bir özelliktir; oysa bu cümlede insana aktarılmıştır.
3.    Doğadan Doğaya Aktarma: Bir doğa varlığına ait özelliğin, insan dışında başka bir doğa varlığına aktarılmasıdır.
Örneğin; “Yüce dağların başında, salkım salkım olan bulut.” dizesindeki “salkım”, aslında üzüme ait bir özellikken bu cümlede buluta aktarılmıştır.
“Minik fare kükredi.” cümlesindeki “kükremek”, aslında aslana ait bir özellikken bu cümlede fareye aktarılmıştır. 
4.    Duyudan Duyuya Aktarma: Beş duyumuzdan birine ait (görme, işitme, tatma, koklama, dokunma) bir kavramın başka bir duyuya aktarılmasıdır.
Örneğin; “Soğuk bakışları hepimizi ürküttü.” cümlesindeki “soğukluk”, aslında dokunma duyusuna ait bir kavramken bu cümlede görme duyusuna aktarılmıştır.
“Tatlı bir ezgi geliyor uzaklardan.” cümlesindeki “tatlı” sıfatı, aslında tatma duyusuna aitken bu cümlede duyma duyusuna aktarılmıştır.


SAYFA 96:
11. etkinlik
Gözlem “iç gözle”' ve “dış gözlem” olmak üzere iki şekilde olur. Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını incelemesi iç gözlemdir. Bizim dışımızdaki varlıklara yönelik gözlemlerimiz ise dış gözlem sayılır.
Aşağıdaki tabloyu "Vurgun Yiyen Mahir Balıkçı" ve "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" metinle­rinden hareketle doldurunuz.
CEVAP:

İç Gözlem
Dış Gözlem
Züleyha, Nil'in, şafağın görülebileceği bu en derin noktasında biraz dinlenmek, güneşi karşılamak istedi.
Züleyha'nın içi acıdı ve içinden, mahir dalgıçlar da vurgun yer demek ki diye geçirdi.
Evimizin bütün ruhu, kederleri ve neşesi orada görünür, her günün hâdiseleri tavana, duvarlara, döşemeye bir leke, bir çizgi, bir buruşuk ve bazen de ancak bizim görebileceğimiz gizli bir işaret ilave eder.
Bu sofa canlıdır; bizimle beraber kımıldar, değişir, bizimle beraber dağılır, toplanır, bizimle beraber uyur uyanır; bu sofa aramızda sanki üçüncü bir simadır ve güldüğü, ağladığı bile olur.
Her zamanki âdetimle alt kat sofada epeyce durarak hareketsiz etrafıma bakındım.

 
Sabaha karşı, incecik bir mekiğe benzeyen kayığıyla Nil'in üzerinde gezintiye çıkmıştı.Bir yere geldiler ki Züleyha kayıkçıya durmasını işaret ettiYan tarafta hafif ve sağlam bir tekne vardıBalıkçılardan en genç ve tecrübesiz olanı, teknenin kenarına yaklaştı ve Züleyha'ya baktı.Ağzından, burnundan ve kulaklarından kanlar boşanmaktaydı.Eşiklerinde soluk yüzlü, çıplak ayaklı, ürkek ve sessiz ço­cukların. ellerinde ekmek kabuğuyla ve çerden çöpten yapıl­mış oyuncaklarla, ağır ağır. düşünerek ve gülmeden oynadık­ları bu evlerin arasında kendi evimi ararım.Bu sofa dört köşedir: Ortada sokak kapısı, iki yanında birer pencere. Pencerenin yanında bir ot min­deri. Minderin yanında yemek masası. Masanın yanında iki sandalye.


 
SAYFA 98:
10.etkinlik
Metindeki sıfatları bulunuz.
CEVAP:
Bazı, bir, paslanmaya yüz tutmuş, uzun, eski, güzel, çirkin, neşeli, üzgün, bu, yarı aydınlık, tozlu, her, gülümseyen, uzak, birkaç, her, ayrı, gelen, böyle, sandık sandık, o, heyecan verici, yolunu şaşırmış, muzdarip, loş, tozlu, buruk, kaybolan.
Bulduğunuz sıfatlardan hangileri isimleri; işaret, sayı, belgisizlik veya soru yoluyla belirt­miştir? Belirtme sıfatlarını sınıflandırınız.
CEVAP:
İşaret sıfatı: bu, böyle, o
Sayı sıfatı:
Belgisiz sıfat: bazı, bir, her, birkaç, her
Soru sıfatı:

 
Bu çalışmadan hareketle niteleme sıfatlarıyla belirtme sıfatlarının farkını belirtiniz.
CEVAP:
Niteleme sıfatları, isimleri nitelik yönden belirtir; yani isimlerin rengini, durumunu, biçimini, kısaca nasıllığını gösterir. Belirtme sıfatları ise, isimleri işaret, sayı, belgisizlik veya soru yoluyla belirtir.
13. etkinlik
Şiirden varlıkların rengini, durumunu ve biçimini gösteren kelimeleri bulunuz.
CEVAP:
 “Yorgun, beyaz, ölgün, titrek, hırçın, yabancı, bekleyen, kimsesiz, katı, solgun,açılan.”
Bu kelimeler hangi sorunun cevabı olabilir? Niçin?
CEVAP:
Bu kelimeler, niteledikleri isimlere sorulan “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Çünkü bu kelimeler; isimlerin rengini, durumunu ve biçimini göstermektedir.
SAYFA 99:
14. etkinlik
Metindeki sıfatları yapılarına göre sınıflandırınız.

Basit
O, bir, çirkin, bu, başka, sakar, her, fukara, kuru, viran, ilk

 

 
Türemiş
Tahtadan, çinkodan, kurma, dolu, çehresindeki, büyük, olan, akan, ıssız, gelen, yüksek

 
Birleşik
Çalpara, can sıkıcı, her çeşit, her cins, ferman dinlemez, sırma cepkenli, altı aşınmış, bir çift, yenleri kısalmış, bir tek, dizleri çıkık, oyuna sarf edecek, bir dilim, Arnavut kaldırımlı, boz renkli


 
SAYFA 100:
18. etkinlik
Aşağıdaki tabloyu inceleyin, boşluklara açıklama ve örneklere uygun cümleler yazınız.

 

 
CEVAP:

İşaret Sıfatı
İşaret Zamiri
Varlıkların yerini işaret yoluyla gösterir.
İşaret yoluyla ismin yerini tutar.
Tamlama biçimindedir ve isimden önce gelir.
Niteleme görevi yoktur.
Çekim eki alamaz; alırsa zamire dönüşür.
Çekim eki alabilir ve bu zamirlerden sonra virgül kullanılır.
Bu adam benim amcamdır.
Bu, benim amcamdır.
Çocuklar o ağacı sulamışlar.
Çocuklar onu sulamışlar.
O hikâyeyi bir solukta okumuştum.
O, bir solukta okuduğum bir hikâyeydi.
Öteki sorulara geçiniz.
Ötekilere geçiniz.

19. etkinlik
Not ve düzeltme: !!!
Aşağıdaki tablo kitapta yanlış olarak verilmiştir. Düzeltir, özür dileriz.

KARŞILAŞTIRMA
SORU SIFATI
SORU ZARFI
SORU ZAMİRİ
Soru sözcüğü sıfat tamlaması oluşturur.
Bir soru sözcüğünün soru zarfı sayılabilmesi için o sözcüğün cevabının da zarf olması gerekir.
Bir soru sözcüğünün zamir sayılabilmesi için, cevabının da isim ya da zamir olması gerekir.
Soru sözcüğü, bir ismi belirtir.
Soru sözcüğü fiili, fiilimsiyi, sıfatı ya da zarfı belirtir.
Soru sözcüğü, ismin yerini tutar.
İsim çekim eki almaz.
İsim çekim eki almaz.
İsim çekim eki alır.
NASIL?
HANGİ?
KAÇ?
KAÇINCI?
KAÇAR?
KAÇTA KAÇ?
NE ZAMAN?
NASIL?
NE KADAR?
NEDEN? (NİÇİN, NE DİYE, NİYE, NE?)
NE?
KİM?
HANGİSİ?
KAÇI?
NERE?

20. etkinlik

 
Metinde geçen "yeni" kelimesinin aldığı ekin kelimeye nasıl bir anlam kattığını belirtiniz.
CEVAP:
Pekiştirme anlamı katmıştır.

 
Bu ekle küçültme eklerini kelimeye kattığı anlam bakımından karşılaştırınız. Sonuçları def­terinize yazınız.
CEVAP:
Pekiştirme ekleri (-m, -p, -r, -s), kelimeye “pek, çok, fazla, aşırı” gibi anlamlar katar; küçültme ekleri (-msi, -mtrak, -cik, -ce, -cek) ise, kelimenin anlamında “kısma, daraltma ve küçültme” yaparak, kelimeye “-e yakın” anlamı katar.
21. etkinlik
Tabloyu iki şiirden seçeceğiniz örneklerle doldurunuz.

Küçültme Sıfatları
Pekiştirme Sıfatları
Katrecik, incecik, acımsı
Yemyeşil, kıpkızıl, sırılsıklam, paramparça, permeperişan

Ölçme ve Değerlendirme
A. Betimleyici anlatım ile ilgili aşağıdaki özellikleri doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
( D) Gözlem yoluyla edineceğimiz birikimler ana düşünceyi geliştirecek canlı, etkili, öznel bilgilerdir.
(D) Gözlemlerle beslenmemiş bir anlatım, ana düşünceyi yansıtamaz. Bu nedenle gözlem, bilgi toplama ve ana düşünceyi geliştirme yollarının kaçınılmaz bir boyutudur. Ancak gözlem “bak­ma” değil “inceleme”dir. Gözlem yapacak bir kişi, konuya ilişkin ön bilgiye sahip olmalıdır.
(D) İyi bir gözlemle desteklenmiş yazı ürünleri yazarını okuyucu ile buluşturmada önemli bir rol oy­nar. Bu nedenle şairler, hikayeciler, roman ve oyun yazarları gözleme büyük değer verirler.
(D) Öykü, roman, tiyatro gibi olay ağırlıklı türlerle makale, fıkra gibi düşünce ağırlıklı türlerde göz­lemden yararlanılır.
(D) Başarılı bir betimlemede sadece göz değil beş duyunun hepsi kullanılır. Objenin tadı, rengi, ko­kusu ve uyandırdığı ruh hâli verilir.
(D) Betimleme bilgilendirme amaçlı da kullanılır. Bu gibi betimlemelerde kesinlik vardır ve kişisel görüşlere çok başvurulmaz.
(Y) Heyecan uyandırmayı amaçlayan edebî tasvirlerde nesnel bir tavır benimsenir.
(D) Görünen her şeyin nakledilmesi, okura verilmesi gereksizdir. Bu yüzden genel fikir vermek için seçici davranmalı. Bir korku duygusu verilmek isteniyorsa daha çok kötü duygular anımsatan nesneler ve objelere dikkat çekilmelidir.
(D) Yazar dış dünyadan duyu organlarıyla edindiği intibaları kendi evreninde canlandırır ve dil vası­tasıyla okura sunar. Okuyucu görmediği bu evrenin içine girer ve onunla özdeşleşir, bu evrenin kendine özgü gerçekliğine katılır.
(D) Betimleme gözleme dayanır. Tek başına bir yazı türü değildir. Diğer türlerle birlikte başka anla­tım metotlarıyla, daha çok hikâye ile birlikte kullanır.
(D) Gözlem sırasında ayrıntılar belirlenmeli, gerekli notlar alınmalı ve düşünce ile bağ kurularak de­ğerlendirme yapılmalıdır.
(D) Bir futbol maçının gençler üzerindeki etkisine ilişkin yazı hazırlamak isteyen kişi, evinde televiz­yon seyrederek gözlem yaparsa inandırıcı olamaz. Böyle bir yazı yazılmadan önce birkaç futbol maçına gitmek ve olayları gözlemleyerek notlar almak gerekir.
(D) Gözlem "iç gözlem", "dış gözlem" olmak üzere iki şekilde olur. Kişinin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını incelemesi iç gözlemdir. Bizim dışımızdaki varlıklara yönelik gözlemlerimiz ise dış gözlem sayılır.
B. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.
Sıfatlar neden isimlerle birlikte kullanılmaktadır? Örnekler vererek açıklayınız.
CEVAP:
Sıfatlar isimlerden önce gelerek onları renk, durum, hareket, biçim, sayı, işaret ve soru yönlerinden tamamlar; onları niteler veya belirtir. Örneğin; aşağıdaki parçada altı çizili sözcükler, önlerindeki adları nitelemiş ya da belirtmiştir:
            “O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, mini mini yavru ağlıyor... Yanaklarından gözyaşları birbiri arkasına, temiz vagon pencerelerindeki yağmur damlaları nasıl acele acele, sarsıla çarpışa dökülürse öyle, bağrının sarsıntılarıyla yerlerinden oynayarak, vuruşarak içlerinde güneşli mavi gök, pırıl pırıl akıyor.”

 
İşaret zamirleriyle işaret sıfatlarını birbirinden nasıl ayırabiliriz? Örnekler veriniz.
CEVAP:
İşaret zamirleri işaret edilen ismin yerine geçerken, işaret sıfatları ismin yerini işaret eder ve isimle beraber kullanılır. Ayrıca işaret sıfatları hiçbir zaman çekim eki almaz:
Bu köy, yıllar önce bir yangın geçirdi.(İşaret sıfatı)
Burası yıllar önce bir yangın geçirdi. (İşaret zamiri)
Çocuklar o ağacı sulamışlar. (İşaret sıfatı)
Çocuklar onu sulamışlar. (İşaret zamiri)
O öyküyü bir solukta okumuştum.(İşaret sıfatı)
O, beğenerek izlediğim bir filmdi: (İşaret zamiri)
C. Aşağıdaki boş bırakılan yerlere uygun sıfatları yazınız.
Kedi zarif ve temiz bir hayvandır. Yalnız irilerini, kabarık tüylülerini demek istemiyorum, en çelim­sizinde, sakatında bile bir zariflik vardır. Hele temizlenmesine bayılırım. Hani ön ayaklarından bi­rini şöyle yana sarkıtıp da göğsünü yalaması vardır, baktıkça içim açılır.
Bundan daha orijinal bir şey biliyor musunuz?
D. Aşağıdaki soru sıfatlarını cevaplayıp bu sözcüklerin hangi sıfat türünden olduğunu yazınız.
Hangi kediyi beğendiniz?
-          Şu kediyi beğendim. (işaret sıfatı)
Sizin evinizin kaç odası var?
-          Bizim evimizin dört odası var. (asıl sayı sıfatı)
Nasıl kitaplardan hoşlanırsınız?
-          Sürükleyici kitaplardan hoşlanıyorum. (niteleme sıfatı)
Neredeki okula gidiyormuş?
-          Şehrin girişindeki okula gidiyormuş. (işaret sıfatı)
Kardeşin kaçıncı sınıfa gidiyor?
-          Kardeşim 5. sınıfa gidiyor. (sıra sayı sıfatı)
Dolaptan kaçar dilim pasta aldınız?
-          Dolaptan ikişer dilim pasta aldık. (üleştirme sayı sıfatı)
Ne biçim bir adam bu?
-          Saygısız bir adam bu. (niteleme sıfatı)

 
E. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun sıfatlarla doldurunuz.
Seni akşam eski arkadaşın aradı.
Ertesi gün bütün bunlar başıma geldi.
Yaşlı adamın öldüğü her hâlinden belli oluyordu.
Yanımızdan hızla geçen araba ileride kaza yapmış.
Bir dilim ekmek alıp yemeye başladı.
O çocuğu bir yerden tanıyorum.

 

 
F. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Aşağıdakilerden hangisi bir gözlemde algılarımızın dışında kullanacağımız unsurlar­dan değildir?
A)    Hatırda kalmış olayları ifade etmek
B) Hatırda kalmış varlıkları hatırlamak
C) Hayale dayanmak
D)Gördüklerimizin arkasındakini sezmeye çalışmak
E) Duyu organlarımızla elde ettiğimiz bilgiler­le anlatımı desteklemek

 
2. (I) İşte, yine bir kuyu başı göründü. (II) Kafile duruyor, uykuyu çoktan unutmuş herkes. (III) Sadece yarım saatçik dinlenmek istiyorlar. (IV) Hemen oracığa eriyip su kesilmiş kurşun gibi yayılıyorlar. (V) Az sonra vadinin arkasın­dan bir başka muhacir kafilesi görünüyor.
Yukarıdaki cümlelerin hangisinde sıfat kul­lanılmamıştır?
A) I.      B) II.     C) III.       D) IV.     E) V.
3. (I)Öyküleme tekniğinde yazarın amacı, okuyucuyu bir olay içinde yaşatmak; betim­lemede ise okuyucunun görmediği bir görün­tüyü, olayı, yeri okuyucunun kafasında can­landırmaktır. (II) Öykülemede yazar özellikle görme duyusundan yararlanarak okuyucu­nun hayalinde sözcüklerle âdeta resim yapar; betimlemede ise olay akışı vardır. (III) Betimlemede olaylar birbiri üzerine gelişir ve zaman durmadan geçer. (IV) Öykülemede genellikle haber kipleriyle çekimlenmiş fiiller kullanılır. (V) Öyküleme tekniğinin en önemli iki özelliği; zaman akışı ve bir romandan alın­mış izlenimi vermesidir.
Aşağıdakilerden hangisi ruh çözümlemesi olan betimlemenin adıdır?
A) I. ve II.      B) II. ve III.       C) III. ve IV.        D) IV. ve V.    E) III. ve V.

 
4. Ünlü sanayici son yolculuğuna, yaptırdığı o büyük camiden sessizce uğurlandı.
I                   
II                                        III   IV                        V
Numaralanmış sözcüklerden hangisinin türü diğerlerinden farklıdır?
A) I.      B) II.      C) III.      D) IV.     E) V.
5.   Aşağıdakilerden hangisi betimlemenin işlevlerinden değildir?
A)Bilgi vermek, tanıtmak
B) Sanat ve simgesel işleve sahip olmak
C) Gerçeği sadece gözlem yoluyla aktarmak
D)Yaşanmış olayların sahnesini tanıtmak
E) Olayların sahne ve aksesuarını tanıtmak

 
6.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat kul­lanılmamıştır?
A)Yalan yanlış şarkılar söylerdin en fazla.
B)Dur, geçme! Dediğimiz en güzel anda git­tin.
C)    Çiçeği burnunda bir patron olmuşsun.
D)Her akşamki yoluma koyulmuş, gidiyorum.
E) Çekip giderken yine seni düşünüyorum.

 

 
7.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamı bir sıfatla sağlanmıştır?
A)Hangi insan yapabilir böyle bir saygısızlığı tabiata, tüm canlılara?
B)Ne bileyim, nasıl anlatayım size küçücük bir kuşun kanat çırpmasındaki heyecanı?
C)Herkes benim gibi ağlar mı bulutların çekip gitmesine?
D)Nereden geldi bu yalnızlık hissi yine bana. Yemen'den mi Hint'ten mi?
E) Ne zaman çöller yeşillenir, bilen duyan var mı dünyada?

 
8. Hangi gazeteye baksam her sayfası reklam... Bunların hatalarını gizlemek için bol bol re­sim koymalarından bıktım. Bu kötü gazetele­rin fiyatı ta nerelere yükseldi.
Bu parçada aşağıdaki sıfat türlerinden hangisi yoktur?
A) Soru sıfatı                     B) Niteleme sıfatı                    C) Sayı sıfatı  
                               D) Belgisiz sıfat          E) İşaret sıfatı

 
9.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat kul­lanılmamıştır?
A)    Açıkgöz insanları yönetici yaparlarmış.
B) Kar yağınca ortalık birden bembeyaz oldu.
C) Bir çorak yer oldum, başaksızım ben.
D) Benim de birkaç dakikalık saltanatım ola­cak.
E) Hüzünlü gönlüm mutlulukla dolacak.

 
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ikileme diğerlerinden farklı görevde kullanılmıştır?
A) Eğri büğrü yollardan geçerek geldik bu kasabaya.
B) Bahçesinde kırmızı kırmızı güller yeni aç­mış gibiydi.
C) Çocuk mini mini elleriyle yazı yazıyordu.
D) Adam ne yapacağını uzun uzun düşündü.
E) Çocukluğunda bile kısa kısa hikâyeler ya­zardı.
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde hem be­lirtme hem niteleme sıfatı kullanılmıştır?
A) Ben bir garip diyara geldim.
B) Kimse bu hâlimi bilmez benim.
C) Güzel, temiz dilim var benim.
D) Bu dilimi şu insanlar bilmez benim.
E) Deli gönlüm asla uslanmaz benim.

 
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde adlaşmış sıfat kullanılmıştır?
A)   Aç katık istemez, uyku yastık istemezmiş.
B)Çınar ağacının koyu gölgesinde oturuyordu.
C)Bu hafta sonu onlar balık tutmaya gidiyor.
D)Ağaçların sarı yaprakları artık dökülüyor.
E) Anlatılan hikâyeleri herkes zevkle dinliyordu. 

:Şekil yönüyle çoğul olmadığı, çokluk eki almadığı hâlde anlamca çoğul olan kelimeler vardır.
İfade edebilir.Örneğin "ordu, sürü, orman, sınıf, okul, millet" gibi sözcükler...
metninde  "şeyler" sözcükleri çoğuldur.Çoğul isimler birden fazla varlığı karşılamak için kullanılır.
metninde "güvercinler, elbiseler,gözler, yiyecekler,kötülükler"
"Hayat Ne Tatlı" metninde "vagonlar,ayaklar, bastonlar,marullar salatalar,iskemleler,takunyalar..."
metninde: "Şinasi, masa, sandalyeye, başını, yüzüne,gencin,sual, zemin , kitabı, gözlerini"
metninde: "güvercinler, gaz lambası, babam, elbiseler, ceket, vücudum, ateş, parçası,
    metninde : "kapı, şemsiye, sokak, işi, ayakları,yol, İstanbul,Edirne, köşeye,depo"
Metinlerde olaylar kişiler etrafında şekillenmektedir.Kişiler olayın akışında yönlendirilmesinde doğrudan veya dolaylı olarak etkin rol işlevine sahiptir.
"Binlerce Güvercin" metninin olayı Ömer'in satın almak istediği güvercinler için babasının cebinden 20 lira çalması"



C. Coşku ve Heyecana Bağlı (Lirik) Anlatım - Zamir (Adıl)
 
Hazırlık
 
Metindeki boşlukları parantez içindeki uygun sözcüklerle doldurup tekrar okuyunuz.
CEVAP:
O gitti bilmem nereye? Galiba Plevne'ye gitti ve gelmedi. Ve bir daha hiç gelmedi.
Ben, bundan yirmi sene evvel, bugün sizin olduğunuz gibi, ey aziz kardeşlerim, bir şehidin yetimi olmuştum. Benimki de sizinkiler gibi hayatını barut dumanına sarmış, gitmişti. Bugünkü siz, yirmi sene ev­vel bensiniz; ben, sizin hissiyatınızı, bütün ruhunuzu bilirim. Ben o yaranın samimi bir aşinasıyım. O yarayı seviniz; o, sizin ebedî bir nişane-i iftiharınızdır. Söyledim, söyledim, çocukluğumun bütün kalb-i melulünü söyledim. Çünkü herkes size vermek istiyor; ben, sizden olmak, âlâmınıza iştirak etmek su­retiyle sizin derdinizin bir kısmını almak istiyorum.
Cenap SAHABETTİN
 
Bu kelimelerin metindeki işlevini ve iki metin arasındaki anlam farkını belirtiniz.
CEVAP:
Bu kelimeler ismin yerini tutan kelimelerdir, yani zamirdir ve anlamlıdır. Bunlar cümleden çıkarıldığında cümlenin ya anlamı değişir ya daralır ya da anlamsızlaşır. 
 
Metin İnceleme
1.metin
1.         "Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor" şiiriyle yukarıdaki şiiri karşılaştırınız. Bu iki şiirde aynı duygu yoğun­luğunu bulabildiniz mi? Niçin?
2.    Lirik anlatım türünün özelliklerini yazınız. Lirik anlatımın diğer anlatım türlerinden en önemli far­kını belirtiniz.
CEVAP:
·      Coşku ve heyecana bağlı (lirik) anlatımda duygular ve içinde bulunulan ruh hali yansıtılır.
·      Aşk, ayrılık, hasret, özlem, gurbet, dini hassasiyet gibi duygusal konular işlenirken kullanılır.
·      Okurun duygularına, kalbine seslenir.
·      Kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.
·      Sanatsal özellikler sergilenir.
·      Dil, “heyecanı dile getirme” işlevinde kullanılır.
·      Daha çok şiir, roman, hikâye, tiyatro ve deneme türlerinde kullanılır.
·      Öyküleyici anlatımda bir olay ve durumun anlatılması; betimleyici anlatımda kişi, durum ve varlıkların betimlenmesi; coşku ve heyecana bağlı anlatımda ise duyguların ifade edilmesi esastır.
 
3.    Yukarıdaki şiirde ismin yerini tutan kelimeler kullanılmış mıdır? Bunların metindeki görevi nedir?
CEVAP:
Yukarıdaki şiirde ismin yerini tutan kelimeler: ben, sana, seni, kimseler.
 
4.    Şiirde kelime ve cümle seviyesindeki tekrarları bulunuz. Bunların anlatıma ne kazandırdığını tar­tışınız. Sonuçları sınıfta belirtiniz.
CEVAP:
Cümle seviyesindeki tekrarlar:
-       ben sana mecburum
-       bilemezsin
-       bilmiyor
 
Kelime seviyesindeki tekrarlar:
-       ne vakit bir
 
5.    Her iki şiirde (Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor- Ben Sana Mecburum) heyecan, mutluluk veya mut­suzluk ifade eden; dini duyarlılık, derin düşünce, yüceltme gibi hâlleri dile getiren söz ve söz öbekleri var mıdır? Belirtiniz. Varsa bunların özelliklerini açıklayınız.
CEVAP:
“Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor” isimli şiirde aşağıdaki mısralar dini duyarlılık ve yüceltme hallerini dile getirmektedir:
 
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli.
Tuttuğu bayrak belli.
Kim demiş meçhul asker diye?
   …
Bir el ki; ahretten uzanmış,
Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler!
Öpelim temizse dudaklarımız,
Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.
Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasideler.
Geri gitsin alkışlar geri,
Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!
 
“Ben Sana Mecburum” isimli şiirde aşağıdaki mısralar ise ihtiras (tutkunluk) derecesindeki aşkı ve mutluluk hallerini dile getirmektedir:
 
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
 
Aynı şiirdeki şu mısralar ise mutsuzluk halini dile getirmektedir:
 
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
 
6.    Bu şiirler okuyucuya bilgi vermek için mi, okuyucunun duygularını harekete geçirmek ve okuyu­cuya edebi zevk tattırmak için mi yazılmıştır? Tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
CEVAP:
Bu şiirler okuyucunun duygularını harekete geçirmek ve okuyu­cuya edebi zevk tattırmak için yazılmıştır.
 
7.         Şiirlerde kimin duygularından söz ediliyor, şiir kime hitaben yazılmıştır? Duygular nasıl ve niçin yo­rumlanmıştır?
CEVAP:
Birinci şiirde dini ve tarihi hassasiyeti olan bir vatandaşın, ikinci şiirde ise aşkı ihtiras derecesine varmış olan bir aşığın duygularında söz ediliyor.
Birinci şiir şehit düşmüş askerlere, ikinci şiir ise sevgiliye hitaben yazılmıştır.
 
8.    “Adını mıh gibi aklımda tutuyorum.”içimi seninle ısıtıyorum” “Bulutlar parçalanıyor” gibi ifadelerin farklı duygu değerleri var mıdır? Metinden hareketle açıklayınız.
CEVAP:
Bu ifadeler, âşığın sevgiliye bağlılığını, tutkunluğunu, onun adının bile onun için ne kadar kıymetli olduğunu dile getiriyor.
 
9.         Şiirde ilk anlam değeri dışında kullanılmış kelimeler var mıdır? Metinden örnekler vererek açıkla­yınız.
CEVAP:
Şiirde ilk anlam değeri dışında, yani mecaz anlamda kullanılmış olan kelimeler şunlardır:
Aklımda tutuyorum, büyüyor gözlerin, içimi seninle ısıtıyorum, ağaçlar sonbahara hazırlanıyor, saçlarını götürüyor, kurtlar sofrası, ellerimizi kirletmeden.
 
2. Metin
 
10.Metindeki cümlelerin kuruluşunda ve cümleler arasındaki ilişkilerde nelere dikkat edilmiştir?
CEVAP:
Anlamın parçanın bütününden kopup gitmemesine, önceki cümle ve yargıyla bütünlük içinde olmasına ve birbirini çağrıştıracak anlam ilgisi içinde olmasına dikkat edilmiştir.
 
11.Metinde "O sanki sessizlikten ürkmüş." cümlesindeki "o" sözcüğü "Namık Kemal" isminin ye­rini tutmuştur. Metinde isimlerin yerini geçici olarak tutan sözcüklerin kullanılma nedenlerini açıklayınız.
CEVAP:
Metinde devamlı aynı isimleri kullanmak suretiyle itici olmamak için bu isimlerin yerini tutan kelimeler (zamirler) kullanılmıştır. Örneğin; Namık Kemal konuşurken her defasında adını söylemesi hem zor hem de itici olacaktı. Oysa bunun yerine “ben” zamirini kullanması anlatım açısından daha kolaydır.
 
12.Bu sözcüklerin yerlerine gerçek isimlerini koyup metni yeniden okuyunuz ve anlatımda ne gibi değişikliklerin olduğunu belirtiniz.
13.Metinlerde isimlerin yerini tutan sözcüklerin cümledeki işlevini ve neden kullanıldığını açıklayınız.
CEVAP:
Bu kelimelerin cümledeki işlevi zamirdir. Zamirler, anlatıma zenginlik katmak ve kolaylık sağlamak için kullanılır.
 
14.Metinlerde isimlerin yerini belli belirsiz tutan sözcükleri bulunuz. Bunların ifadeye neler kazandır­dıklarını belirtiniz.
CEVAP:
1.metinde ismin yerini belli belirsiz tutan sözcük (belgisiz zamir): kimseler
2.metinde ismin yerini belli belirsiz tutan sözcük (belgisiz zamir): şey
 
15.Metinlerde hangi şahıs zamirinin daha çok kullanıldığını belirtiniz.
CEVAP:
1.metinde “ben” ve “sen” şahıs zamirleri; 2.metinde ise “ben”, “siz” ve “o” şahıs zamirleri kullanılmıştır.
 
16.Bu çeşit anlatımlar daha çok hangi metin türlerinde kullanılmaktadır?
CEVAP:
     Bu çeşit anlatımlar (lirik anlatımlar) daha çok şiirlerde kullanılmaktadır.
 
1. etkinlik
 
“Ben Sana Mecburum” adlı şiirden aşağıda verilen özelliklere uygun dizeleri tabloya yazınız. Bu tarz kullanışların anlatımı nasıl etkilediğini tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
CEVAP:
Devrik cümleler
bir şileb sızıyor ıssız gözlerinden
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Eksiltili cümleler
kaldırımlarda yağmur kokusu…
Soru cümleleri
bu şehir o eski İstanbul mudur?
Kısa cümleler
kimseler bilmiyor
kırılmışsın
telaş içindesin
bütün ıslanmışsın
tüylerin ürperiyor
belki körsün
İlk anlamı dışındakullanılan sözcükler
tutuyorum
büyüdükçe
ısıtıyorum
hazırlanıyor
içindesin
 
 
2. etkinlik
 
“Ben Sana Mecburum” adlı şiiri ve aşağıdaki nesri tabloda karşılaştırınız.
Metinlerin benzer ve farklı yönlerini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:
Cümleler
1.Metin (Heyecana bağlı-Şiir)
2.Metin (Nesir)
Duygu, çağrışım ve imge değeri bakımından
Aşk ve ihtiras (tutkunluk) ön planda. Aşkı ve ihtirası çağrıştıracak kelime ve imgeler var.
Duygu, çağrışım ve imge değeri yok. Açıklayıcı anlatım özellikleri var.
Ahenk öğeleri bakımından
Şiir olduğu için ahenk özellikleri (redif, kafiye) var.
Ahenk özellikleri yok.
Dil ve yapı özellikleri bakımından
Kurallı cümlelerin yanı sıra devrik cümleler, eksiltili cümleler ve kısa cümleler de kullanılmış. Yüklemler daha çok mecazi anlamda kullanılmış.
Düz (kurallı) ve uzun cümlelerden oluşmuş.
Sanat özellikleri bakımından
Söz sanatları yoğun bir şekilde kullanılmış: Abartma, benzetme, istiare, kişileştirme, tekrir, … gibi sanatlar.
Öğretici ve açıklayıcı bir metin olduğu için sanatsal özellikler yok denecek kadar azdır.
Tema bakımından
Aşk, ihtiras
Kitap fuarları
Yazılış amacı bakımından
Hisleri (duyguları) dile getirmek
Fikirleri (düşünceleri) dile getirmek
 
 
3. etkinlik
Zamirler, isim olmadıkları hâlde isim gibi kullanılan ve isimlerin yerini tutan kelimelerdir.
“Ağlatan Harita” adlı metinde bos bırakılan yerlere aşağıda verilmiş olan zamirlerden uygun olanları yazınız.
CEVAP:
Ağlatan Harita
Bizi genişçe bir bekleme salonuna aldılar. Huzurevinin sakinlerinden birkaçı gazete oku­yor, birkaçı televizyondan haberlerini izliyordu. O ise kendisi gibi yaşlı iki arkadaşıyla bir kö­şede dalgın dalgın oturuyordu.
Bakışlarım bir mıknatıs tarafından çekilmiş gibi oraya odaklandı. Gözleri çukura kaçmıştı ama o çukurun içinde hâlâ parıl parıl parlayan iki tarihî ışık vardı. O kırış kırış olmuş alın, buruş buruş olmuş yüz neler anlatıyordu acaba?
 
Metindeki diğer zamirleri bulunuz. Bunların kullanılma nedenlerini açıklayınız.
Bulduğunuz zamirleri aşağıdaki tabloda uygun olan yerlere yazınız.
CEVAP:
Şahıs(Kişi) Zamiri
İşaret Zamiri
Belgisiz Zamir
Soru Zamiri
Ben
Bunu
Birkaçı
Neler
Onun
Oraya
 
 
Bizi
 
 
 
 
4. etkinlik
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin yerlerine uygun zamirler getiriniz.
CEVAP:
Onun oğlu hastalanmış.
O oraya bağlıdır.
Onu oraya bırakınız.
Oradan elma aldık.
Onları babasına teslim ettim. Yarın onlara gideceğiz.
 
5. etkinlik
Aşağıdaki tabloyu şiirden hareketle doldurunuz.
CEVAP:
Konu
Örnek
Diğer örnekler
Mecaz anlamlı sözcükler
Bağlamak-çözülmek
Üşümek, düşürmek, çizilmek, bağlanmak, çalmak, sığmamak, çekmek, kördüğüm 
Yakın anlamlı sözcükler
Titremek-üşümek
Dert-gam
Sözcük tekrarı
Mihriban
-
Ses benzerliği
Gönlümü-ölümü
-    Çözülmüyor-sezilmiyor
-    Düşüyor-şaşıyor-üşüyor
-    Hile-dile-bile
-    Yarama-arama-var ama
-    Gülüne-külüne-tahammülüne
-    Anlamı-gamı-tamamı
 
8. etkinlik
Aşağıdaki cevaplara uygun soru zamirleri yazınız. Bunların ifadeye kazandırdıklarını açıkla­yınız.
CEVAP:
A : Kime ne almışlar?
B : Bana elbise almışlar.
A : Ankara’ya nereden taşınmışlar?
B : Ankara’ya Kars’tan taşınmışlar.
A : Müdür Bey kimi arıyor?
B : Müdür Bey Ceren’i arıyor.
A : Kim derslerine çalışmıyor?
B : Kardeşim derslerine çalışmıyor.
 
9. etkinlik
Aşağıdaki metinlerde ismin yerini kesinlik kazandırmadan tutan sözcüklerin altını çiziniz.
CEVAP:
Başkası söyleseydi inanmazdım. Ama sen söylediğin için inanıyorum. Başkaları ne düşünürse düşünsün, benim sana güvenim fazladır. Sana sonuna kadar güveneceğim. Ancak birbirine güvenen insanlar yaşatırlar sevgiyi. İnsanların söylediklerinin hepsi bir yana, sen bir yana...
 
Hepsinden Beter
Kimi insan derbeder.                                             Kimisi dul, kimisi öksüzdür.
Ömrünü heba edip gider,                                      Alın yazısı kahreder.
Kimisi maişet derdine düşmüş.                             Aklından zoru var kiminin
Rahattan bihaber.                                                  Merhamet ister.
Olmayacak işler peşinde.                                       Ben sevda çekerim,
Kimisi taban teper.                                                Hepsinden beter.
Cahit Sıtkı TARANCI
Bu sözcüklerin türünü söyleyiniz.
CEVAP:
Belgisiz zamir.
 
10. etkinlik
Aşağıdaki tabloyu “Mihriban” şiirinden hareketle “sözcüklerin şiirdeki duygu değerini” dü­şünerek doldurunuz.
CEVAP:
Deli gönül
Akıllıca ve mantıklı davranmamak, duyguların peşindengitmek
Kalem elden düşüyor
Artık yazmamak
Saçlarına gönlümü bağlamışlar
Saçlarına âşık olmak
Aklım şaşıyor
Şaşırmak; inanmak istememek
Lambada titreyen alev üşüyor
Lambanın sönmesi, karanlık olması
Aşk kâğıda yazılmıyor
Aşkın tarifini yapamamak
Düşürür dile
Hep, devamlı anlatmak
Aşk deyince ötesini arama
Aşktan başka hiçbir şey düşünmemek
Aşka hudut çizilmiyor
Aşkın sınırsız olması
Kar koysan köz oluraşkın külüne
Aşkın yakıcılığına hiçbir şeyin dayanamaması
Kara bahtım tahammülüne
Kötü talihe sabır göstermek
 
 
11. etkinlik
Aşağıdaki tabloyu inceleyerek cümleleri uygun sözcüklerle tamamlayınız.
CEVAP:
İŞARET SIFATI
İŞARET ZAMİRİ
Varlıkların yerini işaret yoluyla gösterir.
İşaret yoluyla ismin yerini tutar.Nitelemeve belirtme görevi yoktur.
Tamlama biçimindedir ve isimden önce gelir.
Çekim eki alabilir ve bu zamirden sonra virgül kullanılır.
Bu okul benim okulumdur.
Bu, benim okulumdur.
O çocuğu buraya çağır.
Onu buraya çağır.
Bu öğrenci başarılı oldu.
Bu, başarılı oldu.
Şu komşumuz çok iyi bir insan.
Şu, komşumuzdur.
 
 
12. etkinlik
Aşağıdaki tabloyu inceleyerek cümleleri uygun sözcüklerle doldurunuz.
CEVAP:
Not ve düzeltme: !!!
Aşağıdaki tablo kitapta yanlış olarak verilmiştir. Düzeltir, özür dileriz.
KARŞILAŞTIRMA
SORU SIFATI
SORU ZARFI
SORU ZAMİRİ
Soru sözcüğü sıfat tamlaması oluşturur.
Bir soru sözcüğünün soru zarfı sayılabilmesi için o sözcüğün cevabının da zarf olması gerekir.
Bir soru sözcüğünün zamir sayılabilmesi için, cevabının da isim ya da zamir olması gerekir.
Soru sözcüğü, bir ismi belirtir.
Soru sözcüğü fiili, fiilimsiyi, sıfatı ya da zarfı belirtir.
Soru sözcüğü, ismin yerini tutar.
İsim çekim eki almaz.
İsim çekim eki almaz.
İsim çekim eki alır.
NASIL?
HANGİ?
KAÇ?
KAÇINCI?
KAÇAR?
KAÇTA KAÇ?
NE ZAMAN?
NASIL?
NE KADAR?
NEDEN? (NİÇİN, NE DİYE, NİYE, NE?)
NE?
KİM?
HANGİSİ?
KAÇI?
NERE?
vNasıl ev istiyorsun?
vGeniş ev.
vOkula nasıl geldin?
vKoşarak.
vBeni kim aradı?
vCeren.
vHangi okula gidiyorsun?
vŞu okula.
vAnkara’ya ne zaman gidiyorsun?
vÜç hafta sonra.
vBana ne getirdin?
vKitap.
vHangi parkı arıyorsun?
vKarşıki parkı.
vNiçin/neden böyle davranıyor?
vYaşlandığı için.
vSeni hangisi aradı?
vŞu (Bu, O, Öteki).
vÖSS’de kaç soru çözdün?
vSeksen soru çözdüm.
vNe/niye/niçin bakıyorsun?
vAnlayamadığım için bakıyorum.
vSınavı kaçınız kazandı?
vBeşimiz.
 
Aynı sözcüğün nasıl hem zamir hem sıfat hem de zarf olduğunu örneklerle açıklayınız.
CEVAP:
Zamir, ismin yerini tutar; sıfat, ismi niteler veya belirttir; zarf ise genellikle yargıları belirtir. Örneğin;
Ø“Az önce biri seni sordu.” cümlesinde “bir” sözcüğü, “çocuk” isminin yerini tutarak belgisiz zamir görevinde kullanılmıştır.
Ø“Az önce bir çocuk seni sordu.” cümlesinde “bir” sözcüğü, “çocuk” ismini belirterek belgisiz sıfat görevinde kullanılmıştır.
Ø“Az önce çocuk bana bir baktı ki sorma.” cümlesinde ise “bir” sözcüğü, “baktı” fiilini belirterek durum zarfı görevinde kullanılmıştır.
 
13. etkinlik
Okuduğunuz metinlerden hareketle coşku ve heyecana bağlı anlatımla oluşturulmuş me­tinlerde cümlelerin ne gibi özellikler taşıdığını,
CEVAP:
Coşku ve heyecana bağlı anlatımla oluşturulmuş me­tinlerde cümlelerde;
ØDuygu, çağrışım ve imge değeri bakımından çeşitli duyguları barındıracak ve çağrıştıracak kelime ve imgeler kullanılır.
ØAhenk öğeleri bakımından, genellikle şiir olduğu için ahenk özellikleri (redif, kafiye) kullanılır; şiir değilse bile şiirsel özellikler taşıyan ahenk yüklü sözcükler tercih edilir.
ØDil ve yapı özellikleri bakımından, kurallı cümlelerin yanı sıra devrik cümleler, eksiltili cümleler ve kısa cümleler de kullanılır. Yüklemler daha çok mecazi anlamda kullanılır.
ØSanat özellikleri bakımından; abartma, benzetme, istiare, kişileştirme, tekrir, hüsnü talil,… gibi söz sanatları yoğun bir şekilde kullanılır.
ØTema bakımından, her türlü duyguyu dile getirir.
 
Bu metinlerde dilin hangi işlevlerinden yararlanıldığını tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifa­de ediniz.
CEVAP:
Bu metinlerde genellikle dilin heyecanı dile getirme ve sanatsal işlevlerinden yararlanılır.
 
 
 
14. etkinlik
Metindeki zamirlerin altını çiziniz.
CEVAP:
Şoför
Bizde bankacılık gibi şoförlük de on iki senelik yeni mesleklerden sayılır. O zamanlarda bütün ço­cuklar gibi onlar da haşarı, atak ve gösterişçi idiler. Onların birçoğu şimdi yaşını başını almış, akıllı us­lu, pişkin adamlardır. Ben kendi hesabıma uzun yollarda Anadolu şoförlerini daima uyanık, becerikli, uysal ve cana yakın gördüm.
Birçoğunun büyük bir zaafı var: yarışa dayanamıyorlar. Yolda birkaçının kendilerini geçmesine ta­hammül edemiyorlar. Onların en akıllı uslusu, birisinin tozu dumana katarak kendisini geçtiğini gördü mü ifrite dönüyor.
Evet, bu onların en büyük zaafıdır. Fakat dediğim gibi bu zaaf, hangimizde yok. Hangimiz, kendi yo­lumuzda bir meslektaş tarafından geçildiğimizi görüyor da kudurmuyoruz?
Reşat Nuri GÜNTEKİN
Zamirlerin türlerini belirleyiniz.
CEVAP:
Kişi zamirleri
Dönüşlülük zamirleri
Belgisiz zamirler
Soru zamirleri
İşaret zamirleri
Bizde
Onlar
Onların
Ben
 
Kendi
Kendilerini
Kendisini
Birçoğu
Birçoğunun
Birkaçının
Birisinin
Hangimizde
Hangimiz
Bu
 
 
Bu zamirleri yapı bakımından inceleyiniz.
Herhangi bir yapım eki almamış zamirleri belirtiniz. Bu tür zamirlere yapı bakımından ne isim verildiğini belirtiniz.
Herhangi bir yapım eki almış zamirleri belirtiniz. Bu tür zamirlere yapı bakımından ne isim verildiğini tartışınız. Sonuçlan açıklayınız.
Başka bir sözcükle birleşmiş zamirleri belirtiniz. Bu tür zamirlere yapı bakımından ne isim verildiğini tartışınız. Sonuçlan sözlü olarak ifade ediniz.
Zamirleri yapılarına göre sınıflandırınız ve bu zamirlerin özelliklerini açıklayınız.
CEVAP:
BASİT ZAMİRLER
TÜREMİŞ ZAMİRLER
BİRLEŞİK ZAMİRLER
Herhangi bir yapım eki almamış zamirlerdir.
Herhangi bir yapım eki almış olan zamirlerdir.
Başka bir sözcükle birleşmiş zamirlerdir.
Bizde
Onlar
Onların
Ben
Kendi
Kendilerini
Kendisini
Birisinin
Hangimizde
Hangimiz
Bu
Parçada yok.
Birçoğu
Birçoğunun
Birkaçının
 
 
 
Ölçme ve Değerlendirme
 
A.   Aşağıdaki özellikleri doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
(D)    Şahıs zamirleri, kişilerin yerlerini tutan sözcüklerdir.
(Y)    Belgisiz zamirler, varlıkların, kavramların yerini işaret yoluyla tutan zamirlerdir.
(Y)    İşaret zamirleri, yerlerini tuttukları varlıkları açıkça değil de şöyle böyle belli eden zamirlerdir.
(D)    Soru zamirleri, soru anlamı veren ve cevapları isim ya da zamir olan kelimelerdir.
(D)    İlgi zamiri, hatırlanan varlığın kiminle ilgisi bulunduğunu bildiren ek hâlindeki zamirdir.
 
B. Aşağıdaki kavram haritasını doldurunuz.
 
 

Yüceltme

 
Anlatımda Kullanılan Öğeler
Lirik

 

Duygu

 
Dini duyarlılık
Mutluluk
Heyecan
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

C. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
 
 
1.   Aşağıdakilerden hangisi "lirik" anlatımda kullanılan öğelerden değildir?
A)Heyecan             B)Mutluluk    C)Dinî duyarlılık        D)Yüceltme                E)Öğretme
 
2.   Aşağıdaki dizelerin hangisinde coşku ve heyecana bağlı anlatımdan yararlanılmamıştır?
A) Bana bir gurbet adı gönder
Bir de anımsamak için sevdiklerimi
B)İnsanın kötüsü iyilikten bilmez
Kursaksıza öğüt versen de almaz.
C)Bütün sevgileri atıp içimden
Varlığımı yalnız ona verdim ben.
D)Yüreğinde deli taylar eşinen
Bir baş görsem sen gelirsin aklıma
E)Şehitler tepesi boş değil, biri var bekliyor.
Ve bir göğüs, nefes almak için; rüzgâr bekliyor.
 
3.  Bugün anladım ki neşeli olduğum zaman­ların hemen ardından, tarifsiz kederlere düşe­biliyorum. Karadeniz'de gemilerim batmış gibi düşünüp durduğum, karamsarlığa bat­tığım sırada kalbime gelen bir sevinç dalgası beni bu fırtınalı havadan sütliman kıyılara çekebiliyor. Çevremdekiler beni anlatırken hep bu yönüme vurgu yapıyorlar. Ne kadar da dalgalı bir ruhum varmış! Korkuyorum, bir gün başkasına zarar vermekten...
Bu parçanın anlatımı ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A)Coşku ve heyecana bağlı anlatım özellik­leri vardır.
B) Farklı türden zamirler kullanılmıştır.
C) Yazar, kişisel duygularını dile getirmiştir.
D)Yazar, toplumsal bir eleştiri yapmaktadır.
E) Yazar, bir iç hesaplaşma içindedir.
 
 
4.Aşağıdakilerden hangisi lirik anlatımdakullanılmaz?
A)Mecaz anlamlı sözcükler
B) Öznel ifadeler
C) Zıt anlamlı sözcükler
D)    Doğrudan bilgi aktaran ifadeler
E)      Soyut anlamlı sözcükler
 
5.   Aşağıdaki dizelerin hangisinde kişi adılı kullanılmıştır?
A)Sen yalnız türkünü söylemeye bak
B)Akşam oldu diye yakma lambayı
C)Bırakacaksan şu nefreti bırak
D)Böyle gölge severim manzarayı
E) Karanlıktan çıkan ses daha berrak
 
6.   Aşağıdaki cümlelerden hangisinde işaret adılı (zamiri) kullanılmamıştır?
A)Kar, yolları kapatınca buralara dışarıdan hiç yiyecek gelmez.
B) Dün sabah onları pikniğe giderken almışlar.
C) Onları akşama kadar rafa güzelce yerleştirin.
D)Ben bunun böyle olacağını biliyordum zaten.
E) Olanları panik yapmadan bir bir anlat.
 
7.   "Şahıs zamirleri, isim tamlamalarında tamla­yan görevinde bulunabilir."
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açık­lamaya uygun kullanım vardır?
A)Demedim mi bu hasret bitirir seni.
B)Ay dolanır gider yalnız kalırız biz de.
C)Her gün yeni baştan dağılır, ufalanırsın.
D)Senin hangi çiçeğini sakladı bahar?
E) Demedim mi yüreğim sevme onu, diye.
 
8.      I. Seversin bu dünyayı doludizgin sen.
II.       Buradan ayrılmak istemez kimse.
III. Ama o senden ayrılacak bir gün.
IV.       Yani sen, ben bu dünyayı seviyoruz diye
V Bu dünyanın da bizi sevmesi şart mı?
Yukarıdaki numaralı dizelerin hangisinde hem işaret zamiri hem belgisiz zamir kullanılmıştır?
A) I.        B) II.      C) III.          D) IV.     E) V.
 
 
9.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin ye­rini tutan bir sözcük kullanılmamıştır?
A)    Ben bir köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım.
B) Hepimiz bir bahçe sularız gönlümüzde.
C) Kimse bilmez, kimse anlamaz derdimizden.
D)Nasıl güller fışkırır bu çilelerimden, bu kır­lardan.
E) Kandır, hayattır, emektir, bizim güllerimiz.
 
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde belgisiz zamir kullanılmamıştır?
A)Bile bile aldanmak herkesi kahreder.
B) Birileri bahçede açan güzel gülleri kopar­mış.
C) Birkaçı yakalandığı hastalıktan daha kur­tulamadı.
D)Başkalarının bize önem vermesi cesareti­mizi artırır.
E) Bu güzel haberi alınca bütün çocuklar se­vindi.
 
11.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birden fazla zamir kullanılmıştır?
A)Bu güzel topraklarda ölmek istiyorum ben.
B) Yetiştirdiğin hiçbir bahçe yarıda kalmasın senin.
C) Tarumar olmasın istiyorum ben. şu bah­çeler, bu bağlar.
D)Beni bilse bilse bu çiçekler bilir dostlarım.
E) Neler yaşadığımı onlara söyledim sadece.
 
 
12.     I. İyi kotu bir iş tutmuşum kendime.
II.       Acısı tatlısı hepsi bir aslında.
III.Ha Ankara ha Çemişgezek, bu yerden uzak olduktan sonra.
IV.Nerde olsa yaşıyor ya insan
V. Nasıl olsa bir gün ölmek var ya herkese.
 
Yukarıdaki cümlelerin hangisinde zamir (adıl) kullanılmamıştır?
 
 A) I.           B) II.             C) III.     D) IV.         E) V.
 
 
13. Bilmiyorum şimdi kim duyar bizi Bir çıkmaz yoldayız gel uyar hepimizi Bu yakın dostlarımız kırdılar kalbimizi Soracak kimse yok şimdi hâlimizi.
Yukarıdaki dörtlükte kaç tane zamir kulla­nılmıştır?
A) 1       B) 2       C) 3        D) 4       E) 5
 
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde farklı tür­de bir zamir kullanılmıştır?
A)Hiçbiri, bu film kadar seyirci toplamadı.
B) Pazardaki çiçekçilerin hepsini dolaştım.
C) Dertlerini kimseyle paylaşmaz, içine atardı.
D)Bu haberi kime söyleyeceğini şaşırmıştı.
E) Yoldan geçen birine bu soruyu soralım.
 
 
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru an­lamı zamirle sağlanmamıştır?
A)Bu adamlardan hangisi yolu daha iyi biliyor?
B)Herkes merak ediyordu. Mehmet ne sor­muştu?
C)Az önce bu kapıdan kim çıkmıştı acaba?
D)Bu hafta bize yemekte neler hazırladınız?
E)İstanbul'dan Ankara'ya kaç saatte vardılar?
 
 
 
16. Duymasa kimse şair gönlümün
Sende karar kıldığını
Ve içimin şerha şerha yarıldığını
Biz bilelim yeter
Yukarıdaki dizelerde bulunan zamirlerin tü­rü aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla veril­miştir?
A)Belgisiz zamir - kişi zamiri - kişi zamiri
B) İşaret zamiri - işaret zamiri - kişi zamiri
C) Kişi zamiri - kişi zamiri - kişi zamiri
D)Kişi zamiri - işaret zamiri - belgisiz zamir
E) Belgisiz zamir - kişi zamiri - işaret zamiri
 
 
17. Artık ovaya, dirliğin, düzenin ne zaman geleceğini kimse bilemezdi.
I
       II            III                                       IV
Bu cümledeki altı çizili sözcüklerin türü aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiş­tir?
   I                       II                     III                  IV        
A)    İsim                isim                 zamir               zamir
B)    İsim                isim                 isim                 zamir
C)    İsim                zamir               zamir               isim
D)    İsim                zamir               zamir               zamir
E)     Zamir              isim                 isim                 isim
 
 
18. Bir dağ başı yalnızlığı yasıyorum burada.
                                                                 I
Dağ başı yalnızlığı, ölümden beter bu.
                                                        II
Hiçbiri aramasa sormasa beni.
III                                   IV
Sen gelsen yeter.
V
Yukarıdaki dizelerde numaralandırılmış sözcüklerden hangisi belgisiz zamir görevinde kullanılmıştır?
A) I.     B) II.     C)III.      D) IV.     E) V.
 
19.   I. Bana bir gurbet adı gönder
II.   İçinden çıkamadığım çok şey var
III.Kuşların ağzını açarak ölmesi
IV.Ve dünyadaki çiçekler içinde
V.Fesleğenin örselenerek koklanması
Yukarıdaki numaralanmış dizelerin hangi­lerinde adıl (zamir) kullanılmıştır?
A) I. ve II.       B) I. ve III.      C) II. ve IV.       D) II. ve V.     E) III. ve V.
 
 
20. Kimi zamirler özneyi pekiştirerek belirtir. Bun­lar tek başlarına asıl şahıs zamirlerinin yerini tutabildikleri gibi onlarla birlikte de kullanıla­bilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açık­lamaya uygun bir zamir vardır?
A)   Doğrusu, onun sözüne pek kulak asma­dım.
B)Bence, alınan sonuç pek de olumlu değildi.
C)Bu elbiseyi ben kendim diktim.
D)İşittiklerimiz bunları doğrular nitelikteydi.
E) Ahmet o yaz, tatilini bizde geçirecekti.
 
21. "O" sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde kişi adılı (şahıs zamiri) olarak kullanılmıştır?
A)Çocuklar o ağacı sulamışlar.
B) Annesi onu, biraz önce hastaneye götürdü.
C) Kitaplıktan o kitabı alıp gitti.
D)Ben bu evi değil onu beğendim.
E) Dosyayı göstererek "Onu bana ver." dedi.
 
22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru za­miri vardır?
A)Arkadaşın Ankara'ya ne zaman gelmiş?
B) Bu tabağı buraya kim koymuş olabilir?
C) Ben de onunla gidebilir miyim?
D)Kaçıncı katta oturuyorsunuz?
E) İstanbul'a ilk kez mi gidiyorsun?
 
23. Hayır, benim çocukluğumun hürriyeti, hiç de bu cinsten bir hürriyet değildir. Evvela, burası zannımca en mühimdir, onu bana hiç kimse vermedi. Bu sızdırılmış altın külçesini birden­ bire kendi içimde buldum. Tıpkı ağaçta kuş sesi. Suda aydınlık gibi... Ve bir defa için bul­dum. Bulduğum günden beri de küçücük hayatım, fakir evimiz, etrafımızdaki insanlar, her şey değişti.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yok­tur?
A) Kişi adılı                                  B) İşaret adılı                         C) Belgisiz adıl          
                                  D) Dönüşlülük adılı           E) Soru adılı
 

1. Destansı (Epik) Anlatım - Fiil (Eylem)
 
Metin İnceleme
 
7.Destansı anlatımda hangi edebî türlerden yararlanılabileceğini açıklayınız.
         CEVAP:
         Şiir, destan roman, hikâye, tiyatro, destansı anlatımın kullanıldığı türlerdir.
 
8.Metinlerin ortak özellikleri nelerdir? Açıklayınız.
         CEVAP:
         Destansı anlatımla oluşturulmuş metinlerin ortak özellikleri:
Ø Olağanüstü olaylar ve kişiler anlatılır.
Ø Destan türünün yiğitçe havası vardır.
Ø Yapıp etmeler yani fiiller ön plandadır.
Ø Tarihi konular ve kahramanlıklar işlenir.
Ø Etkileyici bir özellik taşır.
Ø Sürekli hareket vardır.
Ø Kelimeler mecaz ve yan anlamlarda kullanılabilirler.
Ø Anlatımda abartıya yer verilebilir.
Ø Sanatlı bir dil kullanılır.
 
9.      Bu şiirdeki altı çizili kelimelerin ortak özelliği nedir?
CEVAP:
İş, oluş, hareket bildiren kelimeler olması.
 
10. Bu kelimeleri metinden çıkardığımızda metnin anlamında bozulma olur mu?Niçin?
          CEVAP:
          Bozulma olur; çünkü fiiller anlamlı kelimelerdir.
 
11. Bu kelimelere ne ad verildiğini ve kelimelerin metindeki işlevini belirtiniz.
          CEVAP:
          Bu kelimelere “fiil (eylem)” denir.
12. “Kınalı Ali ve Oğuz Kağan Destanı” adlı metinlerde fiilleri bularak bunların kullanılma nedenlerini tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
       CEVAP:
1.Metindeki filler
2.Metindeki filler
Sohbet ediyor, soruyordu, takıldı, çağırdı, sordu, dedi, geçti, yanıtladı, yanıt verdi, kına yaktı, bilmiyorum, üstelemedi, gidebilirsin, oldu, kalmıyorlar, takılıyorlar; yapıyorlardı, kazandı, yardım istedi, istiyorum, yazamıyorum, yardım eder, geldi, söyle, yazalım dediler, söylüyor, yazıyor, denetliyorlardı, başlıyordu, öperim, merak etmeyin, devam ediyor, soruyor, bilesiniz, ilerleyemeyecektir, dalga geçtiler, bitiriyordu, durdu, ekleyeceğim, yazdırdı, gelecek, yakma, öperim, şiddetleniyordu, başlamışlardı şehit oluyorlardı, yeterli olmuyor, azalıyordu, yerinde duramıyordu, gelmişlerdi, dua ediyordu, gittiler, istediler, direnemedi, kaldı, gidiyorlardı, dönmedi, şehit olmuştu, geldi, aldı, başladı, sergilenmektedir, yanıt veriyordu, öperim, selam ederim, devam ediyordu, sattık, gönderiyoruz, veriyoruz, sürüyorum, yorulmuyorum, merak etmeyin, düşünmeyin, bırakıyordu, yazılmıştı, diyordu, dalga geçtiler, yakma, demişsin, yaktım, söyle, dalga geçmesinler, yakarlar.
 
Parladı,  emdi, emmedi, istedi, başladı, büyüdü, yürüdü, oynadı, gü­der, biner, avlardı, oldu, yerdi, ezmişti, istedi, çıktı, gitti, ele geçirdi, bağladı, gitti, sabah oldu, geldi, gör­dü,almış, tuttu, bağladı, gitti, durdu, vurdu, öldürdü, kesti, aldı, gitti, gördü, yemektedir, dedi, yedi, ziyafet verdi, danıştı, geldi, yaptırdı, yediler, içtiler, buyruk verdi, oldum, olsun, yürüsün, yolladı, gönderdi, yazılmıştı, olsam, gerektir, dilerim, dost edinirim, baş eğmezse, baş eğerse, ga­zaba gelirim, çıkarır, astırır, yok ettiririm.
 
 
1.etkinlik
Yansıttıkları anlam bakımından fiilleri; "atmak" kılış fiili, "koşmak" durum fiili, "sararmak" oluş fiili gibi çeşitli şekillerde sınıflandırmak mümkündür. Aşağıdaki tabloya göre bildirdikleri an­lamı göz önüne alarak metinde geçen filleri sınıflandırınız.
CEVAP:
FİİL
KILIŞ
(Nesne alır.)
DURUM
(Nesne almaz.)
OLUŞ
(Zamanla olma anlamı taşır)
çıktık
 
+
 
kapladı
+
 
 
başladı
 
+
 
uyukluyordum
 
+
 
duruyor
 
+
 
bıraksa
+
 
 


Anlama ve Yorumlama
 
2.etkinlik
Aşağıdaki tabloda verilen konuları, destansı anlatıma uygun olup olmaması bakımından inceleyiniz. Uygun olanları ve olmayanları nedenleriyle konuların karşılarına yazınız.
CEVAP:
Vatan ve bayraksevgisi
Uygundur. Çünkü kahramanlık konusudur ve yiğitçe bir söyleyişle dile getirilir.
İlahi aşk
Uygun değildir. Çünkü lirik anlatım konusudur ve okurun duygularına seslenir.
Sevgiliye duyulan özlem
Uygun değildir. Çünkü lirik anlatım konusudur ve okurun duygularına seslenir.
Ayrılık acısı
Uygun değildir. Çünkü lirik anlatım konusudur ve okurun duygularına seslenir.
Anne-baba sevgisi
Uygun değildir. Çünkü lirik anlatım konusudur ve okurun duygularına seslenir.
Hükmetme duygusu
Uygun değildir. Çünkü lirik anlatım konusudur ve okurun duygularına seslenir.
Bir insanın kahramanlığı
Uygundur. Çünkü kahramanlık konusudur ve yiğitçe bir söyleyişle dile getirilir.
Savaş veya göç
Uygundur. Çünkü kahramanlık konusudur ve yiğitçe bir söyleyişle dile getirilir.
Bağımsızlık mücadelesi
Uygundur. Çünkü kahramanlık konusudur ve yiğitçe bir söyleyişle dile getirilir.
 
Tabloda verilen altı çizili fiillerin kipini ve şahsını yazınız.
CEVAP:
Metin
İş
Anlatış
Ait olabileceği zaman
Kişi
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
önce
sonra
geçmiş
Ben
 
Gözlerinden akan ne
Ağlıyor musun anne?
aynı
aynı
şimdiki
sen
 
Bu dekor dakika dakika değişecek
Ben hep ağlayacağım
sonra
önce
gelecek
o
ben
Bir senede dört mevsim var
Hep birbirini kovalar
daim
daim
geniş
o
 
Beklenen kar sonunda yağmış
Küçük çocuk umutlanmış.
önce
sonra
geçmiş
o
 
 
4. etkinlik              
Aşağıda verilen bilgilere göre örnek cümlelerdeki boşlukları doldurunuz.
A. Geçmiş Zaman: İş önce, anlatılış sonradır, di' li ve miş'li geçmiş zaman diye ikiye ayrılır.
Örnek: Dışarıda kavga olmuş.        
Arkadaşım beni aradı.
-mis eki farklı anlamlar da katar:
Uyuyup kalmış. (farkında olmadan yapma)
A! Bak kar yağmış. (şaşırma)
B.Şimdiki Zaman: İş ve anlatılış aynı andadır, yor ekini alır.
Örnek: Babam gelmiş.
-makta, -mekte eki -yor eki ile aynı görevdedir.
Örnek:
Babam gelmekte.
C. Gelecek Zaman: Anlatım önce, iş sonradır. Eki -acak. -ecek'tir.
Örnek: Kitabı okuyacak.
Odunları kıracak.
D. Geniş Zaman: Her üç zamanı da kapsar. İş ve anlatılış daimdir. Eki -r. -ar. -er. -ir. -ir'dir.
Örnek: Sabahlan hep koşar.
Şahıs (Kişi) : Bir fiilin bildirdiği işi, hareketi ya da oluşu yapan varlığa fiilin kişisi denir. Fiillerin kişile­ri canlı ya da cansız varlıklardan oluşabilir.
Bu kişiler tekil ve çoğul olmak üzere altı biçimde kullanılır. Buna göre aşağıdaki tabloda bulunan boşlukları doldurunuz.
CEVAP:
 
I. tip şahıs eki
II. tip şahıs eki
1.tekil kişi
oku-du-m
oku-yor-um
1.çoğul kişi
oku-du-k
oku-yor-uz
2.tekil kişi
oku-du-n
oku-yor-sun
2.çoğul kişi
oku-du-nuz
oku-yor-sunuz
3.tekil kişi
oku-du
oku-yor
3.çoğul kişi
oku-du-lar
oku-yor-lar
 
5. etkinlik                        
Tablodaki cümlelerin fiillerini bulup bunların taşıdığı anlamı fiillerin karşısına yazınız.
CEVAP:
Metin
Anlam
Gelin haydi kardeşler .
Tutuşalım el ele
İstek
Açsam rüzgâra yelkenimi
Dolaşsam deniz deniz
Dilek
Bir yabancı dil bilmek isteyen, o dille fazla ilgilenmelidir.
Gereklilik
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Emir
 
6. etkinlik
Kiplerin kendi anlamının dışında kullanılmasına zaman (anlam) kayması denir. Tablodaki cümlelerde kullanılan fiiller ait oldukları kiplerin anlamını taşımamaktadır. Bu bilgiden hareketle fiillerin hangi kipe ait olduklarını aşağıdaki boş bırakılan yerlere yazınız.
CEVAP:
Cümle
Ait Olduğu Kip
Taşıdığı Anlam
Yarın başbakan şehre geliyor.
Şimdiki zaman
Gelecek zaman
1973'te Ankara'da doğuyor.
Şimdiki zaman
Geçmiş zaman
Her sabah spor yapıyor.
Şimdiki zaman
Geniş zaman
Atatürk 1919'da Samsun'a çıkar.
Geniş zaman
Geçmiş zaman
Şu cami Selçuklulardan kalmış olacak.
Gelecek zaman
Gereklilik kipi
Ne olur beni affet!
Emir kipi
İstek kipi
 
7. etkinlik
Yukarıdaki metinden yola çıkarak tabloyu doldurunuz.
CEVAP:
 
Öznesi belli (etken)
Öznesi belli değil (edilgen)
Nesne almış (geçişli)
Nesne almamış (geçişsiz)
aldı     
+
 
+
 
gönderdi
+
 
+
 
geldi
+
 
 
+
dediler
+
 
+
 
sevindi
+
 
 
+
çalındı
 
+
 
+
öttürüldü
 
+
 
+
dikildi
 
+
 
+
kesildi
 
+
 
+
karşıladı
+
 
+
 
indi
+
 
 
+
görüştü
+
 
 
+
eğlendiler
+
 
 
+
eriştiler
+
 
 
+
                                                                 
Verilen bu bilgiler ışığında metindeki (Antepli Şahin) fiilleri sınıflayınız.
CEVAP:
Fiiller
Öznesine göre
Nesnesine göre
Dövüşeceğim
İşteş
Geçişsiz
Çağıracağım
Etken
Geçişli
Yaşarız
Etken
Geçişsiz
Dövüşür
İşteş
Geçişsiz
Dalgalanır
Dönüşlü
Geçişsiz
Düşmesin
Etken
Geçişsiz
Kirlenmesin
Dönüşlü
Geçişsiz
Alacaksa
Etken
Geçişli
Alsın
Etken
Geçişli
Gitmez
Etken
Geçişsiz
Çıkmış
Etken
Geçişsiz
Yazacağız
Etken
Geçişli
Çıktı
Etken
Geçişsiz
Çektim
Etken
Geçişli
Vurdum
Etken
Geçişli
Söylenir
Edilen
Geçişsiz
 
8. etkinlik
Edilgen ve dönüşlü fiillerde "-I" ya da "-n" eki kullanılır. Ancak edilgen fiillerde işi yapan belli değildir: dönüşlü fiillerde ise işi yapan ve işten etkilenen aynı varlıktır. Buna göre aşağıdaki tabloda verilen cümlelerin yüklemlerini inceleyiniz ve özne-yüklem ilişkisine göre çatılarını yazınız.
CEVAP:
1
Elbiselerimiz pırıl pırıl yıkandı.
Edilgen
2
Dün gördüğümüz mobilyalar satılmış.
Edilgen
3
Dayanılmaz artık bu ayrılık acısına.
Edilgen
4
Okulumuzda yarın kitap fuarı açılacak.
Edilgen
5
İstediği elbiseyi alamayınca çok üzüldü.
Dönüşlü
 
9. etkinlik
Geçişli fiil ---> Geçişli fiil = Ettirgen fiil
Geçişli fiiller "-t, -r, -tır (-tır,-tir,-tur,-tür,-dır,-dir,-dur,-dür)" eklerinden birini alıp geçişlilik derecesini artırarak ettirgen çatılı olurlar. Siz de aşağıdaki geçişli fiillere bu ekleri getirerek cüm­lede kullanınız.
CEVAP:
Geçişli fiil     
-t, -r, -tır
Cümle
Çöz-
Çöz-dür-       
Sınavda çıkan soruları öğrencilere çözdürdü.
Al-
Al-dır-
Danışmadaki paketi aldırdı.
At-
At-tır-
Çöpleri kovaya attırdı.
Sor-
Sor-dur-
Maçın sonucunu arkadaşına sordurdu.
 
10. etkinlik
Geçişsiz fiil ---> Geçişli fiil= Oldurgan fiil
Geçişsiz fiiller u-t, -r. -tır (-tır,-tir,-tur,-tür,-dır,-dir,-dur,-dür" eklerinden birini alıp geçişli hâle gele­rek oldurgan çatılı olurlar. Siz de aşağıdaki geçişsiz fiillere bu ekleri getirerek cümlede kullanınız.
CEVAP:
Geçişsiz fiil
Oldurgan fiil
Cümle
Uyu-
Uyu-t-
Bebeğini ninnilerle uyuttu.
Kaç-
Kaç-ır-
Otobüsü son anda kaçırdı.
Yürü-
Yürü-t-
Kaşla göz arasında adamın parasını yürüttü.
Ağla-
Ağla-t-
Bir oyuncak için kardeşini ağlattı.
 
11. etkinlik
Bir fiilin işteş olması için en az iki varlık ile gerçekleştirilebilir bir iş olması gereklidir. Aynı zamanda işteş fiiller "-ş" ekini de alırlar.
Aşağıdaki cümlelerde, -ş ekini almadığı hâlde işteş anlam taşıyan fiilleri bulunuz.
CEVAP:
İki ordu akşama kadar savaştı.
Onunla yıllardır görüşmemiştim.
İki güreşçi biraz sonra güreşecek.
 
Benzer örnekler veriniz ve cümlede kullanılma nedenlerini açıklayınız.
CEVAP:
“Barış-” ve “yarış-” fiilleri de bu özelikleri taşır. Çünkü bu fiillerde işin birden fazla kişi tarafından “karşılıklı” yapılma anlamı vardır. 
 
12. etkinlik
Aşağıdaki fiilleri çatılarına göre dönüşlü olacak şekilde cümle içerisinde kullanınız.
CEVAP:
Bakın-   : Çocuk, şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor.
Taran-   : Küçük kız, aynanın karşısında saatlerce tarandı.
Sevin-   : Annem bu habere çok sevinecek.
Üzül-      : Takımımızın kupadan elenmesine çok üzüldüm.
 
Bunların cümlede kullanılma nedenlerini açıklayınız.
CEVAP:
İşi yapanın yaptığı işi kendi üzerinde (kendi kendine) yaptığı anlamını bildirmek için... Yani işi yapan ile işten etkilenenin aynı varlık olduğunu belirtmek için…
 
13. etkinlik
Aşağıdaki tabloda bulunan fiilleri çatılarına göre hem etken hem edilgen hem de dönüşlü olacak şekilde cümle içerisinde kullanınız.
CEVAP:
                    süsle-
Etken
Okulun bahçesini süsledik.
Edilgen
Okulumuz süslendi.
Dönüşlü
Kardeşim aynanın karşısında süslendi.
                   bak-
Etken
Çocuk, soruların cevaplarına baktı.
Edilgen
Soruların cevaplarına bakıldı.
Dönüşlü
Çocuk meraklı gözlerle etrafına bakındı.
 
14. etkinlik
Yapım eki almamış olan (kök hâlindeki) fiiller basit fiildir; yapım eki almış olan (gövde hâlindeki) fiiller ise türemiş fiildir. Buna göre aşağıdaki fiilleri hem basit hem türemiş olarak cümle içerisinde kullanınız.
CEVAP:
Yaz-      Basit               : Soruların cevaplarını defterine yazdı.
                        Türemiş           : Soruların cevapları deftere yazıldı.  
Oku-     Basit               : Bu gece 100 sayfa kitap okudum.
                        Türemiş           : Az önce öğle ezanı okundu.
Uç-        Basit               : Kardeşim beni görünce havalara uçtu.
                        Türemiş           : Kuşlar havada uçuşuyor.
Kır-       Basit               : Böyle konuşmakla beni kırıyorsun.
                        Türemiş           : Beni aramadığın için sana kırıldım.
 
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurunuz.
vİçerisinde bir kip anlamı taşıyan fiillere basit zamanlı fiiller denir.
İçerisinde birden fazla kip anlamı taşıyan fiillere birleşik zamanlı fiiller denir.
vDilimizde bir kip kendi anlamı dışında kullanılıyorsa o fiilde anlam (zaman) kayması vardır.
 
B. Aşağıdaki kavram haritasını doldurunuz.

Türkçedeki Fiil Kipleri

 
Görülen geçmiş z.
Şimdiki zaman
Gelecek zaman
İstek kipi
Emir kipi
Dilek-şart kipi
Öğrenilen geçmiş z.
Gereklilik kipi
Geniş zaman
 

 

 
 
 
 
 

C. Aşağıdaki destan ve millet isimlerini eşleştiriniz.
 
Oğuz Kağan                      : TÜRK
Şinto                                  : HUN
Şehname                            : İRAN
Manas                                : KIRGIZ
İgor                                                : RUS
Nibelungen                                    : ALMAN
Roland'ın Şarkısı               : FRANSIZ
Kalevala                             : FİN
Ramayana                          : HİNT
Odisseia                             : YUNAN
 
Ç. Aşağıdaki kavram haritasını doldurunuz.

Türk Destanları

 
Türeyiş destanı
Göç destanı
Oğuz Kağan destanı
Ergenekon destanı
Battal Gazi destanı
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

D. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
 
1. Aşağıdakilerin hangisinde coşkulu anlatım esas alınır?
A) Masal           B) Destan          C) Öykü           D)Tiyatro        E) Roman
2. Aşağıdakilerden hangisi destan konusu olamaz?
A) Büyük felaketler
B)   Milletlerin göçü
C)   Uzun savaşlar
D)Ölümsüz aşklar
E) Kahramanların yiğitliği
 
3. Aşağıdakilerden hangisi yapay bir destan­dır?
A)Manas         B)Ergenekon              C)Oğuz Kağan           D)Çanakkale             E)Türeyiş
 
 
4.     I. Ellerini yüzümde gezdir, sil alnımdan yor­gunluğu
II.        Gözlerimin altından yaşamak korkusunu al
III. Düşüncende yaşamak isterim senin, bir gün en yalnız saatinde
IV.Bu nağmeler dalga dalga yutuyor bizi bir sessizliğin aynasından
Gün bitmeden başladı içimizde yarınsız insanların gecesi
Numaralandırılmış dizelerden hangilerinde türemiş bir fiil vardır?
A) I. ve II.          B) II. ve IV.      C) I. ve V.        D) II. ve V.     E) III.ve V.
5. Aşağıdakilerden hangisi doğal bir destan değildir?
A)   Şehname
B)    Nibelungen
C)    Göç
D) Şinto
E) Kaybolmuş Cennet
 
 
6. Aşağıdakilerin hangisi destansı bir anlatı­ma sahip değildir?
A)  Dede Korkut Hikâyeleri
B)    Millî marşlar
C) Varsağı
D) Kahramanlık şiirleri
E) Koşma
 
7.   Nesne alabilen fiiller geçişli, alamayan fiiller ise geçişizdir.
Buna göre, aşağıdaki cümlelerin hangisi­nin yüklemi geçişsizdir?
A)   Okulun bahçesine çam fidanları dikecekler.
B)    Kardeşim okumayı yazmayı henüz söke­medi.
C)    Ben de senin gibi sabahları erken kalkma­yı seviyorum.
D)   Gökyüzünde kuşlar özgürlüğe uçuyor.
E) Sevgiyle çapan gönüller insanları mutlu eder.
 
8.   Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi yapı bakımından diğerlerinden farklıdır?
A)    Eriyen parmaklarımda mumyalanıyor ay­dınlık.
B)Sesler çınlıyor alnımda hafıza gibi dağınık.
C)Duvarda senin çocukluk resmin asılıydı.
D)Gülüyor ta uzaklardan, sabahın boş ayna­sına.
E) Keskinleşiyor bakışı, bir çocuğun gölgelikte.
 
9. Geçişsiz iken "-t, -r, -tır" eklerinden birinin ge­tirilmesiyle geçişli yapılan fiillere oldurgan fiil denir.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde buna örnek bir kullanım vardır?
A)Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler
B) Duygular buğu buğu akar içimize
C)Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar
D)Şiir bir gözyaşıdır isteyenin gözlerinde
E) Yağmur ol, dol gönlüme kelimeler, heceler
 
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem, dönüşlü çatılı bir eylemdir?
A)   Esir kuşlar gibi bir oraya bir buraya sıçrı­yorum bazen.
B)Gece geç saatlerde evine dönmesine rağ­men işinden bıkmıyordu.
C)Yıllar önce görüştüğü arkadaşlarıyla karşı­laşınca heyecandan dili tutuldu.
D)Her şeye rağmen okumayı uyumaya ter­cih ederim ben.
E) Gölgesinden korkan biri için bu iş çok ağır olmaz mı?
 
11. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde türemiş bir fiil vardır?
A)Günbatımı kızıllaşır ötelerin ufku.
B)Hep yağmuru görürdüm düşümde.
C)Vaktinde gelir mi bulutların mektubu?
D)Bugün üzgün gördüm kınalı kekliği.
E) Yumdu gökyüzü mavi gözlerini.
 
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinin yükleminde zaman anlamı yoktur?
A)Derin, siyah gözlerine uzun uzun baka­cağım bir gün.
B)Uzun kış gecelerinde komşularla laflıyoruz.
C)Burada herkes, her şey ilk günkü gibi taze duruyor.
D)   Sen gel de dedikleri kendin uygula önce.
E) Konu dışındaki konuşmalar hep boş şey­lerle geçmiş.
 
13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem, işteş çatılı bir eylem değildir?
A)Deniz ile ırmak, tam bu noktada yeniden buluştu.
B)Mısır tarlasında, güneşin altında akşama kadar piştiler.
C)En son bundan birkaç yıl önce mektuplaştılar.
D)Diploma töreninde anne ile oğul birbiriyle kucaklaştı.
E) Leylekler sonbaharla birlikte güneye doğru uçuştular.
 

1. Düşsel (Fantastik) Anlatım - Edat (İlgeç)
 
Hazırlık
Aşağıdaki metinde boş bırakılan yerlere kutucuklardan seçeceğiniz uygun kelimeleri yazınız.
CEVAP:
Şahlanmış bir at gibi duran adam, kendini daracık bir saha içinde esir ve hapsedil-miş hissediyor­du. Kurtulmak için tek bir ümidi kalmıştı. Her şeye rağmen ölümü göze alması gerekiyordu. Çünkü sadece annesi değil, ondan başka kendisini bekleyen bir yığın insan vardı.
 
Metin inceleme
1.         "Robbie, Sihirli Elma, İki Güvercin Hikâyesi ve Hayal Dükkânı" isimli metinlerden hareketle düş­sel yazılardaki olay örgüsü, kişi, mekân ve zaman bütünleşmesinin özelliklerini belirtiniz.
    CEVAP:
Düşsel yazılarda olay örgüsü; olağanüstü ve fantastik özelliklere sahip, hayal ürünü olaylardan oluşur. Kişiler, çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü nitelikte olabilirler. Mekân; olağanüstü, düşsel öğelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir. Zaman belirli ya da belirsizdir. Bazen zaman ötesi nitelikler taşır.
 
2.    Yukarıdaki hikâye, masal, fabl ve şiiri inceleyerek düşsel anlatımla oluşturulmuş metinlerin ortak özelliklerini maddeler hâlinde yazınız.
 CEVAP:
    Düşsel anlatımla oluşturulmuş metinlerin ortak özellikleri:
·      Düşsel anlatımda konu ve olaylar; olağanüstü ve fantastik özelliklere sahip, hayal ürünüdür.
·      Zaman belirli ya da belirsizdir; olağanüstü özelliklere sahip olabilir.
·      Mekân, olağanüstü, düşsel öğelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir.
·      Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü nitelikte olabilirler.
·      Düşsel anlatımda hayal, varsayım, abartma, kişileştirme gibi unsurlar çok kullanılır.
·      Daha çok di’ li veya miş’li geçmiş zaman kipi kullanılır.
 
3.    "Robbie" isimli hikâyede "robot", "İki Güvercin Hikâyesinde ise "güvercinler" kişileştirilmiştir. Ki­şileştirme ile anlatılan olayların özelliklerini bulunuz. Bunları defterinize yazınız.
     CEVAP:
Kişileştirme ile anlatılan olaylar, aslında insanlar arasında var olan ya da olabilecek olaylardır. Genellikle bu tür olayların anlatımında amaç; insanlara ders vermektir. 
 
4.    "Hayal Dükkânı" isimli şiirde şair, gerçek hayatta ulaşamayacağı ve elde edemeyeceği imkânları, bir çocuk olarak düş dünyasında nasıl dile getirmiştir? Anlatınız.
     CEVAP:
Şair; yıldızlara ulaşmak, ulaşıp dünyadaki resmine bakmak, oradan aya geçmek ve ona misafir olmak, geçerken yanmayan kandilleri tek tek yakmak, Ay'ı avuçlarına almak, sonra oturup gecenin gündüzle dostluğunu görmek, saçlarını güneşin sarılığında taramak, hoşgörülü olma sırasının gündüze geldiğini görmek, bulutları kendine yatak, geceyi üzerime yorgan edinmek ve uyandığında şiirler mırıldanmak istemektedir.
 
5. Düşsel anlatım hangi metin türlerinde kullanılmaktadır?
         CEVAP:
    Masal, fabl, hikâye, roman, şiir gibi sanatsal metinlerde kullanılır.
 
6.    Şiirde geçen altı çizili sözcüğün tek başına bir anlamı var mıdır? Niçin? Sebepleriyle belirtiniz.
    CEVAP:
Şiirde geçen “için” sözcüğün tek başına bir anlamı yoktur. Çünkü bu sözcük edattır. Edat soylu sözcüklerin tek başına anlamı yoktur.
 
7.    Okuduğunuz metinlerdeki edatları bulunuz, bunların kullanılma nedenlerini açıklayınız.
         CEVAP:
ROBBİE metnindeki edatlar
İle (boruyla, düzgünlükle, gözleriyle, hırsızlıkla, dikkatle, kolaylıkla, inatla, tavırla, kollarıyla, cesaretle, hızla), için, -e kadar, -e doğru, gibi, üzere.
SİHİRLİ ELMA metnindeki edatlar
İle (söylemekle), mi, -e dair, için, -dan başka
  
1.etkinlik
"Gökyüzünden bu güzel yıldızları sizin için topladım."
Bu cümledeki "için" sözcüğünü çıkardığımızda cümlenin anlamında nasıl bir değişiklik olur? Cümlenin anlamı daralır mı, bozulur mu? Anlatınız.
CEVAP:
Bu cümleden “için” sözcüğünü çıkardığımızda cümlenin anlamı bozulur.
 
"için" edatının yerine başka kelime gelip gelemeyeceğini belirtiniz.
CEVAP:
"için" edatının yerine başka kelime gelemez. Ancak kendisinden önceki kelimeyi –e hal eki ile tekrar çekimlersek (“size”) aynı anlamı (aitlik) verebilir.
 
"Sınavda kaldığından ağlıyor." cümlesinde altı çizili ekin yerine hangi sözcüğü getirebiliriz? Bu ek cümleye hangi anlamı katmıştır? Siz de edatların yerini tutan eklere örnekler veriniz.
CEVAP:
Sebep anlamı bildiren bu ek yerine, yine sebep anlamı bildiren “için” edatını getirebiliriz.  
 
2.etkinlik
Hazırlık ve İnceleme bölümlerinde verilen metinler “düşsel yazı”'dır. "Kış Çetin Geçecek" isimli hikâye ise "düşsel olmayan kurmaca bir yazı"dır. Düşsel yazılarla düşsel olmayan kurmaca yazıları te­ma ve yapı bakımından karşılaştırınız. Sonuçlan defterinize yazınız.
CEVAP:
Düşsel anlatımla oluşturulmuş yazılarda; tema, tamamen hayali unsurlardan oluşur. Düşsel olmayan kurmaca yazılarda ise; tema, konuyla ilgili olarak günlük yaşama ait, yaşanabilir özelliktedir.
 
4.etkinlik
"-e" hâlindeki kelimelerle birlikte kullanılan "göre" edatının cümleye kattığı anlamları aşa­ğıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:                          
Bana göre böyle bir işe girişmemelisin.          (görecelik)
Herkes ayağını yorganına göre uzatmalı.       (Ölçü, miktar)
Gelen haberlere göre ikisi de suçsuzmuş.       (yönünden)
Hüseyin. Ali'ye göre biraz gençtir.                 (karşılaştırma)
 
5.etkinlik
Yalın hâldeki veya "-e" hâlindeki kelimelerle birlikte kullanılan "kadar" edatının cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:                                     
Kardeşi kadar bu işe uygun değil.                            (karşılaştırma)
Fotoğrafınızı görünce sizleri görmüş kadar oldum. (ölçü)
Eşyaların fiyatı üç bin kadar tutmuş.                        (yakınlık)
Akşama kadar senin gelişini bekledik.                      (zaman)
Çocuk, okula gidene kadar bir şiir ezberlemiş.         (mesafe)         
 
6.etkinlik
Yalın hâldeki veya iyelik eki almış kelimelerden sonra kullanılan "için" edatının cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boş bırakılan yerlere yazınız.
CEVAP:                          
Derse geç geldiği için anlatılanları dinleyemedi.   (sebep)
Bunu sizin için aldık.                                               (aitlik)
Kitap için bir milyon vereceksiniz.                          (fiyat)
Bizim için ne diyorlar?                                            (hakkında)
Vatanımız için her şeyimizi feda ettik.                    (uğruna)
Fakirlere yardım etmek için para biriktiriyormuş.  (amaç)
 
8.etkinlik
CEVAP:
Genellikle "-le/-la" şeklinde ek olarak kullanılan ve bitişik yazılan "ile" edatının cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
vKastamonu'ya otobüsle gidersen iyi olur.        (araç)
vÇocuklar buraya anneleriyle geldiler.              (beraberlik)
vÖfkeyle kalkan zararla oturur.                         (durum)
vSabahlan tren gürültüsüyle uyanırız.                (neden)
 
"Kastamonu'ya otobüs ile tren gider." cümlesinde "ile"nin görevi nedir? Hem edat hem de bağlaç olarak kullanılabilen kelimeleri tespit ediniz. Bunları örneklendiriniz.
CEVAP:
Bu cümledeki “ile” bağlaç göreviyle kullanılmıştır. Çünkü “ile”nin yerine “ve” bağlacı getirilebiliyorsa “ile” bağlaçtır, getirilemiyorsa edattır.
Örneğin; “Kastamonu’ya otobüs ile gidilir.” cümlesinde “ile” yerine “ve” bağlacı getirilemediği için “ile” edattır.
Türkçede “yalnız” ve “ancak” sözcükleri de hem edat hem de bağlaç olarak kullanılabilmektedir. Bu durumda bu sözcüklerin yerine “fakat” bağlacı getirilebilirse bağlaçtır, getirilemezse edattır.
Örneğin; “Bu soruyu yalnız ben çözebilirim.” cümlesinde “yalnız” sözcüğünün yerine “fakat” getirilemediği için edattır. “Bizimle gelebilirsin; yalnız yaramazlık yapmayacaksın.” cümlesinde ise “yalnız” sözcüğünün yerine “fakat” bağlacı getirilebildiği için bağlaçtır.  
 
10.etkinlik
Genellikle mastar hâlindeki eylemlerden sonra kullanılan "üzere" edatının cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:
Kütüphaneye gitmek üzere evden çıktı.                                    (amaç)
Bu kitabı geri vermek üzere alabilirsin.                                      (şart, koşul)
Acele edelim, otobüs kalkmak üzere.                                        (zaman, yakın olma)
Bu yazıyı daha önce yazıldığı üzere yeniden düzenledim.        (gibi)
 
11.etkinlik
"Ancak" edatının cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez için­deki boşluklara yazınız.
CEVAP:
Son söyledikleri ancak bir meleğe ait olabilirdi.                       (sadece)
Bu yakıt bize ancak iki ay yeter.                                                (olsa olsa)
Bugün çıkmışlarsa aksama ancak gelirler.                                 (belki)
 
12.etkinlik
"-e" hâlindeki kelimelerle birlikte kullanılan "karsı" edatının cümleye kattığı anlamlan aşa­ğıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:
Şiire karşı ilgisi yok denecek kadar azdı.        (hakkında)
Fırtına sabaha karşı yeniden başladı.               (doğru, sularında)
 
13.etkinlik
"Sanki" edatının cümleye kattığı anlamlan aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez için­deki boşluklara yazınız.
CEVAP:
Sanki bahar gelmiş.                                                      (gibi, benzetme)
Sanki suç benimmiş de bana öyle davranıyorlar.        (inanmama)
Sanki aldın da ne kazandın?                                        (uyarı, kızma)
 
14.etkinlik
"gibi" edatının cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek ilgili boşluklara yazınız.
CEVAP:              
vBenzerlik anlamı katar: “Aslan gibi çocuk.”
vZaman anlamı katar: “Çantasını aldığı gibi kendini sokağa attı.”
vEşitlik anlamı katar: “Olayı görmüş gibi oldum.”
 
15.etkinlik
"-den" hâlindeki kelimelerle birlikte kullanılan "beri" edatının cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:
Akşamdan beri seni bekliyorum.      (zamanın başlangıcı)
Köyden beri sizi takip ediyorum.      (mekânın başlangıcı)
 
16.etkinlik
"Beri" sözcüğü aşağıdaki cümlelerde farklı görev ve anlamlarda kullanılmıştır. Bu cümle­lerin yanındaki kutucuklardan "beri" sözcüğünün görevini işaretleyiniz.
CEVAP:
Biraz beriye gelir misin?                                                isim     sıfat       zarf       edat
Dağın beri yakasında bizim tarla var.                  isim     sıfat       zarf       edat
Beri gel barışalım.                                                isim     sıfat       zarf      edat
Yıllardan beri hep bu haberi bekledik.                isim     sıfat       zarf       edat
 
17.etkinlik
"-e" hâlindeki kelimelerle birlikte kullanılan "doğru" edatının cümleye kattığı anlamları aşa­ğıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:
Arabamız ovaya doğru yol alıyordu.   (mekâna yönelme)
Akşama doğru şenlikler yine başlayacak.      (zamana yakınlık)
 
18.etkinlik
"Doğru" sözcüğü aşağıdaki cümlelerde farklı görev ve anlamlarda kullanılmıştır. Bu cüm­lelerin yanındaki kutucuklardan "doğru" sözcüğünün görevini işaretleyiniz.
CEVAP:
Doğru konuşmak her insanın görevidir.           ısım      sıfat        zarf      edat
Doğru cevabı bulmak için çok uğraştı.             isim      sıfat       zarf       edat
Tahtaya bir doğru çiz, dedi.                             isim      sıfat        zarf       edat
Adam eve doğru koşmaya başladı.                  isim      sıfat        zarf       edat
 
19.etkinlik
Canım Kitap
Kitap, bizi avuttuğu üzere (gibi) yükseltir de. Kısa hayatında insanın edindiği tecrübeler ne gibi (kadar) azdır! Oy­saki şiirler ve romanlar, yaratıcılarının türlü iç tecrübeleriyle kaynaşır. Onlarla zenginleşir, onlarla eksik­liklerimizi gideririz. Bir şeyler öğrenmek göre (için) roman veya şiir okuduğunu sanmıyorum. Sanatçı bir şey­ler öğretmek, bazı doğruları göstermek amacıyla yazmıştır ki okuyucu öğrenmek kadar (üzere) okusun! Fikir eseriyle sanat eserinin ayrıldığı nokta işte burada!
Kitabın Tılsımlı Sarayı Yukarıdaki metinde altı çizili edatlar yanlış kullanılmıştır. Yanlış kullanılan edatların yerleri­ne doğru kullanımlarını yazınız.
CEVAP:
 (Cevap metin üzerinde verilmiştir.)
 
Metindeki "ve, ile" kelimelerinin yerine virgül ve noktalı virgül getirilebilir mi? Niçin?
CEVAP:
Getirilebilir; çünkü virgül ve noktalı virgülün cümledeki görevi, “ve, ile” bağlaçlarının bağlama görevini yerine getirmektir.
 
Edatların cümle içerisinde nasıl grup oluşturduğunu yukarıdaki etkinliklerden hareketle açıklayınız.
CEVAP:
Edatlar; genellikle kendilerinden önceki sözcüklerle anlam ilgisi kurarak ve grup oluşturarak sıfat ve zarf görevi üstlenebilmektedir.
Örneğin; “gibi” edatı aşağıdaki cümlelerde iki farklı görevde kullanılmıştır:
“Adam, arı gibi çalışıyor.” cümlesinde “gibi” edatı “arı” ismiyle anlam ilgisi kurarak grup oluşturmuş ve bu edat grubu cümlede “çalış-“ fiilini belirttiği için zarf göreviyle kullanılmıştır.
“Senin baban arı gibi bir adam.” cümlesinde ise  “gibi” edatı yine “arı” ismiyle anlam ilgisi kurarak grup oluşturmuş ve bu kez bu edat grubu cümlede “adam” ismini nitelediği için sıfat göreviyle kullanılmıştır.  
 
Edat gruplarının cümlelerdeki görevleri nelerdir?
CEVAP:
Edat grupları cümlelerde genellikle sıfat, zarf ya da edat görevi üstlenmektedir.
 
 
Ölçme ve Değerlendirme
A. Düşsel anlatımla oluşturulmuş metinler ve edatlarla ilgili aşağıdaki bilgi ve yargıları doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
(Y) Düşsel anlatımla oluşturulan metinlerde abartı yoktur, sosyal yaşam tüm gerçekliğiyle gözler önüne serilir.
(D) Düşsel anlatımda olaylara karışan insanlar ve diğer varlıklar oldukça çeşitlidir. Bunlardan bazı­ları insanüstü ve doğa dışı varlıklardır: cinler, periler, devler, ejderhalar...
(D) Duyduğumuz, okuduğumuz olayların hepsine "yaşanmıştır" diyemeyiz; bir kısmı düşsel âlemin imkânlarıyla tasarlanmış olabilir.
(D) Düşsel anlatımla yazılan destanlarda, fabllarda ve özellikle masallarda zaman, değişik düzenle­melerle hızla geçer.
(D) Masallarda adı geçen Kafdağı, düşsel anlatımın bir mekânıdır. Dış dünyada bir gerçekliği yok­tur. Zümrütten yapılmış, gökyüzüne renk veren, her köşesi ayrı bir yapı taşıyan masal dağıdır.
(D) Masallarda genellikle hayalî bir padişah, Keloğlan, peri kızı, cinler, periler, cüceler, devler, cadı­lar, akıllılar, deliler, haksızlıklar, kötülükler, bu kötülüklere karşı direnen yiğit, bu yiğidi destekle­yen halkın yaşadığı olaylar yer alır ve sonunda haklının üstün geldiği anlatılır.
(Y) Düşsel anlatımdan yalnızca masallarda yararlanılır.
(D) Edatlar cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında eksiklik, daralma ve bozukluk ortaya çıkar.
(D) Edatlar yalın hâlde kullanılabildikleri gibi kendinden önceki kelimelerle grup da oluşturulabilir. Bazı edatlar ise ancak hâl ekleri ile birlikte kullanılabilir.
(D) Edatlar isimlere getirilen ekleri alarak isim gibi kullanılabilir.
(Y) Yazarın amacı, bir düşünce veya tezi savunup bu konudaki haklılığını kanıtlamaktır.
(D) Yazar, bir olayı veya durumu okuyucuya bütün özellikleriyle duyurmak için hayal unsurundan yararlanır.
(D)Masal, fabl, hikâye veya şiirde kurulan hayaller; okuyucunun metni, sanatçının da zihninde uyanan duygu ve düşünceyi algılamasını sağlar.
(D)İnsanlar bazen hayal gücünü kullanarak yaşadıkları dünyanın şartlarını değiştirip rüyalardakine benzer fantastik bir ortam oluşturabilir.
(D) Masallarda olayların geçtiği mekânlar gerçekten mevcut olan yerler değildir. Mekân masala öz­gü düşsel bir ülkedir.
(D) Varlıklar, olağanüstüye gerçeklik duygusu verebilmek için düşsel anlatım dünyasında insanlar gibi yaşatılır.
(Y) Yazar, zaman zaman dünya ve siyaset görüşlerini aktarır.
(D) Yapıyı meydana getiren öğeler arasındaki ilişki değişmez. Değişiklik, iletişime katılan öğelerin farklılığında aranır.
(D) Okuduğumuz roman ve öykülerde, seyrettiğimiz oyun ve filmlerde anlatılan olayların bir kısmı düşsel anlatımla tasarlanmıştır: "fabl" ve "masal"larda ise anlatılan olayların hepsi düşsel anla­tımın örnekleridir.
(D) Düşsel anlatımın ve hayal gücünün imkânları kullanılarak, yaşanan mekân ve zaman aşılarak kısa süreliğine de olsa fantastik bir âleme yolculuk yapılmış olur.
 
B. Aşağıdaki cümlelerde geçen edatların altını çiziniz ve hangi anlamda kullanıldıklarını boş bırakılan yerlere yazınız.  
1.    Bu sıcacık yerde sabaha kadar rahat rahat uyuyabilirdi.                     (miktar)        
2.    Öğrenimini hayırseverlerin yardımıyla sürdürüyor.                            (sayesinde)
3.         Kasabada sadece Rıfat'ın sohbetine doyum olmuyordu.                    (tek, yalnız)
4.         Diğer çocuklara göre daha akıllı ve usluydu.                                      (karşılaştırma)
5.         Bahçede güllere karşı oturmuş, kahve içiyordu.                                 (mekân)
6.         Naci'den hafta sonu vermek üzere biraz borç para aldım.                  (şart, koşul)
7.         Ve yalnızlık, bir bardak çay kadar yalnızlık.                                       (benzerlik)
8.    Kötüler olmasaydı iyilerin değeri bilinir miydi?                                 (soru)
9.    Bir derdi oldu mu beni buluyor.                                                         (zaman)
10.  Dünyada ölümden başka her şey yalan.                                             (karşılaştırma)
11. Kışın buradaki hava çok sert değil.                                                    (olumsuzluk)
12.  İstanbul'a gelince yalnız benim dediklerimi yapacaksın.                   (sadece, tek)
13.  Okula son model arabasıyla geldi.                                                     (araç, vasıta)
14. Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller.                                            (benzetme)
15.  Çocuğu kolundan tuttuğu gibi okula götürdü.                                  (zaman)
16.  Eleştirmenimiz bu kitap için yorum yapmaktan kaçındı.                   (ilgili)
17.  Tahir ancak babasının sözünü dinler.                                                 (sadece, tek)
18.  Tarhana çorbasını kimse annem kadar güzel yapamaz.                      (karşılaştırma)
19.  Kardeşinden haber alıncaya kadar gözüne uyku girmemiş.               (zaman)
20. Beklediğimiz misafir sabaha karşı geldi.                                           (zaman)
21. Seni hiç unutur muyum?                                                                   (soru)
22. Bu sınıfta Ariften sonra en çok Aykut sevilir.                                  (karşılaştırma)
23. Soluduğumuz hava değil, elemdi akşamlan.                                     (olumsuzluk)
24. Elindeki kitabı sabahtan beri bitiremedi.                                           (zaman)
25. Okul ihtiyaçlarını karşılamak üzere kırtasiyeye gitti.                        (amaç)
26. Vakit geç olduğu için bu gece amcamlarda kaldım.                         (sebep)
27. Babasının dediğine göre bu yaz köy kalabalık olacakmış.                (açıklama)
28. Sonsuza dek mutlu olarak yaşadılar.                                                 (miktar)
29. Ona yardım etmeme rağmen yüreğimdeki ağırlık silinmedi.             (karşın)
30. İyi bir öğrenim görmek üzere yurt dışına çıktı.                                 (amaç)
 
C.Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. "Gerçekte yaşanmamış, görmediğimiz, duymadığımız bazı olayları, hayal gücümüzü kul­lanarak tasarlayabiliriz. Geçici bir hayata ve sı­nırlı bir güce sahip olan biz insanlar, sonsuz bir isteme duygusuyla da donatılmışızdır. …….bazen gerçek hayattan çıkıp hayal dünyasına doğru bir yolculuk başlatabiliriz."
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Tartışmacı anlatımla
B)Açıklayıcı anlatımla
C) Düşsel anlatımla
D) Kanıtlayıcı anlatımla
E) Öğretici anlatımla
 
 
2.  "Televizyon reklamları radyo ile yapılanlardan daha etkili oluyor."
"İle" sözcüğü, aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde bu cümledekiyle aynı görev ve an­lamdadır?
A)   Bugün radyo ile televizyonun hayatımızda­ki yeri ve önemi yadsınamaz.
B)Ona göre ahlak, düşündüğü ile yaptığı arasındaki benzerliktir.
C)Sinekli Bakkal ile Tatarcık. Halide Edip’in toplumsal konulu iki romanıdır.
D)O, deyimleri ve tekerlemeleri ile İstanbul Türkçesinin güzelliğini yansıtmıştır.
E) Onu en çok ilgilendiren, gazetenin gülme­ce sayfası ile spor haberleridir.
 
 
3. Düşsel anlatım ile ilgili aşağıdaki bilgiler­den hangisi yanlıştır?
A)Tümüyle düş gücünün ürünü olan, ger­çeklikle ilgisi bulunmayan, sunduğu evreni inandırıcı kılma yolunda bir kaygı taşıma­yan anlatım düşsel anlatımdır.
B) Düşsel anlatımın unsurları düşsel evrende oluşturulur.
C) Hayalin ön planda olduğu ve gerçek dün­yanın mantığı söz konusu olmadığı için düşsel anlatımda her türlü olağanüstülük­ler normal kabul edilir.
D)Düşsel anlatımda hayatın tüm gerçekleri, sosyal problemler ve bunların çözüm yolla­rı sanal olanaklardan da yararlanarak oku­yucuya sunulmaktadır.
E) Düşsel anlatımlarda iyi-kötü, zengin-yoksul, güzel-çirkin gibi karşıtlıklar ön plana çıkarılır.
 
 
4. Bu öyküde, ölülerin canlandığı bir sahne yer almaktadır. Yazar bu sahneyi çıkarsa ve "kah­ramanların vücutlarını öpen sayısız kırmızı ke­lebek" imgesini "vücutları kana bulandı" gibi sıradan bir ifadeyle değiştirseydi belki öykü­nün tadı azalır, fantastik boyutu kaybolurdu. Ama öykü, anlamından ve temasından hiçbir şey yitirmezdi. İyi bir fantastik öykü de böyle olmalı. İçinden hayal gücünü çıkardığınızda kalan metin hâlâ eskisi kadar okunurluğunu koruyorsa, işte o, iyi bir edebiyat yapıtıdır.
Bu parçada, iyi bir fantastik edebiyat yapı­tında bulunması gerekli niteliklerden han­gisine değinilmemiştir?
A)Düşsel öğeler üzerine temellenmesine
B)Klişe sözlerin yeni çağrışımlarla biçimlendirilmesine
C)Anlatımla anlatılan arasında bağıntı bulun­masına
D)Güçlü bir içeriğinin olmasına
E)   Öğretici bir yönünün bulunmasına

 

2. Emredici Anlatım - Fiil (Eylem), Fiilimsi (Eylemsi)
 
İnceleme
1.   Metin
Şeyh Edebali'nin Damadı Osman Gazi'ye Vasiyeti
Ey oğul! Ananı, atanı say!                                Ey oğul! Üç kişiye acı:
Bereket büyüklerle beraberdir.                          Cahil arasındaki âlime,
İnancını kaybedersen,                                       zenginken fakir düşene ve
yeşilken çöllere dönersin.                                  hatırlı iken itibarını kaybedene.
Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma!               Ey oğul! Unutma ki
Gördüğünü görme! Bildiğini bilme!                yüksekte yer tutanlar
Sevildiğin yere sık gidip gelme!                       aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklıysan mücadeleden korkma!
 
2.   Metin                                                                                                     
Dilekler
Gürültü ve karmaşanın ortasından sakince geç; sessizlikte ne büyük bir huzur olduğunu hatırlayarak. Mümkün olduğunca ama teslim olmaksızın herkesle iyi geçin. Doğru bildiğini sesini yükseltmeden ama açık seçik dile getir ve diğerlerine de kulak ver; ne kadar pırıltısız görünse de onların da bir hikâyesi var­dır. Gürültücü ve saldırgan insanlardan uzak dur çünkü onlar özüne sıkıntı verirler. Eğer kendini başkala­rıyla kıyaslayıp durursan ya mutsuz ya kendini beğenmiş olursun çünkü her zaman senden daha iyi ya da daha kötü durumda birileri olacaktır. İlanların kadar gerçekleştirdiklerinden de zevk al. Kariyerine ilgi­ni kaybetme; ne kadar basit olursa olsun, zamanın değişen değerlerine karşı gerçek hazinendir. İşinde temkinli ol; dünya sahtekârlıklarla doludur. Fakat bu temkinliliğin, sahip olduğun meziyetleri kullanmana engel olmasın; çok insan yüksek idealleri için çırpınır. Ve hayat her yerde kahramanlıklarla doludur. Ken­din ol. Özellikle sevmediğin hâlde seviyormuş gibi davranma. Aşka kırılgan da olma çünkü bütün hayal kırıklıklarına rağmen aşk çimenler gibi yeniden doğar hiç beklemezken. Yılların geçişine saygıyla boyun eğ ve asaletle terk et gençliğin heveslerini. Ruhunu güçlendir beklemediğin anda gelen talihsizliklere kar­şı seni koruması için. Ama bu karanlık hayallerle kendini üzme. Pek çok korku, bitkinlik ve yalnızlıktan doğar. Kendine karşı nazik ol. Sen de bu evrenin çocuğusun en az ağaçlar ve yıldızlar kadar, sen fark et­sen de etmesen de evren olması gerektiği gibi hareketine devam ediyor zaten. (...) Çabaların ve emelle­rin ne olursa olsun, hayatın gürültülü karmaşasında barış ve huzuru kalbinden hiç eksik etme. Bütün ba­sitlikleri, yıpratıcılığı ve hayal kırıklıkları ile bile dünya çok güzel, neşeli ol. Mutlu olmak için çırpın.
Max EHRMANN (Maks Ehreman)
Metin İnceleme
1.     Metinlerde sıkça kullanılan kelime ve kelime gruplarını tespit ediniz.
2. Yukarıdaki metinlerde emir, telkin ve öneri ifade eden kelime ve kelime gruplarının altını çiziniz.
      CEVAP:
     Metinlerde söz konusu kelimeler belirginleştirilmiş ve bunların altı çizilmiştir.
3.    Bu tür metinlerin öğretici ve açıklayıcı yönleri de vardır. Aynı metinlerden öğretici ve açıklayıcı yönleri tespit edip sınıfça tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
4. Emredici metinler hangi amaçlarla yazılır ve nerelerde kullanılır? Metinlerden hareketle açıklayınız.
      CEVAP:
EMREDİCİ ANLATIMIN KULLANILDIĞI YERLER:
v Kesinlik ve vazgeçilmezlik bildiren emir ve yasaklamalar için kullanılır: “Sigara içilmez!” “Aslan kafesine elinizi uzatmayınız.” “Seyyar satıcılar giremez!” “Çimenlere basmayın!” “Lüzumsuz ise ışığı söndür!” “Trafik kurallarına uyunuz, trafik ışıklarına ve işaretçilere dikkat ediniz!”
v Doğruluğu kesin gibi görülen deneyimler, öğütler, söze kesinlik katmak için emredici anlatımla sunulur: “Bir başkasının da senin kadar iyi söyleyebileceğini söyleme; senin kadar iyi yazabileceğini yazma!” (Andre GİDE)
“Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma!
Ne varsa doğrudadır; doğruluk şaşar sanma!” (Tevfik FİKRET)
v Diyaloga dayanan anlatılarda sözdeki içtenliği bildirmek için kullanılır:
“-Yarın bize gel.
-Sen de maklubeyi hazırla ama.
-Mutlaka geleceksiniz.
-Sakın şekerpareyi unutma!”
v Bir şeyin nasıl yapılacağını anlatmada, tarif etmede kullanılır. Yemek tarifleri, reçeteler... bu tarzdadır: ”Buradan sağa döneceksin, yüz metre yürüyeceksin, çınar ağacını gördüğünde dur, aradığın ev, çınarın solundadır.” “Önce 1 kg unu ortası çukur biçimde kaba dök. Yumurtayı kır, şekeri at, mayayı koy. Bunları hamura katmadan önce unun ortasındaki çukurda elinle karıştır. Ama eldiven giymeyi de unutma. Daha sonra bunları yavaş yavaş hamura kat, iyice yoğur.”
v Bir işin nasıl yapılacağını anlatan, talimat veren yazılarda kullanılır: “Zincirsiz yola çıkmayınız. Tekerleklerin havasını kontrol ediniz. Vitesi boşa alınız. Kontağı çevirdikten sonra, arabanın ısınması için birkaç saniye bekleyiniz. Silecekleri kontrol ediniz. Daha sonra yola çıkabilirsiniz.”
v Özellikle emir kipi 3. kişisiyle kurulan cümlelerde dilek, umut, yalvarma anlamlarında da kullanılır:
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehid oğlusun, incitme yazıktır atanı.
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı” (Mehmet Akif ERSOY)
5. Metinlerde en çok hangi fiil kipi kullanılmıştır? Bunların ifadeye kattığı anlam nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Metinlerde en çok emir kipi kullanılmıştır. Bu kipin ifadeye kattığı anlam; istenilen işin yapılmasının emredilmesi, telkin edilmesi veya önerilmesidir.
 
1.etkinlik
Şiirdeki koyu yazılmış sözcüklerin köklerini yazınız.
Bu kelimelerdeki ekleri isim, sıfat, zarf oluşlarına göre sınıflandırınız.
CEVAP:
KELİME
KÖKÜ
EK 1
EK 2
EK 3
Emdiğim
Em- (fiil)
-dik (sıfat-fiil eki)
-m (iyelik eki)
 
Dövüşürken
Döv- (fiil)
-üş (FF yapım eki)
-r (geniş zaman eki)
-ken (zarf-fiil eki)
Okumaya
Oku- (fiil)
-ma (isim-fiil eki)
-a (yönelme hal eki)
 
Kederlendiğim
Keder (isim)
-len (İF yapım eki)
-dik (sıfat-fiil eki)
-m (iyelik eki)
Açıp
Aç- (fiil)
-ıp (zarf-fiil eki)
 
 
Esen
Es- (fiil)
-en (sıfat-fiil eki)
 
 
Ağladığım
Ağla- (fiil)
-dık (sıfat-fiil eki)
-m (iyelik eki)
 
Güldüğüm
Gül- (fiil)
-dük (sıfat-fiil eki)
-m (iyelik eki)
 
Öpüp
Öp- (fiil)
-üp (zarf-fiil eki)
 
 
Koyduğum
Koy- (fiil)
-duk (sıfat-fiil eki)
-m (iyelik eki)
 
 
Bu kelimeler bir iş, oluş, hareket bildiriyor mu? Bunlar kip ve şahıs eki almışlar mıdır? Be­lirtiniz.
CEVAP:
Hayır; bu kelimeler bir iş, oluş, hareket bildirmemiş, kip ve şahıs eki de almamıştır.
 
Bu kelimeler cümlede yüklem olarak kullanılmışlar mıdır? Açıklayınız.
CEVAP:
Hayır; bu kelimelercümlede yüklem olarak kullanılmamıştır. Çünkü yargı bildirmemektedir.
 
Bu kelimeler bulundukları cümlede nasıl bir görev almıştır? Sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:
Bu kelimeler bulundukları cümlede isim, sıfat ya da zarf olarak görev almıştır.
 
İnceleme bölümünde 1. ve 2. metindeki fiilimsileri bulunuz. Bulduğunuz fiilimsileri gruplandırınız.
CEVAP:
 
İSİM-FİİL
SIFAT-FİİL
ZARF-FİİL
1.METİN
 
Gördüğünü
Bildiğini
Sevildiğin
Düşene
Kaybedene
Tutanlar
 
Gidip
 
2.METİN
Kullanmana
Geçişine
Olması
Olmak
 
Bildiğini
Gerçekleştirdiklerinden
Değişen
Sahip olduğun
Sevmediğin
Beklemediğin
Gelen
Gerektiği
 
Hatırlayarak
Olduğunca
Olmaksızın
Yükseltmeden
Kıyaslayıp
Beklemezken
 
 
2.etkinlik
Yukarıdaki tabloda fiilimsilere getirilen ekler verilmiştir. Siz de Halide Edip ADIVAR'dan alınan metindeki fiilimsileri ve bunların hangi ekleri aldığını tespit ediniz.
CEVAP:
FİİLİMSİLER
İSİM-FİİL EKLERİ
SIFAT-FİİL EKLERİ
ZARF-FİL EKLERİ
Ağlayarak
 
 
-arak
Sallayarak
 
 
-arak
İnince
 
 
-ince
Geldiği
 
-dik
 
Yakaladığı
 
-dık
 
Sıkılmış
 
-mış
 
Atlayan
 
-an
 
Davranışla
-ış
 
 
Çevirmek
-mek
 
 
Okşamak
-mak
 
 
Yatıştırmak
-mak
 
 
 
3.etkinlik
Verilen bilgilere göre aşağıdaki eşleştirmeleri bulunuz.
CEVAP:
Polisleri görüncetabanları yağladı.
Biz bu projeyegönül verdik.
Bu iş, âdetadeveye hendek atlatmaktır.
Zavallı adamcanından oldu.
Okulun açılmasınaönayak oldu.
Senin yaptığın iş,iğneyle kuyu kazmaktır.
İşten çıkarılıncatası tarağı topladı.
Yeni elbisesi gözlerimi kamaştırdı.
 
Boşlukları uygun fiillerle doldurunuz.
CEVAP:
 
rica   + etmek
İsim   + yardımcı fiil
memnun +olmak
İsim   + yardımcı fiil
 
4.etkinlik
Öğrendiğiniz bilgiler ışığında aşağıdaki tabloya örnek fiiller yazınız.
CEVAP:
Basit fiil
Türemiş fiil
Birleşik fiil
İsim + yardımcı fiil
Fiil + fiil
Anlamca kaynaşmış fiil
Gör-
Al-
Ver-
Sev-
Oku-
Git-
Çık-
Çalış-
At-
Sars-
An-
Yürü-
Unut-
Yalvar-
Boya-
Görüş-
Aldır-
Veril-
Sevin-
Okut-
Götür-
Çıkar-
Çalıştır-
Cevapla-
Kana-
Morar-
Sulan-
Beklet-
Uğraştır-
Selamlaş-
Teşekkür et-
Arz et-
Rezil et-
Ziyaret et-
Şükret-
Hisset-
Reddet-
Memnun ol-
Mutlu ol-
Hasta ol-
Deli ol-
Kaybol-
Hallol-
Kaydol-
Yazabil-
Okuyabil-
Gidebil-
Seveme-
Yazama-
Geliver-
Yapıver-
Bekleyiver-
Bakakal-
Süregel-
Bekleyedur-
Düşeyaz-
Öleyaz-
Kırılayaz-
Telgraf çek-
Kıl kap-
Gözleri dol-
Küplere bin-
Etekleri zil çal-
Dalga geç-
Gözüne gir-
Ele avuca sığma-
İkramda bulun-
İçi dışına çık-
Canı yan-
Akıl ver-
Kulak misafiri ol-
Dil dök-
Tepesi at-

 
    5.etkinlik
İki gruba ayrılınız. Yukarıdaki altı çizili sözcükleri dikkate alarak ek fiilin kullanılış nedenle­rini öğrenmeye çalışınız.
CEVAP:
Ekfiil iki nedenle kullanılır:
1.      İsim soylu sözcüklere gelerek onları yargıya dönüştürmek, genellikle yüklem olarak kullandırmak
2.      Basit zamanlı fiillere gelerek onları bileşik zamanlı fiile dönüştürmek
Altı çizili sözcükler isim mi yoksa fiil midir?
CEVAP:
Bestesidir: isim
Sesidir: isim
Devdi:  isim
Alevdi:  isim
Yerdeyse:  isim
Akıllıymış: isim
Okuyordum: fiil
Çalışabilirmişim: fiil
 
Sözcüklerin hangi zamanda kullanıldığını belirtiniz.
CEVAP:
Bestesidir: geniş zaman
Sesidir: geniş zaman
Devdi:  görülen geçmiş zaman
Alevdi:  görülen geçmiş zaman
Yerdeyse:  şart kipi
Akıllıymış: öğrenilen geçmiş zaman
Okuyordum: şimdiki zamanın hikâyesi
Çalışabilirmişim: geniş zamanın rivayeti
 
Sözcükler arasında birden fazla kip eki alan var mıdır? Varsa bu sözcüklerin isim mi yok­sa fiil mi olduklarını söyleyiniz.
CEVAP:
Okuyordum: fiil
Çalışabilirmişim: fiil
 
İnceleme bölümündeki metinlerden ek fiilin kullanımına örnekler bularak bunları gruplandırınız.
CEVAP:
 
İsim soylu sözcüklere gelenler
Fiillere gelenler
ŞEYH EDEBALİ’NİN DAMADI OSMAN GAZİ’YE VASİYETİ
Yeşilken
Zenginken
Hatırlı iken
Haklıysan
Değildir
Kaybedersen
 
DİLEKLER
Vardır
Hazinendir
Doludur
Çocuğusun
 
Durursan
Seviyormuş
Beklemezken
 
YURDUM
İçindir
İçin(dir)
Gibisin
Dövüşürken
 
H.EDİP ADIVAR’IN METNİ
Yok
 
Koşuyordu
Ağlıyordu
Çalışıyordu
İkna olmuyordu
Etkilenmiş mi idi
Yalvarıyordu
Varırsan
 
 
Anlama ve Yorumlama
 
7.etkinlik
Sınıfınızla ilgili:
vBir kanun cümlesi,
vBir yönetmelik cümlesi,
vSınıfınızdaki araç-gereçleri kullanma kılavuzu.
vSınıfınızdaki fiziksel trafiği ve diyalog trafiğini sağlayacak bir cümle.
vSınıfınızla ilgili bir reklam cümlesi hazırlayın.
Cümleleri oluştururken fiilleri yerinde ve doğru kullanmaya dikkat ediniz.
CEVAP:
vKanun cümlesi: “Sınıfımızın yeri 2.kattadır, değiştirilemez.”
vYönetmelik cümlesi: “Sınıf nöbetçileri her sabah sınıfı havalandırır ve sınıfın temizliği hususunda sınıf başkanına yardımcı olurlar.”
vAraç-gereçleri kullanma kılavuzu: “Tebeşirler sayılı olarak verilmektedir. Tebeşirleri öğretmen masasının çekmecesinde saklayınız. Derslerde oradan alıp kullanınız. Ders dışında gerekmedikçe kullanmayınız.”
vFiziksel trafiği ve diyalog trafiğini sağlayacak bir cümle: “Ziller dersin başladığını veya sona erdiğini gösterir. Zil çalmadan yerinizden kalkmayınız ve öğretmenden önce kapıya doğru hareket etmeyiniz.”
vReklam cümlesi: “Okulun en çalışkan ve saygılı öğrencileri işte bu sınıfta. Tüm yarışmaların liste başı, yazılıların muzaffer erleri… Sınıfımızla tanışmak için acele ediniz.”
Ölçme ve Değerlendirme
A.   Aşağıda boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle tamamlayınız.
Emredici, sözlü ve yazılı anlatımda bir davranışı gerçekleştirmeye telkin ve tavsiye vardır.
vEmredici anlatım türlerinde telkin, tavsiye, emir ifade eden kelime ve kelime grup­ları çok kullanılır.
Emredici metinlerin öğretici ve açıklayıcı yönleri bulunur.
Emredici metinlerde okuyucuyu iş yapmaya ve hazır olda bulunmaya zorlayan bir anla­tım vardır.
Emredici metni okuyan kendisine söyleneni yerine getirmek-uygulamak durumundadır.
Kökü fiil olduğu hâlde yapım eki alarak cümlede isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılan fillere fiilimsi (eylemsi) denir.
Türkçede kipler; haber kipleri ve dilek kipleri diye ikiye ayrılır.
Çatı bakımından fiiller öznesine ve nesnesine göre incelenir.
Nesne alabilen fiile geçişli fiil; nesne alamayan fiile geçişsiz fiil denir.
vÖznesi olan fiile etken fiil, öznesi olmayan fiile edilgen fiil denir.
vÇoğul öznesi olan fiile işteş fiil denir.
Nesne almayıp yaptığı işten yine kendisi etkilenen fiile dönüşlü fiil denir.
 
B. Aşağıdaki tabloyu doldurunuz.
Bildiğiniz Emredici Metin Örneklerini Yazınız
ANAYASA
TÜZÜK
YÖNETMELİK
NASİHAT
KULLANMA KILAVUZU
YEMEK TARİFİ
 
C.Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
 

1.   Aşağıdakilerden hangisi "emredici bir anla­tım" özelliği taşır?
A) Terapi        B) Nasihat C) Varsayım
            D) Tahmin           E) Eleştiri
 
2.   Aşağıdaki fiil kiplerinden hangisinin "yaptı­rım gücü" en fazladır?
A)Geniş zaman     B) Şimdiki zaman
C) Şart kipi            D) Emir kipi
E) İstek kipi
 
3.   Emredici metinlerde aşağıdakilerden han­gisi çok kullanılır?
A) Deklarasyon     B) Bildiri
C) Açıklama          D) Telkin
E) Yönerge
 
4.   Aşağıdakilerden hangisi emredici metnin bir yönü değildir?
A)   Öğreticilik
B)Tamamlayıcılık
C)Eleştirme
D)Anlatma
E) Eksikleri giderme
 
5.   Aşağıdakilerden hangisi emredici metin türüne girmez?
A)   Kanunlar
B)Yönetmelikler
C)Kullanma kılavuzları
D)Trafik kuralları
E) Sanat yazıları
 
6.   Aşağıdaki cümlelerden hangisinde kurallı birleşik eylem, sıfat-fiil görevinde kullanılmıştır?
A)   Bir gün sana kuşların neden göç ettiğini anlatırım.
B)Akşamları çocuklarına biraz vakit ayırsan.
C)    Hani nerde bel bağladığım dostlar?
D)Karlı tepeleriyle aşılamaz bir set gibi duru­yor şimdi karşımda dağlar.
E) Dünyanın kendine yetişir dertleri, sen ken­di başının çaresine bak.
 
7.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birleşik bir fiil vardır?
A)Bütün satranç oyunlarının galibi sendin.
B)Keşifler çağındayız şimdi, atlar denize sü­rülmüyor.
C)Nedir canlının hakikati, eşyanın hakikati?
D)Bu keşifler çağında fethedilsin her gezegen.
E) Yandıkça parıldayan bir elmas gibisin.
 
8.   Aşağıdaki cümlelerden hangisinde kurallı birleşik fiil yoktur?
A)Her sabah ona yardım ederim.
B)Benim için de bir manzara yapıver.
C)Sen burada bekleyedur, biz gelinceye kadar.
D)Gelemem, yol çok bozuk.
E) Adam birden düşüvermez mi!
 
9.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birleşik fiil kullanılmıştır?
A)Bugün hava neden bu kadar boğucu?
B) Kendisini nasıl bu kadar üstün görebilir?
C) Niçin öğrencilerini arayıp sormuyor?
D)Nasıl bir kitap alacağını biliyor mu?
E) Sen dün hangi öğrenciyi arıyordun?
 
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemin yapısı farklıdır?
A)Bu zavallı dilenci karda kışta hep bu köşe­de durur.
B) Bu hiçbir zaman buradan kaldırılamaz.
C) İstediğim bu olduğu için buraya geldim.
D)Bu benim biricik şiirimdir, bilmelisiniz.
E) Hep bildiğiniz yollardan mı gelirsiniz?
 
11. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde birleşik fiil vardır?
A)Küser, ağlar, sonra dost olurdum her şeye.
B)Kimi şiirlerimi ay ışığında yazdım.
C)Biri geldi, biri gitti masalsı duyguların.
D)Hiçbir acı bu kadar hırpalamaz insanı.
E) Sıcak bir günün defterini duruyor kar.

2. Gelecekten Söz Eden Anlatım-Bağlaç
Metin İnceleme
1.   Gelecekten söz eden anlatımla oluşturulmuş metinlerin ortak özelliklerini bulunuz.
CEVAP: 
Gelecekten söz eden metinlerin ortak özellikleri:
·    Gelecekten söz eden metinler varsayım ile oluşmuştur.
·    Gelecekten söz eder.
·    Verilerden yola çıkılarak geleceğe ait tahmin yapılabilir.
·    Olandan çok olması istenilen anlatılır.
·    Gerçekleşmesi mümkün olmayan tasarı ve düşünceler (ütopya) anlatılır.
·    Genellikle gelecek zaman ifadesi kullanılır.
   
2.   Bu üç metni gelecekten beklenenlerin gerçekleşip gerçekleşmemesine göre karşılaştırınız. So­nuçları belirtiniz.
       CEVAP:
1.metinde gelecekten beklenenler gerçekleşmiş, 2.ve 3.metinde ise gerçekleşmemiştir.
 
3.   İlk metinde çocuğun gelecekle ilgili hayali nedir?
CEVAP:
Günün birinde bir at çiftliğine sahip olmak.
 
4.   Öğretmen, çocuğun hayalleriyle ilgili yazmış olduğu yazıyı neden beğenmiyor? Çocuk niçin öğ­retmeninin beğenmediği bu ödevi hiç değiştirmeden geri veriyor?
       CEVAP:
Öğretmen, çocuğun hayalleriyle ilgili yazmış olduğu yazıyı, o hayalleri gerçekçi bulmadığı için beğenmiyor. Çocuk, öğretmeninin beğenmediği bu ödevi, hayallerini gerçekleştirme hususunda inatçı ve azimli olduğu için hiç değiştirmeden geri veriyor.
 
5.   Çocuğun hayalini gerçekleştirmekte inatçı olmasını doğru buluyor musunuz? Anlatınız.
6.   Çocuk bir at çiftliğine sahip olmak yerine bir uzay gemisinin kaptanı olmayı hayal etseydi sizce metnin devamında olaylar nasıl gelişirdi? Sözlü olarak ifade ediniz.
7.   "Hayal hırsızlığı" sözünden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.
8.   Gelecekten söz eden anlatım gelecekle ilgili varsayımlarımızı ihtiva eder. Genellikle ihtimal bildi­ren kelime veya kelime grupları ile gelecek zaman kipiyle çekimlenmiş fiiller kullanılır. Metinlerdeki bu unsurları bulunuz ve bunların işlevlerini belirtiniz.
CEVAP:
Öncelikle başladığım işi bitireceğim. İki sene evvel iyi bir avukat olmak için girdiğim hukuk fakültesini bitirip bir büro açmak istiyorum. Bir de işlerden arta kalan zamanda yıllardır biriktirdiğim notların kitaplaştırılması lazım. Tabii ki kitap çıktıktan sonra kitapevlerinde yapılacak imza günleri epey vaktimi alacak gibi. Olsun, okuyucularımla yapacağım sohbetler bana ayrı bir haz verecektir.
 
9.   Yukarıdaki şiirde şair, gelecekle ilgili olarak nasıl bir dünya düşünüyor? Açıklayınız.
       CEVAP:
Hırsın, kinin kapısının kapandığı, yüzlerde çocuksu gülümsemenin olduğu, gözlerde sevginin ışığının yandığı, yaşlıların korkusuz, çocuklar mutlu olduğu, gençliğin sevinç yaşatmak için birbiriyle yarıştığı, her renk yüreğin hep aynı anlayışla çarptığı, bayrakların hep aynı rüzgârla okşandığı, yeryüzünde sürekli bir olimpiyat şenliğinin yaşandığı, her şeyin iyilik, güzellik, dostluk üstüne olduğu, aklın aydınlığında ve duygunun selinde yıkanmış, ülküsü kardeşlik olan, günlük güneşlik bir dünya düşünüyor.
 
10. Metinlerdeki bakış açılarını belirleyiniz. Bunları defterinize yazınız.
11. "Her Şey Gelecek" adlı metinde yazar gelecekle ilgili planlarını nasıl anlatıyor? Belirtiniz.
12.    Yukarıdaki metinde bazı kelimeler belirginleştirilmiştir. Bu kelimeler tek başına bir anlam ifade eder mi? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
     CEVAP:
Belirginleştirilmiş kelimeler tek başına bir anlam ifade etmez. Çünkü bunlar edattır.
 
13.    Altı çizili kelimeler, kullanıldıkları cümlelerde nasıl bir görev ve anlam kazanmıştır? Açıklayınız.
     CEVAP:
Altı çizili kelimeler bağlaçtır ve kullanıldıkları cümlelerde eş görevli kelimeleri, söz gruplarını ve birbiriyle anlamca ilgili cümleleri bağlarlar.
 
14.    Altı çizili kelimeler cümleden çıkarıldığında, cümlenin anlamında bir değişiklik veya daralma olup olmadığını tartışınız. Sonuçlan defterinize yazınız.
CEVAP:
Altı çizili kelimeler cümleden çıkarıldığında, cümlenin anlamında bir değişiklik olmamakta, ancak daralma olmaktadır.
 
15.    Belirginleştirilmişkelimelerle altı çizili kelimelerin en önemli farkı nedir? Açıklayınız.
     CEVAP:
Belirginleştirilmiş kelimeler edat, altı çizili kelimeler ise bağlaçtır. Edatlar, genellikle kendisinden önceki kelimelerle anlam ilgisi kurup cümlede görevli (edat, sıfat ve zarf) olarak kullanılır. Bağlaçlar ise cümlede yapı bakımından bir görev üstlenmez, ancak cümleye farklı anlamlar katar.
 
16.    Metinlerde zaman bildiren sözleri ve çekimli fiilleri tespit ediniz. Bunların hangi anlamda ve ni­çin kullanıldıklarını açıklayınız.
17.    Düşsel anlatımla gelecekten söz eden anlatımı karşılaştırınız. Benzer ve farklı yönlerini sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:
“Düşsel anlatım” ile “Gelecekten söz eden anlatım” arasındaki benzerlik ve farklılıklar:
·      Gelecekten söz eden anlatımda ve düşsel anlatımda kişinin kendi hayal dünyasındakiler dile getirilir ve buna göre bir anlatım yolu seçilir.
·      Düşsel anlatımda gerçeklikle ilgisi olmayan tamamen çağrışımlara dayalı olaylar, kişiler, varlıklar, zamanlar anlatılır ve bu yapı unsuruyla konu ve tema oluşturulur.
·      Gelecekten söz eden anlatımda ise gerçeklerden yola çıkılarak tahmine dayalı bir anlatım yolu benimsenir.
·      Gelecekten söz eden anlatım gerçeğe daha yakındır.
 
 
18.    İlk üç metindeki bağlaçları bularak bunların kullanılma nedenlerini açıklayınız.
CEVAP:
METİNLER
BAĞLAÇLAR
Hiç Hayallerinizden Sıfır Aldınız mı?
ve, hatta, de, da, ki
Bir Dünya Düşünürüm
da, ve, ki
Her Şey Gelecek
da, -le(ile), de, ama, ki
 
 
Anlama ve Yorumlama
 
3.etkinlik
Düşsel ve gelecekten söz eden anlatımla yazılmış yazıların benzer ve farklı yönlerini aşağı­daki tabloya yazınız.
CEVAP:
Benzer yönleri
Farklı yönleri
Her iki anlatım türünde de kişinin kendi hayal dünyasındakiler dile getirilir ve buna göre bir anlatım yolu seçilir.
 
 
 
·      Düşsel anlatımda gerçeklikle ilgisi olmayan tamamen çağrışımlara dayalı olaylar, kişiler, varlıklar, zamanlar anlatılır ve bu yapı unsuruyla konu ve tema oluşturulur.
·      Gelecekten söz eden anlatımda ise gerçeklerden yola çıkılarak tahmine dayalı bir anlatım yolu benimsenir.
·      Gelecekten söz eden anlatım gerçeğe daha yakındır.
 
4.etkinlik
Benim dinim ne ümittir ne korku;
Allah'ıma sevdiğimden taparım.
Ne cennet ne cehennemden bir korku
Almaksızın vazifemi yaparım.
Ziya GÖKALP
Yukarıdaki dörtlükte bulunan “ne...ne”leri inceleyerek aşağıdaki soruları cevaplayınız.
Birinci dizede hangi öğeleri bağlamıştır?
CEVAP:
Yüklemleri bağlamıştır.
 
Üçüncü dizede hangi öğeleri bağlamıştır?
CEVAP:
(Yan cümleciğe ait) Dolaylı Tümleçleri bağlamıştır.
 
İlk iki dizenin yüklemini bulunuz. Yüklemler olumlu mudur? Niçin?
CEVAP:
1.dizenin 2 yüklemi vardır: “ümittir” ve “korku(dur)”
Her iki yüklem de “ne…ne” bağlacından dolayı şekil bakımından olumlu göründüğü halde anlamca olumsuzdur. 
2.dizenin yüklemi ise “taparım” sözcüğüdür. Bu sözcük anlamca olumludur. 
 
Bu bağlaçları "de" bağlacıyla değiştiriniz. Aynı anlamı sağlıyor mu? Belirtiniz.
CEVAP:
Hayır, aynı anlamı sağlamıyor. Çünkü her iki bağlacın da anlam değeri farklıdır.
 
"ne...ne" bağlacı cümleden çıkarıldığında anlamda bir daralma olup olmadığını söyleyiniz.
CEVAP:
"ne...ne" bağlacı cümleden çıkarıldığında anlamda daralma değil, değişme olmaktadır.
 
"ne...ne" bağlacı hangi kelimelerle ve nasıl grup oluşturmuştur? Açıklayınız.
CEVAP:
"ne...ne" bağlacı, 1.dizede “ümit” ve “korku” isimleriyle; 3.dizede ise “cennet” ve “cehennem” isimleriyle grup oluşturmuştur.
 
5.etkinlik
"Ve" bağlacı; aynı görevdeki öğeleri, kelimeleri ve cümleleri birbirine bağlama göreviyle kullanılır.
Aşağıdaki cümlelerde "ve" bağlacının hangi unsurları birbirine bağladığını yukarıdaki kutu­cuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:
Kitaplarını ve defterlerini çantasına yerleştirdi.              (Nesneleri bağlamış)
          Annesi ve babası onu ziyaret edecekmiş.                                    (Özneleri bağlamış)
Sınavlara evde ve okulda düzenli olarak hazırlandı.            (Dolaylı tümleçleri bağlamış)
Kuğulu Park'a gidecek ve bu sevimli kuşlara yem atacaktı.     (Cümleleri bağlamış)
Burası bir zamanlar geniş ve güzel bir ovaydı.                           (Sıfatları bağlamış)
 
"ve" bağlacının yerine virgül veya noktalı virgül kullanılabilir mi? Açıklayınız.
CEVAP:
Evet, kullanılabilir. Çünkü virgül ve noktalı virgülün de görevi eş görevli sözcük ya da cümleleri sıralamak ve bağlamaktır.
 
6.etkinlik
Aynı görevdeki kelimeleri, söz gruplarını ve cümleleri birbirine bağlayan "de/da" bağlacının cümleye kattığı anlamlan yukarıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:
Toplantıda başkan yardımcısı da konuştu.                  (benzerlik, karşılaştırma)
Önüme kırmızı halılar serseler de gitmem oraya.         (dahi, bile)
Bu kitabı oku da bana anlat lütfen.                              (zaman)
Okulunu bitirecekmiş de öğretmen olacakmış.            (küçümseme)
Dün bizi saatlerce beklettin de gelmedin.                    (yakınma)
Çalıştı da üniversiteyi kazandı.                                    (neden)
Çok çalıştı da kazanamadı.                                          (ama, fakat)
Kütüphaneye de gidilebilir dershaneye de.                 (tercih)
Annesi de babası da onun buraya gelmesini istiyordu. (hemhem)
Sözü uzattı da uzattı.                                                  (pekiştirme)
 
7.etkinlik
Cümlede "ile" sözcüğünün yerine "ve" bağlacı getirilebiliyorsa bu kelime bağlaçtır.
Aşağıdaki cümlelerin sonundaki boşluklara "ile" sözcüğünün edat mı bağlaç mı olduğunu yazınız.
CEVAP:
vSilgisiyle kalemini yanına almadan sınava gelmiş. (BAĞLAÇ)
vSabahleyin kuş sesleriyle uyanıyoruz.                 (EDAT)
 
"İle" sözcüğünün edat ve bağlaç görevinde kullanıldığı ayrı ayrı cümleler oluşturunuz.
CEVAP:
Edat            : Otobüsle kamyonun hız sınırı bu yolda aynıdır.
Bağlaç        : Otobüsle yaptığımız yolculuk çok rahattı.
 
8.etkinlik
Olumlu yüklemlerle birlikte kullanılan ve cümleye genellikle olumsuzluk anlamı kazandı­ran "ne...ne" bağlacının aşağıdaki cümlelere kattığı anlamları kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:
vHava ne soğuk ne sıcak.                                    (ortalama)
vNe hasta bekler sabahı ne taze ölüyü mezar.     (olumsuzluk)
 
9.etkinlik
Genellikle çekimli eylemlerden sonra kullanılan "ki" bağlacının cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:                                     
vBu köydeki insanlar iddia ederler ki bu su şifalıdır.     (açıklama)
vGeldim, gördüm ki ortalıkta kimsecikler yok.              (şaşma)
vBu çocuklara da zaten güvenilmez ki!                          (yakınma)
vAcaba çocuğa bir kötülük yaparlar mı ki?                     (endişe)
vBela ki ne bela!                                                             (pekiştirme)
 
10.etkinlik
Cümlede "yalnız ue ancak" sözcüklerinin yerine "sadece" edatı getirilebUiyorsa bu kelimeler edattır. Aynı sözcüklerin yerine "fakat" bağlacı getirilebUiyorsa bu kelimeler bağlaçtır.
Buna göre;
Aşağıdaki cümlelerin sonundaki boşluklara "yalnız ve ancak" sözcüklerinin edat mı bağlaç mı olduğunu yazınız. Ve bunların cümleye kattığı anlam farkını belirtiniz.
CEVAP:
vDediklerini alırım; yalnız önce şu işi hâlledelim. (BAĞLAÇ) “fakat” anlamında
vBu konuyu ona yalnız sen söyleyebilirsin, dediler. (EDAT) “sadece” anlamında
vBizimle gelebilirsin; ancak hiç konuşmayacaksın. (BAĞLAÇ) “fakat” anlamında
vBu konuyla ilgili olarak size ancak on dakika ayırabilir. (EDAT) “sadece” anlamında
 
"Yalnız" sözcüğünün edat, bağlaç, zarf ve sıfat görevinde kullanıldığı ayrı ayrı cümleler oluşturunuz. Bu sözcüğün cümlelere kattığı anlam farklarını belirtiniz.
CEVAP:
Edat: Buralarda yalnız onun sözü geçerlidir. (“sadece” anlamında)
Bağlaç: Sen de konuşabilirsin; yalnız hakaret etmek yok. (“fakat” anlamında)
Zarf: Tartışmada yalnız kalmaktan çok korkarım. (fiilimsiyi belirtmiş)
Sıfat: Sonunda ona da “Yalnız Adam” lakabını taktılar. (ismi nitelemiş)
 
12.etkinlik
"Ama, fakat, yalnız, ancak, lakin, ne var ki, ne yazık ki" cümlede aynı anlama gelen bağlaçlar­dır. Bu bağlaçlar. "Çok çalışıyor ama başaramıyor." örneğinde olduğu gibi genellikle aralarında an­lamca karşıtlık bulunan iki ayrı ifadeyi ya da iki ayrı cümleyi birbirine bağlar.
"Ama" bağlacının cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez için­deki boşluklara yazınız.
CEVAP:                                                             
vArkadaşının kalbini kırdı ama çok üzüldü.       (sebep)
vÇıkabilirsin ama önce ödevini bitir.                  (koşul, şart)
vGüzel ama güzel bir tatil geçirdik.                    (pekiştirme)
vBak kızarım ama!                                              (tehdit)
 
13.etkinlik
"Yalnız duyan yaşar." sözü derler ki doğrudur.
"Yalnız duyan çeker." derim, en doğru söz budur.
"Yalnız" sözcüğü cümlede niçin kullanılmıştır?
CEVAP:
Edat göreviyle kullanılmıştır.
 
Açıklayınız. "Yalnız"ın yerine "sadece" edatını getirebilir miyiz? Belirtiniz.
CEVAP:
Evet, getirebiliriz.
 
Bu tür kelimeler, metinden çıkarıldığında anlamın bozulup bozulmadığını tartışınız. Sonuç­lan defterinize yazınız.
CEVAP:
Bu tür kelimeler, metinden çıkarıldığında anlam genellikle değişmekte veya bozulmaktadır.
 
14.etkinlik
Herhangi bir yapım eki almamış, kök hâlindeki bağlaçlar "basit": yapım eki alarak oluşturulmuş bağlaçlar "türemiş"; birden fazla sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşturulmuş bağlaçlar ise "birleşik" bağlaçtır.
Buna göre aşağıdaki bağlaçları gruplarına ayırarak bu bağlaçları ilgili yerlere yazınız.
CEVAP:
Basit Bağlaçlar: ve, de, ki, bile, hatta, ile, nitekim, lakin, ise, ancak, fakat.
Türemiş Bağlaçlar: üstelik, yalnız.
Birleşik Bağlaçlar: veya, ya da, çünkü, yoksa, oysa(ki), hâlbuki, madem(ki), ne var ki, ne yazık ki.
 
15.etkinlik
"Yalnız" sözcüğü aşağıdaki cümlelerde farklı görev ve anlamlarda kullanılmıştır. Bu cümlele­rin yanındaki kutucuklardan "yalnız" sözcüğünün görevini işaretleyiniz.
CEVAP:
vGökyüzünde yalnız gezen yıldızlar,                    edat       isim       sıfat       zarf     bağlac
vYeryüzünde sizin kadar yalnızım.                       edat       isim       sıfat       zarf     bağlac
vYalnız Efe'yi seyrettiniz mi?                                edat       isim        sıfat       zarf     bağlac
vYalnız seni sevdim ben, dedi.                             edat       isim       sıfat       zarf     bağlac
vGiderim; yalnız beni hiç aramayın.                      edat      isim       sıfat        zarf     bağlac
 
Bunların cümlelere kattığı anlam farklılıklarını tartışınız. Sonuçlan sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:
1.cümlede, “gezen” fiilimsisini durum yönüyle belirtmiş bir zarftır. 2.cümlede ekeylem almış bir niteleme sıfatıdır. 3.cümlede “Efe” isminin niteleme sıfatıdır. 4.cümlede “sadece/tek/bir” anlamında bir edattır. 5.cümlede ise “fakat” anlamında bir bağlaçtır; bu cümleye “yalnız” sözcüğü, “koşul/şart” anlamı katmıştır.
 
 
Ölçme ve Değerlendirme
 
B.   Gelecekten söz eden anlatım ile ilgili aşağıdaki bilgileri doğru yanlış (DY) olarak değerlen­diriniz.
(D) Gelecekten söz eden anlatım, hayatın sürekli bir değişim içerisinde olduğunu savunan ve ede­biyata hız ve dinamizm kazandırmak isteyen bir anlatım çeşididir.
(D) Gelecekten söz eden anlatıma bağlı gelişen edebiyat anlayışında geleneğin kalıplarından kur­tulmak hedeflenmiştir.
(D) Gelecekten söz eden anlatıma bağlı gelişen edebiyatın bir hedefi de yeni biçim ve içerikle mo­dern çağa dönük eserler vermektir.
(D) Bu anlatımı eserlerinde kullanan sanatçılara göre duygudan arındırılan ve süslü söyleyişlerden, klasik düşünce ve kalıplarından sıyrılmış bir sanat eserinde, modern hayatın imajlarıyla dolu an­latımlar yer alacaktır.
(Y) Gelecekten söz eden anlatımla oluşturulmuş eserlerde yalnızca uzay. uzay mekikleri ve savaş­lar anlatılır.
(Y) Anlam yönüyle birbirleriyle ilgili cümleleri ve aynı görevdeki kelimeleri birbirine bağlamaya ya­rayan kelimeler edattır.
(D) Bağlaçlar cümleden çıkarıldıklarında cümlenin anlam ve anlatımında -genellikle- bozulma ve eksilme olmaz.
(D)Bazı bağlaçlar kaldırılıp yerlerine virgül veya noktalı virgül kullanılabilir.
(Y) Yalnız başına anlamı olmadığı hâlde, cümle içerisinde kelimeler arasında çeşitli anlam ilgileri kurarak anlam kazanan kelimeler bağlaçtır.
 
C.   Aşağıdaki cümlelerde geçen bağlaçların altını çiziniz ve cümlede hangi anlamda kullanıl­dıklarını yanındaki boşluklara yazınız.
1.            Ya bizimle geleceksiniz ya evde kalacaksınız.                                        (tercih)
2.            Bütün arkadaşlarıyla arası iyi, öğretmenleriyle de çok iyi anlaşıyor.       (karşılaştırma)
3.     Hüznün de kendine özgü bir güzelliği olduğunu düşünüyorum.            (eşitlik)
4.            Sınavlar bitti ama hayat devam ediyor.                                                   (fakat)
5.     Bahçede kediler varmış da o yüzden eve girememiş.                              (küçümseme)
6.            Yüzünü bile hatırlamıyorum artık.                                                           (dahi)
7.            Derste anlatılanları iyi dinlemiş ki soruların hepsini cevapladı.               (sebep)
8.            Size bir hikâye anlatacağım fakat siz sessiz duracaksınız.                       (koşul)
9.            Meğer yıllarca boşuna beklemişsin onu.                                                  (yeni farkına varma)
10.     Beni rahat bırakın zira ders çalışmam gerek.                                           (sebep)
11.     Şiiriniz kısa olmalı çünkü uzun şiirler okuyucuyu çabuk sıkar.               (sebep)
12.Üzerinde eski püskü bir ceket vardı, üstelik ayağı da çarpıktı.               (ayrıca)
13.     Kendisinden haber alamadık hatta öldüğünü bile düşündük.                 (üstelik, ayrıca/dahi)
14.     Madem istediniz, sınıf başkanı oluyorum.                                               (sebep)
15.     Dün akşam izlediğimiz maç da maçtı hani.                                             (pekiştirme)
16.     Eve tam zamanında gittim yoksa yemek yanabilirdi.                              (aksi takdirde)
17.     Babasını kaybettiği için hem okuyacak hem çalışacak.                           (ikisi birlikte)
 
D. Aşağıda bulunan edatları “edat kutusu”na, bağlaçları ise “bağlaç kutusu”na yazınız.
 
Edat Kutusu
Bağlaç Kutusu
sadece,dolayı, kadar, değil, için, göre, sanki
veya, çünkü, hatta, yoksa, nitekim, üstelik, lakin, oysa(ki), hâlbu­ki,   madem(ki), ise, ister... ister, hem... hem,
 
E. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
 

1. Aşağıdaki yargılardan hangisi gelecekten söz eden anlatımla oluşturulmuş metinle­rin özelliklerinden biri değildir?
A)Varsayımlara başvurulması
B)Açıklayıcı bilgilerle düşüncenin anlaşılması sağlanması
C)İhtimal bildiren kelime ve kelime grupları­nın kullanılması
D)Anlatıcının, olayların tasarlanmasında kişi­liğini gizlemesi
E) Zaman bildiren sözlerin ve çekimli fiillerin sık sık kullanılması
 
 
 
2.   Sanço kardeş, diye bağırdı Don Kişot. mace­ra denen şeyin tadına varacağız. Ama beni büyük bir tehlike içinde görsen bile. Yardım etmek için kılıcına davranmaktan sakın; ser­seri takımının hücumuna uğradığım zaman başka tabi, o zaman yardımıma gelirsin. Sen şövalye olana dek, meslektaşlarıma saldır­manı istemiyorum."
İspanyol yazar Cervantes (Servantes)'in Don Kişot isimli romanından alınan bu bö­lüm, aşağıdaki anlatım çeşitlerinden han­gisine örnek gösterilebilir?
A)Betimleyici anlatım
B)Açıklayıcı anlatım
C)Gelecekten söz eden anlatım
D)Tartışmacı anlatım
E)Öğretici anlatım
 
 
 
3.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "de", "da"
bağlacı cümleye "eşitlik, gibilik" anlamı kat­mıştır?
A)   O şiiri okumuş da anlayamamış.
B)Bundan sonra özür dilese de affetmem.
C)Gitti de bir mektup bile yazmadı.
D)Sözünü ettiğim elbiseyi aldım da giymedim.
E) Gazetedeki ilanı ben de görmüştüm.
 
 
 
 
 
4.   "İle" sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangi­
sinde bağlaç olarak kullanılmamıştır?
A)Doğduğu kentle yaşadığı kent arasında, yıllarca gidip geldi.
B)Bir romanıyla bir öyküsü filme alındı.
C)Elindeki uzun saplı fırçayla tavanı boyadı.
D)Kitaplarıyla defterlerini aynı çantaya yer­leştirdi.
E)Şapkasıyla kahverengi paltosu uyum için­
deydi.
 
 
5. Aşağıdaki metin türlerinin hangisinde gele­cekten söz eden anlatımdan yararlanıl­maz?
A) Hatıra        B) Hikâye         C) Roman
D) Tiyatro            E) Şiir
 
6.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ne... ne..." bağlacı nesneleri birbirine bağlamaktadır?
A)Yaşıtlarına göre boyu ne uzun ne kısa.
B)Ne şapkasını aldı ne şemsiyesini.
C)Bu olaydan ne kendinin ne kardeşinin ha­beri vardı.
D)Ne evden dışarı çıkıyor ne kitap okuyor.
E) Ne arkadaşlarına soruyor ne başkasına.
 
 
 
7.   Aşağıdakilerin hangisinde "ve" sözcüğü nes­neleri bağlama göreviyle kullanılmıştır?
A)Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
B)Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye Abla
C)Su sesi ve kanat şakırtısından Billur bir avize Bursa'da zaman
D)Öfkenin homurtusu geliyor dipten
Ve kadın İskilip'ten ya da Nizip'ten
E) Geceyi ve seni düşünüyorum
Duyuluyor uğursuz uzaklığı seslerin

4. Kanıtlayıcı Anlatım - Zarf (Belirteç)
 
Anlama ve Yorumlama
 
1.etkinlik
İnceleme metninden hareketle kanıtlayıcı anlatımdaki kelime ve kelime gruplarının anlam ve duygu değerlerini aşağıdaki tabloya yazınız.
CEVAP:
Kanıtlayıcı Anlatımın Özellikleri
·      İnandırma, aydınlatma, kendi görüşünü kabul ettirme amaç edinilir.
·      Kavramları tanımlama ve açıklama önemlidir.
·      Okuyucu ve dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek ve üzerinde durulan konudan uzaklaşmamak için bazı kelime, kelime grupları ve cümleler tekrar edilir.
·      Konuşmacı ve yazar üzerinde durduğu konuyu aydınlatmak ve düşüncelerini kabul ettirmek için örneklere başvurur.
·      Konuşmacı ve yazar konuyu aydınlatmak maksadıyla farklı kişilerin düşüncelerine müracaat eder.
·      Kelimeler ve kelime grupları gerçek anlamında kullanılır.
·      Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
·      “Tanımlama, açıklayıcı betimleme, sınıflandırma örneklendirme, karşılaştırma, tanık gösterme, sayısal verilerden yararlanma” gibi düşünceyi geliştirme yollarından faydalanılır.
 
 
2.etkinlik
Dilin "göndergesel, heyecana bağlı, alıcıyı harekete geçirme, kanalı kontrol, dil ötesi ve şiir­sel" gibi işlevleri vardır. Bu metinde dilin hangi işlevlerinden yararlanıldığını belirtiniz.
CEVAP:
Bu metinde dilin göndergesel işleviyle birlikte kanalı kontrol işlevinden de yararlanılmıştır.
 
Bu metindeki anlatım biçimini daha önce öğrenmiş olduğunuz öğretici, açıklayıcı ve tartış­macı anlatım biçimleri ile karşılaştırınız. Sonuçları defterinize yazınız.
CEVAP:
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
4.etkinlik
CEVAP:
Kanıtlayıcı anlatım çeşitlerini kutucuklardan seçerek ilgili boşluklara yazınız.
1. Makale: Kanıtlayıcı anlatımın en önemli türlerinden biridir. Bu yazı türüne gazete ve der­gilerde sık sık rastlarız. Düşünceler gerçeklere dayanır ve halkın kolayca anlayabileceği bir dille aktarılır. Düşünceler kişiseldir, notlarla gösterilmez. Bu yönüyle araştırma yazılarından ve incelemelerden ayrılır. Denemede olduğu gibi samimi bir anlatıma yer yerilmez; anlatım ciddidir.
2.Tenkit (Eleştiri): Bir eseri çeşitli yöntem ve anlayışlarla inceleyip değerlendirmektir. Bazen bir ese­ri tanıtmak ve o eser hakkında bilgi vermek amacıyla yazılmış yazılar anlamında da kullanılmaktadır. Bu yazı türü, eserin olumlu ve olumsuz bütün yönlerini ele alarak güzeli, doğruyu, iyiyi, çirkini, yanlışı bü­tünüyle incelemeyi esas alır.
3. Münazara: Karşıt görüşlere sahip iki grubun önceden belirlenen bir konu etrafında düşün­celerini jüri ve dinleyici önünde savunmasıdır. Genellikle üçer kişiden oluşan gruplar belli sureler içinde görüşlerini sunarlar. Bu türde amaç tartışmadan çok seçilen konunun etkili bir biçimde kanıtlanmasıdır.
 
7.etkinlik
Aşağıdaki cümlelerde bulunan zarfların altını çiziniz. Bu zarfların yapılarını ve çeşitlerini boş bırakılan yerlere yazınız.
CEVAP:
1.              Kitaplar temiz tutulacak.                         (Basit, durum zarfı)
2.      Kötü haber tez duyulur.                           (Basit, durum zarfı)
3.      Sahilde çok güzel oteller var.                   (Basit, miktar zarfı)
4.      Adamçok doğru söylüyor.                      (Basit, miktar zarfı / Basit, durum zarfı)
5.      Her şeyi dosdoğru anlat bana.                 (Pekiştirilmiş, durum zarfı)
6.      Arkadaşım güzel giyinmeyi çok sever.    (Basit, durum zarfı / Basit, miktar zarfı)
7.      Ben de yürüyerek geleceğim.                  (Türemiş, durum zarfı)
8.      Otobüs hemen kalkıyor.                           (Basit, zaman zarfı)
9.      Mutlaka gelmelisin.                                  (Basit, durum zarfı)
10. Onu hiç görmedim.                                  (Basit, durum zarfı)
11.        Şimdi gelmezsen darılırım.                      (Basit, zaman zarfı)
12.   Yazın köye gidelim.                                (Türemiş, zaman zarfı)
13.   Bu kitabı tekrar okumalısın.                    (Basit, durum zarfı)
14.   Ben bu kitabı hiç okumadım.                  (Basit, miktar zarfı)
15.   Ne söylemek istediğini açık söyle.          (Türemiş, durum zarfı)
16.   Ağabeyin biraz önce geldi.                     (Birleşik, miktar zarfı / Basit, zaman zarfı)
17.   Buraya hemen gelmesini istiyorum.        (Basit, zaman zarfı)
18.   Hemen buradan uzaklaş.                         (Basit, zaman zarfı)
19.   Derhâl bu kitabı okumaya başla.             (Basit, zaman zarfı)
20.   Sabaha kadar gözüme uyku girmedi.      (Edat grubu, zaman zarfı)
21.   Saat beşe doğru eve geldi.                      (Edat grubu, zaman zarfı)
22.   Kar, akşamdan itibaren hızlandı.            (Edat grubu, zaman zarfı)
23.   Niçin gülüyorsun arkadaş?                      (Basit, durum zarfı)
24.   Kahvaltıdan önce kahve içiyordu.          (Edat grubu, zaman zarfı)
25.   Çok konuşanı kimse sevmez.                  (Basit, miktar zarfı)
26.   Çok güzel konuşuyorsun.                        (Basit, miktar zarfı / Basit, durum zarfı)
27.   Maşallah pek zeki bir çocuk!                   (Basit, miktar zarfı)
28.   Şair, gayet beyefendi bir insandı.           (Basit, miktar zarfı)
29.   Fazla konuşan fazla yanılır.                     (Basit, miktar zarfı / Basit, miktar zarfı)
30.   Bu gece az uyudu.                                  (Basit, zaman zarfı / Basit, miktar zarfı)
31.   Manzara olağanüstü güzeldi.                  (Birleşik, miktar zarfı)
32.   Buralara daha yaz gelmedi.                     (Basit, zaman zarfı)
33.   Cennet kadar güzel yurdum var.             (Edat grubu, miktar zarfı)
34.   Bunu bana nasıl yaparsın?                       (Basit, soru zarfı)
35.   Ne bakıyorsun öyle?                               (Basit, soru zarfı / Birleşik, durum zarfı)
36.   Hani beni arayacaktın?                            (Basit, soru zarfı)
 
8.etkinlik
Yukarıdaki metinde bulunan zarfları, aşağıdaki kutulardan ilgili olanlarına yazınız.
CEVAP:
Durum Zarfları
Zaman Zarfları
Miktar Zarfları
Soru Zarfları
Hemen hemen
Cin gibi
Pırıl pırıl
Fırıl fırıl
Böyle
Herhangi bir sebeple
Kıpkırmızı
İpi çekilen bir kukla gibi
Çabucak
Kaldırıp
Bazen
Bir nokta kadar
Pek
Niçin
Niçin
 
10.etkinlik
İnceleme metnindeki zarfları bularak bunların cümlelere kazandırdığı anlamları tartışınız. Sonuçlan sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:
İNCELEME METNİNDEKİ ZARFLAR
Önce, okumak için, şöy­le bir, çe­kilip, oturarak, herhalde, gidermek için, avutmak için, vakit geçirmek için, okunmak için, bir hafta görüp, ertesi haftaya, üç günde, her gün, kıvı­rıp ertesi güne, öteki sanatlar gibi, en, çok, herhalde, nasıl, ertesi haftaya, ertesi güne, iyi
 
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki yaraları doğru-yanlış (D/Y) şeklinde değerlendiriniz.
(D) Konuşmacı ve yazar, üzerinde durduğu konuyu aydınlatmak ve düşüncelerini kabul ettirmek için örneklere başvurur.
(D) Konuşmacı ve yazar konuyu aydınlatmak maksadıyla farklı kişilerin düşüncelerine de müraca­at eder.
(Y) Düşüncelerimizi, okuyanlara aynen nakledebilmek için, hangi seviyeye hitap ettiğimizi göz önüne almamız önemli değildir.
(D) Hitap edilen toplumun kültür düzeyi ve beklentilerinin kanıtlama yazılarındaki rolü çok önemlidir.
(D) Birçok yazı türünde olduğu gibi makale yazmak konusunda da üç temel kural vardır: makale için fikir sahibi olmak, malzeme toplamak ve yazmak.
(D) Her şeyden önce makale için birikim ve gözlemlerimize dayanan, hakkında fikirlere sahip ve il­gili olduğumuz bir konu seçilmelidir.
(Y) Bizce anlamlı bulunmayan, anlatmaya ihtiyaç duymadığımız konular, makale için anlamlı olabilir.
(Y) Uzun ve ilk okunuşta anlaşılmayan başlıklar, okuyanlarda ilgi uyandırır, derhâl dikkati çeker ve yazıyı önemli kılar.
(D)Makalenin ilgi uyandırması için, elimizde bol örnek bulunmalıdır ancak bu şekilde daha dikkatçekici düşünce ve olayları seçebiliriz.
(D) Seçilen konuda daha önce neler yazıldığını kavramak gerekir. Kütüphane kart ve kataloglarını gözden geçirerek ve Internet'te aramalar yaparak bu konuda fikir edinebiliriz.
(D) Eğer işleyeceğimiz konu ve filmler, spor karşılaşmaları, radyo veya televizyon programları ile il­gili ise bunları izlemeli ve araştırmalıyız. Bu sahada fikir sahibi kimselerle konuşmak da malze­meyi zenginleştirmeye yarayabilir.
 (D) Malzemeyi toplayıp yazmaya başlamadan önce konuyu çözümleyerek ileri sürülen fikri kuvvet­lendirmeye ve fikrin geliştirilmesine yarayan gereçleri kullanmaya çalışmalıyız.
(Y) Makale yazmak için üzerinde durulacak fikri ve bu fikri işlemeye yarayan malzemeyi tespit et­tikten sonra, başka yazı türlerinde olduğu gibi, düşüncelerimizi kapalı ve soğuk bir üslup ile an­latmak şarttır.
(D) Eski bir olayı canlandırma makalenin etkisini artırır.
(D)İyi anlatılmış bir olay, canlı bir betimleme, bazen sayfalarca doğrudan doğruya anlatılan düşün­celerden daha verimli olabilir.
(Y) Düşüncelerimizin kabul edilmeme ihtimaline karşılık zaman zaman sert ifadeler ve argo keli­melerle makaleyi zenginleştirmeliyiz.
(D) Makalenin başlangıç ve sonuç kısmı ilgi çekici ifadelerle oluşturulmalıdır.
 
B. Aşağıda boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle tamamlayınız.
v"Nasıl, ne, ne biçim, ne kadar, ne denli, ne şekilde, ne zaman, niçin, neden" kelimeleri soru zarfı olarak kullanılabilir.
vKanıtlayıcı anlatımda dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
vBelirteçler isim soylu sözcüklerdir.
v"En, daha, pek, çok, biraz vb." sözcükler cümlede miktar zarfı olarak kullanılır
 
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
 

1.   Aşağıdakilerin hangisinde cümlenin anlamını "durum" bakımından tamamlayan bir kelime vardır?
A)   Anlatılanları sessizce dinliyorduk.
B)Öğleyin bize geleceğini söylüyor.
C)Kimlik kartını cüzdanına yerleştirdi.
D)Bu yıl Ege kıyılarını gezmek istiyoruz.
E) Aşırı sıcaklardan çamların çoğu kurudu.
 
2.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer-yön belirteci, tamlayan olduğu için adlaşmıştır?
A)   Dışarının gürültüsü hepimizi rahatsız etti.
B)Kapının önüne oturmuş, geleni geçeni iz­liyor.
C)Yukarıya çıkıp arkadaşımla da görüşeyim.
D)Beş yüz metre ileriden sağa döneceksiniz.
E)Çocuğun üstüne kocaman bir battaniye
örtmüşler.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde belirteç (zarf) yoktur?
A)Dışarıda dumandan göz gözü görmüyordu.
B)Önce konuya çalıştım, sonra soruları çöz­düm.
C)Herkesin yaptığı şeylere asla tenezzül et­mezdi.
D)Yıllarca okuduğumuz o güzel okul koca bir harabeye dönmüştü.
E) Arkadaşımın tavsiye ettiği kitabı ben de
okumayı düşünüyorum.
 
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "zor" sözcüğü, kelime türü bakımından ötekiler­den farklıdır?
A)Zor işleri hep bana yaptırıyorsun, diye ya­kınıyordu.
B)İstemeden zor bir çalışmanın içine girmişti.
C)Terlemiş, çok yorulmuştu, zor yürüyordu.
D)Öğretmenliğin zor bir meslek olduğunu anlamıştı.
E) Zor günler geride kaldı; rahat edeceğiz ar­tık, diyordu.
 
 
5.   "O, çocuk doğdu, çocuk oldu." cümlesinde­ki "çocuk" sözcüğü, görevi yönünden, aşa­ğıdaki cümlelerin hangisindeki "iyi" sözcü­ğü ile özdeştir?
A)    İnsanlar yaşamaya değer en iyi günlerinin geride kaldığına inanırlar.
B) Kanımca sen bu işi ondan çok daha iyi ya­pabilirsin.
C) Çok iyi, nasıl isterseniz öyle olsun.
D)Öğretmenlerin başlıca görevi,   gençliğe doğruyu, güzeli ve iyiyi öğretmektir.
E) En iyi öğretmen, gençlerde öğrenme he­vesini ve sevgisini uyandırandır.
 
 
6. Aşağıdaki dizelerin hangisinde "böyle" ke­limesi ötekilerden farklı bir görevde kulla­nılmıştır?
A)    Böyle ferman etti Cahit!
B) Bu rüzgâr her vakit böyle esmeyecek!
C) Bu meclis böyle kalmaz, mestler mahzun olur bir gün.
D)Yıldırımsız ve baltasız küçük orman böyle devrildi.
E) Eve tuz ve ekmek götürmeyi böyle hava­larda unuttum.
 
 
 
7.   Makalenin istenen ilgiyi uyandırmasında aşağıdakilerden hangisi etkili değildir?
A)    İşlenilecek ana düşüncenin ve ayrıntının iyi seçilmesi
B) Olay, fıkra, diyalog, betimleme, hikâye, hatıra gibi birçok eski ve yeni türlerden ya­rarlanılması
C) Kelimelerin iyi seçilmesi ve yerinde kulla­nılması
D)Cümlelerin birbirine bağlı ve aynı zaman­da etkili olması
E) Paragrafların üstünkörü ve düzensiz oluş­turulması
 
 
8.   İnsan için kitap; görmek, duymak, bilmek an­lamına gelir. Kitapsız yaşamak, kör yaşamak gibidir. Şöyle ki: Gözleri görmeyen bir kişi, bütün varlıkların dışında, anlayamadığımız bir evrende yaşar; yaşar ve mutlu olur. Bu doğal görmezliği ortadan kaldırmak bir noktadan sonra elimizde de değildir. Kitap okumadan geçen bir yaşam ise sözünü ettiğimiz doğal görmezlikten bütünüyle daha olumsuzdur.
Bu parçada yazar, düşüncesini kanıtlamak için aşağıdakilerden hangisine başvur­muştur?
A)Örneklendirme - karşılaştırma
B) Karşılaştırma - tanık gösterme
C) Benzetme - tanık gösterme
D)Karşılaştırma - betimleme
E) Örneklendirme - alıntı yapma
 
 
9.   Kanıtlayıcı anlatım ile ilgili aşağıdaki bilgi­lerden hangisi yanlıştır?
A)Kanıtlayıcı anlatım; inandırma, aydınlat­ma. bir başkasına kendi görüşünü kabul ettirme amaçlarıyla düzenlenir.
B)Konuşan ve yazan kişi önce karşı düşün­ceyi çürütür, yani şimdiye kadar geçerli olan görüşün yanlışlığını ispat eder ve sonra kendi görüş noktasını belirler.
C)Kanıtlayıcı metinlerde kavramları tanımla­ma ve açıklama da önemlidir.
D)Okuyucuyu veya dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek ve yazıda üzerinde durul­mak istenilen konudan uzaklaşmamak için bazı kelime, kelime öbeği veya cümle­ler aralıklarla tekrar edilir.
E) Kanıtlayıcı anlatımda belli bir plan yoktur; düşünceler akla geldiği gibi ve yazarın o günkü ruh hâline göre sıralanır.

 
2. Mizahi Anlatım-Ünlem
Metin İnceleme
1.     Okuduğunuz mizahi anlatımla oluşturulmuş metinlerin ortak özelliklerini yazınız.
CEVAP:
Mizahi anlatımla oluşturulmuş metinlerin ortak özellikleri:
·             Mizahi anlatımla oluşturulmuş metinler, okuyucuda uyandırılmak istenen etkiye göre düzenlenir.
·             Amaç okuyucuyu düşündürmek ve eğlendirmektir.
·             Bu metinlerde ses, taklit, hareket ve konuşma önemlidir.
·             Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar, durumlar, hareketler, kelime ve kelime gruplarından yararlanılabilir.
·             Mizahi unsurlarda gerçekten sapma vardır.
·             Mizahi anlatımlarda dil, bir olayı anlatmak için “sanatsal işlev”de kullanılır.
·             Roman, hikâye, tiyatro, masal, fabl, şiir ve deneme gibi türlerde kullanılır.
 
Anlama ve Yorumlama
2.etkinlik                                                                                                            
Mizahi anlatımın bu türlerini yukarıdaki kutucuklardan seçerek ilgili boşluklara yazınız.
CEVAP:
Fıkra: Bir olayı veya durumu nükteli ve ders vermeyi amaçlayıcı bir biçimde anlatan söz­lü veya yazılı kısa anlatımlardır. Olay ve durumların gülünç bir üslupla anlatıldığı ve birkaç cümleden olu­şan bu metinlerde, çarpıcı anlatım veya nükte son cümlede yer alır. Bu metinlerde önemli olan, olay değil nüktedir. Günümüzde Nasreddin Hoca, İncili Çavuş ve Temel'e isnat edilen örnekleri çoktur.
Karikatür: İnsan veya toplumla ilgili her türlü olayı konu alarak abartılı bir biçimde belirten, bazen eleştiren bazen de hem düşündüren hem güldüren çizimlerdir. Bu anlatım türünün olabilmesi için nüktenin yahut mizahın çizgiyle anlatılması gerekir.
İroni: Saçmalık ve karşıtlıklardan kurulu ince alaylı anlatım özelliğidir. Çok ciddi ve ağır­başlı görünen bir anlatımın, kelime oyunları ve sembollerle iğneleyici, alaya alıcı bir üsluba dönüşmesi de denmektedir. Bu metinlerde ciddi anlatımın arasına saçma sapan ifadeler, mantıksız ve zıt anlatım­lar yerleştirilir, ilk bakışta samimi bir anlatım gibi görünen ifadelerden hemen sonra konuyu alaycı bir eda ile anlatan benzetme ve diğer söz sanatlarıyla kurulu ifadeler yer alır.
Parodi: Edebi bir eserin abartılı ve gülünç bir anlatıma dönüştürülmüş taklididir. Çevre­de olup bitenlere karşı alaylı bir anlatım ve eleştirel bakış içerir.
 
5.                                                                                                                                            etkinlik
Mizahi anlatımla ilgili aşağıdaki kavram haritasında bulunan terimlerin sözlük anlamlarını yazınız.
CEVAP:
Humor: Güldürücü metinlere Batı edebiyatında verilen ad.
Kara Mizah: Yalnız güldürmeyi değil, daha çok düşündürmeyi amaçlayan mizah.
İroni: Saçmalık ve karşıtlıklardan kurulu ince alaylı anlatım özelliği.
Parodi: Edebi bir eserin abartılı ve gülünç bir anlatıma dönüştürülmüş taklidi.
Alay: Ses tonu, söz, davranış gibi yollarla biriyle, bir şeyle eğlenme, onu küçümseme.
Karikatür: İnsan veya toplumla ilgili her türlü olayı konu alarak abartılı bir biçimde belirten, bazen eleştiren bazen de hem düşündüren hem güldüren çizimler.
6. etkinlik
Yaptığınız araştırma ve incelediğiniz metinlerinden hareketle alay, hiciv ve kara mizahın benzer ve farklı yönlerini sıralayınız.
 CEVAP:
 
Alay, Hiciv, Kara Mizah
Benzer yönler:
Üçünde de mizahi anlatım öğeleri vardır.
Farklı yönler:
Alayda daha çok küçümseme, hicivde eleştirme, kara mizahta ise güldürmekten çok düşündürme amacı ön plandadır.
 
8. etkinlik
Aşağıdaki kelime ve kelime öbeklerinin anlamlarını yazınız.
CEVAP:
Komik              : Gülünç
Komik durum : Gülünç durum
Komik kişi       : Gülünç kişi
Komik jest       : Gülünç davranış
 
12. etkinlik
Ünlemler; korku, sevinç, heyecan, coşku, acı, üzüntü, ürperme, tiksinme vb. duyguları belirten kelimelerdir.
a. Buna göre aşağıdaki ünlemlerin hangi anlamlarda kullanılabileceğini karsılarına yazınız.
     CEVAP:
vEyvah!                    : acınma, korku
vOh!                         : sevinç, beğenme, hayranlık, rahatlama
vTüh!                        : pişmanlık, üzüntü, hayıflanma
vOf!                          : sıkıntı, bezginlik, acı
 
b. Bu ünlemlerin kullanıldığı birer cümle oluşturunuz.
CEVAP:
Eyvah, gitti güzelim börekler!
Eyvah, hırsızlar bu tarafa doğru geliyorlar!
Oh, ne güzel! Kardeşim artık sık sık hastalanmayacak.
Oh, ne âlâ kimsecikler yok!
Tüh, yazıklar olsun sizin gibi adamlara!
Tüh, keşke öyle söylemeseydim!
Of, kolum çok acıdı!
Of, bıktım artık bu işlerden!
 
c.   Yazdığınız cümlelerden hareketle ünlemlerin, cümlenin yapısına öğe olarak girip girmediğini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:
Ünlemler; cümlenin yapısına herhangi bir öğe olarak girmez, CDU (cümle dışı unsur) olarak değerlendirilir.
 
13. etkinlik
Aşağıdaki ünlemlerle "şaşma" anlamını içeren birer cümle yazınız.
CEVAP:
vE!    : E, sonra ne oldu?
vYa! : Ya, demek öyle dedi!
14. etkinlik
Aşağıdaki boşluklara uygun "ünlemler" yazınız.
CEVAP:
A,sıktın artık yeter!                            Ee, nasılsın bakalım?               Ah, neydi o günler!
Hey, kimse yok mu?                            Bravo, delikanlıya!                 Yeter be, bıktım artık!
Yoo, bak buna dayanamam!                Vay, iki gözüm neredesin?
 
15. etkinlik
"Adamın âhı gitmiş vâhı kalmış." cümlesindeki gibi ünlemler çekim ekim aldıklarında isimleşir.
Siz de bir "ünlem"e isim çekim eki getirerek bu sözcüğü cümlede kullanınız.
CEVAP:
Eyvahlar olsun sizin gibi insanlara!
 
15. etkinlik
Yukarıda karışık olarak verilen kelimeleri gruplandırarak aşağıdaki tabloya yazınız.
CEVAP:
Asıl ünlemler:
Ünlem olmadıkları hâldeünlem görevi yapan onaykelimeleri:
Ünlem olmadıkları hâldeünlem görevi yapan hitapkelimeleri:
A, e, ah, vah, ey, hey, hişt, oh
Hayır, evet, pekiyi, yok, olmaz, asla
Kardeş, beyler, hemşerim
 
Ölçme ve Değerlendirme
A. Mizahi anlatım ile İlgili aşağıdaki bilgi ve yargıları doğru - yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
(D) Mizahi anlatımla hazırlanan metin parçaları okuyucuda uyandırılmak istenen etkiye göre düzen­lenir ve anlatılır.
(Y) Mizahi anlatımın en önemli amacı bilimsel nitelikli konularda okuyucuyu yönlendirmektir.
(D) Araştırmacılara göre mizahi anlatım biçimlerinin çoğu dinleyici ya da okuyucu zihninde kav­ramsal bir zenginlik ve değişim meydana getirir.
(D) Birçok mizahi üründen alınan haz iki zihinsel aşamaya bağlıdır:
a.   Esprideki 'sürpriz' unsuruna duyarlı olmamız,
b. Beklenmedik olanı fark ettiğimizde de otomatik olarak bir anlam arayışına girmemiz.
(Y) Mizahi anlatım yalnızca eğitici ve öğretici metinlerde kullanılır.
(Y) Mizah, aslında bütün insanların ihtiyacı olan bir şey değildir; mizah, yalnızca bir fantezi ve bir lükstür.
(D) Güldüren metin veya metin parçalarında gülmeye sebep olan karşılaştırmalar, durumlar, hare­ketler, kelime ve kelime grupları muhakkak vardır.
(D) Bu yazılarda ses efektleri, hareket, konuşma ve görünüş taklitleri önemli bir yer tutmaktadır.
(D) Bir fıkranın sonundaki can alıcı cümle, kısa bir süre için bize anlamsız gelir çünkü daha önce anlatılmış olanlarla bir zıtlık oluşturur. Şaşırırız. Ama hemen sonra bakış açımızı değiştirir ve bu cümlenin aslında anlam taşıdığını, üstelik son derece de mantıklı olduğunu fark ederiz. Bu sü­reç, birçok zihinsel etkinliğin eş güdümlü olarak işlemesine bağlıdır.
(D) Bizi güldüren çoğu şeyde, ortak iki unsur vardır:
a.   Sonucun -örneğin; bir fıkradaki can alıcı son cümlenin- beklenmedik sunuluşu.
b. Aynı zamanda da bütünle uyum içinde oluşu.
(Y) Güldürücü metinlerde abartıdan yararlanılmaz; çünkü bu metinlerde önemli olan okuyucunun güvenini kazanmaktır.
(Y) Kelimelerin mecaz ve yan anlamları kullanılmaz; ilk anlamları ile esprinin yakalanmasına çalışı­lır.
 
B. Aşağıdaki tabloya mizahi anlatımın çağrıştırdığı kelimeleri yazınız.
Mizahi anlatımla ilgili kavramlar
Alay
Parodi
Kara mizah
İroni
Karikatür
Humor
Fıkra
 
 
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
 

1."Mizahi anlatımda, daha önce depoladığımız bil­gilerden yani bellekten yararlanmaktayız. Önce mizahi unsurun bulunup çıkarılmasında rol alan, mantıksal ve çözümleyici sol beyin yarım küre­sinden: daha sonra da mizahi unsurları bütün içine oturtan, yani espriyi 'yakalayan-, değerlen­dirici sağ yarım küreden yararlanıra."
Bu parçada mizahi anlatımla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A)Önceden öğrenip hafızamızda sakladığı­mız bilgilerden yararlanıldığına
B) Mizahın ortaya çıkarılması için beynin ön­ce sol yarım küresinden yararlanıldığına
C) Beynin sağ yarım küresinin, mizahi unsur­ları hafızaya yerleştirmede kullanıldığına
D)Sağ yarım kürenin, espriyi yakalama ve değerlendirme gücüne sahip olduğuna
E) Sol yarım kürenin, mantığa uymayan hiç­bir unsuru kabul etmediğine
 
2. "İçerdiği ‘mantık’la mizah, soyut düşünmenin bir biçimidir aslında. Örneğin anne babasını 'iğnelemeye' başlayan bir çocuğun benze­şimler, kinaye, ince alay gibi soyut düşünme unsurlarından da yararlanmaya başladığını söyleyebiliriz. Mizah anlayışı gelişmiş ailelerde paralel olarak soyut düşünme de gelişmiş de­mektir."
Bu parçadan mizahla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A)Mizah, soyut düşünmenin bir şeklidir.
B) Çocuklar, anne ve babalarını iğnelemeli ki soyut düşündüğü anlaşılabilsin.
C) İğneleme yapan çocuklar, kinaye ve ince alay unsurlarından yararlanır.
D)Benzeşimler, ince alay ve kinayeli söyleyiş­ler soyut düşünce unsurlarındandır.
E) Soyut düşüncenin geliştiği ailelerde mizah da gelişir.
 
3. Aşağıdaki metin türlerinden hangisinde mizahi anlatımdan yararlanılır?
A) Bilimsel yazı    B) Tarihî yazı   
C) Sohbet                D) Makale       E) Şiir
 
4. Aşağıdakilerden hangisi mizahi anlatımda kullanılan bir terim değildir?
A) İroni         B) Mantık      C) Karikatür D) Parodi        E) Kara mizah
 
5. Aşağıdaki dizelerin hangisinde bir şeyin beğenildiğini, sevildiğini heyecanla göstermek için kullanılmış bir ünlem vardır?
A)Yeminsiz oynamazlar ki ah çocuklar ah!
B)Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber!
C)Aferin, doğrusu, cevherli çocuklar, belli!
D)Ey benim aşkında bülbül gibi nalân oldu­ğum!
E) Ah, daha âlem bir beşik, insaniyet bir ço­cuktur!
 
6. Aşağıdaki dizelerin hangisinde ünlem kul­lanılmamıştır?
A)Taş taş değil bağrındır taş senin
     Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin
B)Bir katılıktır dinamit söker mi yürekleri
Başın bir kez bu kalbe çarpmasın ey taş senin
C)Kazmayı kayalara değil kalplere vur ey
Ferhat niçindir kırdığın bunca taş senin
D)Sen de mi taşla bir oldun ey sevgili
     İşitmez oldun beni kalbin taştan taş senin
E) Nereye koysam seni söyle ey yüreğim
Bir gün beni ele verir bu güçlü atış senin

Ünite Sonu Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki metni okuyunuz ve metinle ilgili soruları cevaplayınız.
 
1.     Yukarıdaki metinde hangi anlatım türlerinden yararlanılmıştır?
CEVAP:
Öyküleyici, betimleyici ve mizahi anlatım türlerinden yararlanılmıştır.
 
2. Metindeki altı çizili kelimelerin türlerini defterinize yazınız. (DİKKAT: Kitaptaki soru bu şekilde düzeltilecek ve aşağıda incelenen kelimelerin altları metin üzerinde çizilecektir.)
CEVAP:

v-den beri: edat
vİlk: niteleme sıfatı
vKayarak: zarf-fiil
vBeni: şahıs zamiri
vAğlatmaya: isim-fiil
vBoşa: durum zarfı
vAlaylı: niteleme sıfatı
vKi: bağlaç
vKoşup: zarf-fiil
vNe: soru zamiri
v-a rağmen: edat
vOldukça: miktar zarfı
vRekorumdu: isim
vYalnız: edat
vNasıl: soru zarfı
vKendimi: dönüşlülük zamiri
vBulmuşum: fiil
vElindeki: işaret sıfatı
vRastgele: durum zarfı
v-dan sonra: edat
vKuşbakışı: durum zarfı
vDemin: zaman zarfı
vPek: miktar zarfı
vHoş: durum zarfı
vŞu: işaret sıfatı
vYok: isim
vMahlûk: isim
vPeh: ünlem
vBile: bağlaç
vEn: miktar zarfı
vHastanın: adlaşmış sıfat
vYani: bağlaç
vAynı: niteleme sıfatı
vKaç: soru sıfatı
vYemem: fiil
vHiç: miktar zarfı
vVejetaryen: isim
vGibi: edat
vDeğil: edat
vBu: işaret zamiri
vSayın: unvan sıfatı
vHâlâ: durum zarfı
vYalnız: bağlaç
vArtık: zaman zarfı
vVar: isim

 
 B.  Aşağıda boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurunuz.
 
Fiiller; yapısına göre basit fiiller, türemiş fiiller ve birleşik fiiller diye üçe ayrılır.
Öznesi belli olan fiile çatı bakımından etken fiil, öznesi belli olmayan fiile edilgen fiil denir.
Daha çok ansiklopedilerde ve ders kitaplarında kullanılan; Tarihi metinler. Felsefi metinler, Bilim­sel metinler gibi bölümleri olan anlatım türüne öğretici anlatım denir.
Bağlaç olan   "yalnız”ın yerine “fakat” getirilebilir;   edat olan   "yalnız”ın yerine ise “sadece” getirilebilir.
"İle" sözcüğünün yerine “ve” getirebiliyorsak bu sözcük bağlaçtır.
Hayali (düşsel) anlatımla kaleme aldığımız metinlerde bazen gerçek hayattan çıkıp hayal dünya­sına doğru bir yolculuk başlatabiliriz.
Herhangi bir konu üzerinde okuyucuyu ya da dinleyiciyi düşünmeye yöneltmek, önceden yerleş­miş düşünceleri değiştirmek amacıyla kullanılan anlatım türü kanıtlayıcı anlatımdır.
"O" ve "onlar" kelimeleri cümlede kişi isminin yerini tutmuşsa şahıs zamiri; insan dışında­ki varlıkların yerini tutmuşsa         işaret zamiridir.
İsim ya da fiil köklerine ve gövdelerine getirilen isim yapım ekleriyle oluşturulmuş sıfatlara yapı bakımından türemiş sıfat denir.
 
C.   Aşağıdaki cümlelerde geçen ünlemlerin hangi anlamlarda kullanıldıklarını boş bırakılan yerlere yazınız.
1.         Aaa, bu soruyu yapmışsın!                                            (şaşırma)
2.         Bunları bize yapan sensin ha!                                       (kızgınlık)
3.    Sakın bizi unutma ha!                                                   (hatırlatma)
4.         Hah, tam da biz seni konuşuyorduk!                            (sevinç, onama)
5.    Vay efendim kimler gelmiş!                                         (sevinme)
6.         Vah vah! Ufacık çocuk ince hastalığa yakalanmış.      (üzülme)
7.         Hey benim can yoldaşım, hey benim arkadaşım!         (seslenme)
8.    Hey, yanlış tarafa gidiyorsunuz!                                   (uyarma)
9.         Ooo, sen işi bayağı ilerletmişsin Ruhi Bey!                  (şaşırma)
10. Of, şu üniversiteyi bir bitirsek!                                     (bezginlik)
 
D.   Aşağıdaki yargıları doğru-yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
(Y)   Mizahi anlatım, özellikle düşünceyi kanıtlamak ve verilen bilgi ve değerleri kullanarak sentez yapmak amacıyla oluşturulan metinlerde çok yararlanılan bir anlatım türüdür.
(D)   Söyleşmeye bağlı anlatımda jest ve mimikler anlatımın gücünü arttırır.
(D)   Mizahi anlatımda ses, taklit, hareket ve konuşma amaca ulaşmada çok önemlidir.
(Y)   Söyleşmeye bağlı anlatım daha çok deneme, makale, fıkra ve eleştiri gibi öğretici metinlerde kullanılır.
(D)   Fiiller, ünlem olmadığı hâlde bazı cümlelerde ünlem görevinde kullanılabilir.
(Y)   Düşsel anlatımla oluşturulan metinlerde sosyal yaşam tüm gerçekliğiyle gözler önüne serilir.
(Y)   Düşsel anlatımla oluşturulan metinlerde yazarın amacı, bir düşünce veya tezi savunup bu ko­nudaki haklılığını kanıtlamaktır.
(Y)   Tartışmacı ve kanıtlayıcı anlatımda; ihtimal bildiren, kesinleşmemiş, kanıtlanmamış bilgiler kul­lanılır.
(Y)   Tarihte yaşanmış olaylar, savaşlar, göçler, felaketler arşiv belgelerine hep düşsel anlatım unsur­ları kullanılarak aktarılmıştır.
(D)   Yer-yön belirteçleri isim çekim eki aldığında belirteç olmaktan çıkar, ad olur.
(D)   Açıklayıcı anlatımda dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
(D)   Trafik kuralları, bazı eşyaların kullanma kılavuzları, ilaçların kullanma kılavuzları emredici anla­tıma örnek verilebilir.
(Y)   "Yarın ben de sizinle tiyatroya geliyorum." cümlesinde geniş zaman kipi, gelecek zaman kipi ye­rine kullanıldığı için zaman kayması oluşmuştur.
(Y)   Edilgen fiillerde gerçek özne, dönüşlü fiillerde ise sözde özne vardır.
(Y)   "Bir" kelimesi "tek" kelimesinin karşılığı ise belgisiz sıfat; değilse asıl sayı sıfatıdır.
(D)   Betimlemede görme, işitme, tatma, dokunma ve koklama duyularına yönelik bir anlatım var­dır.
(Y)   Öyküleyici anlatımda bir olay veya durumun anlatılması şart değildir.
 
E. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
 

1.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru an­lamı zamirle sağlanmamıştır?
A)   Dün okulda beni kim aramıştı?
B)Sevgili dost, dün akşam yine nerelerdey­din?
C)Bu pazar elindeki kitapların kaçını inceledin?
D)Sen İstanbul'un en çok neresini seversin?
E) Bu durumda sen hangi dağda kurt öldü­ğünü düşünüyorsun?
 
2.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zamir yoktur?
A)Herkes şehirden kaçmayı düşünüyor.
B) Böyle davranırsanız elinize ne geçer?
C)Dünkü toplantıda yine ortalığı karıştırdın.
D)Burada her türlü elektronik eşya bulmak mümkün.
E) Toplantıda başkanı tek destekleyen oydu.
 
3.   Aşağıdakilerden hangisi bir ünlem cümle­sidir?
A)   Gece gündüz hep o olayı düşündü durdu.
B)Nerede bekleyeceksin beni, diye sordu.
C)Ne sen beni düşündün ne de ben seni.
D)Ne de tozlu, çamurlu bir yolunuz varmış.
E) Söylediklerin beni çok üzdü.
 
4.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde türemiş bir zarf kullanılmıştır?
A)Hiç kimse bana seni şikâyet etmedi.
B)Bence en güzeli ona cevap vermemen.
C)Akşam oldu ve sokakta kimse kalmadı.
D)Yarışmaya katılacağı için çok heyecanlı görünüyor.
E) Yine topa rastgele vurdu ve top gol oldu.
 
5. Dün annemin mezarına gittim. Kar yağıyor­du. Bakımsız üç - beş ağaç, görüntüyle örtü-şen beyaz taşlar, büyük bir ıssızlık sonra... sa­atlerce orada, ellerimi önüme koyup otur­dum. Olağanüstü bir gündü, orada öylece dururken büyük bir şiddetle sarsıldım. Kar al­tındaki kabarmış toprağa, anneme, annemin o naif varlığına ağladım. Sonra... sonra bir mucize gerçekleşir umuduyla baktım yerdeki kabarık toprağa. Kar saçlarıma, kirpiklerime doluşurken kalktım, yürüdüm.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)Sözcüklerin duygusal anlamlarından ya­rarlanılmıştır.
B)Eksiltili cümleler kullanılmıştır.
C)Öykülemeye başvurulmuştur.
D)Benzetmeler yapılmıştır.
E) Niteleyici öğeler kullanılmıştır.
 
6. Turna katarları geçiyordu golün üstünden, gölgeleri maviye dönüşerek. Van Gölü, günün her anında bir renk cümbüşünde yunup arını­yordu. Bir bakmışsın, göl bir anda som turun­cuya kesmiş. Bir bakmışsın, gölün ucundan bir mor şimşeği girmiş, bütün gölü som mo­ra boyayarak öteki ucundan çıkmış, ak kö­püklü dalgalarla bütün gölü süsleyerek.
Bu betimlemede   (tasvirde)   bulunmayan özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A)   İşitsel öğelere yer verme
B)Ayrıntılar üzerinde yoğunlaşma
C)Görsel öğelere ağırlık verme
D)Doğayı devinim içinde yansıtma
E) Doğa olaylarını kişileştirme
 
7.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birleşik yapılı bir zarf kullanılmamıştır?
A)    Adam bana bugün geleceğini söylemişti.
B) Hızlı konuşunca kimse dediğini anlamadı.
C) Onunla biraz daha yakından ilgilenmemi istedi.
D)Bu saçma şeyleri bana ayaküstü söyledi.
E) Gelişigüzel konuştuğuna bakma, iyi biridir.
 
8.   Aşağıdaki cümlelerden hangisinde eylemin yapısı farklıdır?
A) Sümbülleri erken yetiştirdi bahar yağmur­ları.
B)Sen ne hasretler uçurmuşsundur turnala­rın kanatlarında!
C)Bir kuytuya atılır bir gün parıldayan çam iğneleri.
D)Bari kıyısından gideyim şu yeryüzü gurbe­tinin.
E) Salınırdı gönlümüzün serin salkımlı söğüt­leri.
 

9. "Düşünceyi kanıtlamanın bir yolu da o konu­da uzman bir kişinin sözlerine yer vermek: alıntı yapmak ya da tanık göstermektir."
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde düşünce­nin kanıtlanması için bu yola başvurul­muştur?
A)Yarın, "gelecek" demektir. Geleceği kazan­mak, yorgunluk göstermekle değil rahatı­na kıyabilmekle olur. Böyle demek kolay fakat gerçek nedir?
B)Nem, duvarı nasıl yıkarsa gam da insanı öyle yıkar. Nem ve gam, içine sızdıkları varlıkları uzun sürede, ağır ağır, içten içe çürütüp yıkmayı bildirir.
C) "Nerede o eski günler, ak yaşmaklı anne­lerin hiç canımızı acıtmadan hem de bi­zimle sohbet ederek sütümüzü sağdığı günler?" diyordu yaşlı sayılan inek, yanındaki genç arkadaşına.
D) Çalışmak ve başarmak birbirine sıkı sıkıya bağlı iki eylemi belirtirler. İnsan niçin çalı­şır? Soru çok kısa ve özgündür.
E) İnsanı güzel yapan, güzel gösteren yalnız fizik güzelliği midir? Başka bir deyişle; yü­zü güzel olanın huyu da güzel olur mu? El­bette ki... "Güzel bir giyim, iyi bir öğüt mektubudur." diyen modacılar da aynı şe­yi savunmuyorlar mı?
 
10. Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki bekler­din;
Kıyametler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?
Bu dizelerde altı çizili sözcüklerin türleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla veril­miştir?
A)Ad-bağlaç-zarf-ünlem-ad
B)Ad-bağlaç-zamir-ünlem-ad
C)Fiil-edat-sıfat-ünlem-ad
D)Ad-bağlaç-zamir-ünlem-fiil
E) Fiil-edat-sıfat-ünlem-ad
 
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ve" bağ­lacı sıfatları bağlamıştır?
A)   Kışın buzlu ve yağışlı yollarda yürürken çok dikkatli olmak gerekir.
B)Köyümün mis kokan çam ağaçları ve yay­lalarımız gözlerimin önünde tütüyor âdeta.
C)Tane tane ve kısık bir sesle konuşarak tüm dinleyicileri etkiliyordu.
D)Tatilden dönünce bilgisayarının başına oturdu ve yeni kitabını yazmaya başladı.
E) Hamile kadınlara ve yaşlılara otobüste yer vermek bir insanlık göstergesidir.
 

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer-yön belirteci kullanılmıştır?
A)   Ne kadar az yüksekten uçarsan düştüğün zaman o kadar az incinirsin.
B)İleri düşünceye sahip insanlar, çocuklarına iyi bir eğitim yatırımı yapmaktadır.
C)Sabaha karşı geri dönen yavru kuşlar, ca­mın önündeki ekmek kırıntılarını gagalamaya başladılar.
D)Üstü başı perişan yaşlı bir kadını saatlerce dışarıda ayazda beklettiler.
E) İdealler yıldızlar gibidir, onları tutmak mümkün olmaz ama karanlık gecelerde
yolumuza onlar rehberlik ederler.
 
13. Ey oğul! Ananı, atanı say!
İnancını kaybedersen
Yeşilken çöllere dönersin.
Gördüğünü görme! Bildiğini bilme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme!
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdaki yargılar­dan hangisi söylenemez?
A)Fiillerin hepsi emir kipiyle çekimlenmiştir.
B)Emredici anlatım özelliklerinden yararla­nılmıştır.
C) Bir tane bağ-fiil kullanılmıştır.
D)4.dizedeki sıfat-fiiller nesne görevinde kul­lanılmıştır.
E) Son dizedeki sıfat-fiil dolaylı tümleç göre­vinde kullanılmıştır.
 
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlam (zaman) kayması yoktur?
A)Bundan sonra böyle hareketler yapmaya­caksınız!
B)Yarın bizimle birlikte tiyatroya gelir misin?
C) Senin söylediklerini ben hiçbir zaman an­layamıyorum.
D)Sinemayla ilgili bildiğim her şeyi ilk defa size anlatıyorum.
E) Bir gün ben de belki meşhur bir şair olu­rum.
 
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem, yapı bakımından birleşik bir fiil değildir?
A)Henüz Türkçe kelimeleri söyleyemeyen ve doğru dürüst cümle bile kuramayan beş yaşındaki anaokulu öğrencileri bile İngiliz­ce öğrenebiliyor.
B)Yorgunluğuna katlanamamaktan ötürü geliştirilmeden bırakılmış şiirlerden zevk alamıyorum.
C)Bugün bizim kısa şiirleri uzun şiirlere ya da uzun şiirleri kısa şiirlere yeğlememizin hangi nedenlere dayandığı sorusu kolay kolay çözülemez.
D)Bir yazar, kullandığı her kelimenin dış âlemde veya insan hayatında neye tekabül ettiğini bilmelidir.
E) Konuşmalarımız, "sap derken saman de­mek" gibi boş şeylerle geçivermiş yıllardır.
 
16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ek fiil kullanılmamıştır?
A)İnsanları kandırmak büyük suçtur.
B)Bu, dedemden öğrendiğim ilk ders oldu.
C)Geri durulmaz, diretilmez, karşı geline­mez bir kesinlik bu.
D)Dedemin yanında, benim de eski bir acım var, diyemedim.
E) Senin adın sana verilmiş bir armağandır oğul!
 

17. Hayalimde tek izgi bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!
Bu dizelerle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi söylenemez?
A)    Kişisel özlem, coşkun bir anlatımla dile getirilmiştir.
B) Öyküleyici anlatım özellikleri kullanılmıştır.
C) Betimleyici anlatım özelliklerinden yararla­nılmıştır.
D)Farklı türde zamirler kullanılmıştır,
E) Farklı türde sıfatlar kullanılmıştır.
 
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ne" söz­cüğü tür bakımından diğerlerinden farklı­dır?
A)    Şiirden ne anlamak gerekiyorsa şair onu dile getirmelidir.
B) O, ne yazdığını bilmeyen, burnu havada bir şairdir.
C) Ona gerçekten ne diyeceğimi bilemiyo­rum.
D)Ne yaptım ne ettim, gönlünü yine de ala­madım.
E) Ne yalan söyleyeyim, bu şairin şiirlerini hiç beğenmedim.
 
19.   I. Bursa'da bir eski cami avlusu.
II.Küçük şadırvanda sakırdayan su;
III.Orhan zamanından kalma bir duvar...
IV. Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Yukarıdaki numaralanmış dizelerle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi söylenemez?
A)    I. dizede bir isim hem niteleme hem de belgisiz sıfat almıştır.
B) II.dizede iki ayrı niteleme sıfatı kullanılmış­tır.
C) III.dizede bir isim-fiil, niteleme sıfatı göre­vinde kullanılmıştır.
D) I.ve III. dizede "bir" sözcüğü, belirtme sı­fatı olarak kullanılmıştır.
E)IV. dizede "bir" sözcüğü, belirtme sıfatı olarak kullanılmıştır.
 
 
20. (1)Artık tabiatın ince, nazik ve kırılgan ruhunu görüyordu. (II)Yaprakların nasıl sararmış ve birçoğunun düşüp çamurlarda çürümüş ol­duğunu artık görüyordu. (III)Şimdi, bu renk ve güzel kokuların, ne kadar vefasız, ne kadar ele avuca sığmaz, elde iken kıymeti bilinme­miş, öylece harcanmış bir hazine olduğunu acıacı görüyordu. (IV)İşte artık ne bir çiçek kalmıştı ne de güzel bir koku... (V)Artık küçücük bir tahammül de kalmamıştı, hepsi çürü­müştü.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) I.cümlede bir ad, birden fazla sıfat tarafın­dan nitelenmiştir.
B) II.cümlede "nasıl" sözcüğü, soru sıfatı olarak kullanılmıştır.
C) III.cümlede bir ad hem niteleme hem be­lirtme sıfatı almıştır.
D) IV.cümlede "bir" sözcüğü belgisiz sıfat olarak kullanılmıştır.
E)V.cümlede bir niteleme sıfatı, küçültme eki almıştır.

 
21. Duvarlara yazın, ağaçlara kazıyın...
Yani deneyin bütün olanakları,
Hiç olmazsa; iki yaprak
Samanlı kâğıda yazın,..
Ama sakın geç kalmayın!
Aşkınızı söylemeye...
Bu dizelerde aşağıdaki sözcük türlerinden hangisi yoktur?
A) ünlem           B) İlgeç          C) Bağlaç                        D) Ön ad        E) Belirteç
 
22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde hem edat hem de bağlaç kullanılmıştır?
A)   Sen bunlara aldırma çünkü öylesine söy­lenmiş sözler onlar.
B)Onları öyle özledim ki çocuk gibi yollarını gözlüyorum.
C)Trafik çok sıkışıktı hatta az kalsın geç kala­caktım.
D)Arkadaşlar neredeyse gelirler, sen sakın merak etme.
E) Bunlar yıllardır her işi böyle rast gele ya­parlar zaten.
 
 
23.   I. İsterdim bu eski yerde seninle
II. Baş başa uyumak son uykumuzu
III. Bu hayal içinde... Ve ufkumuzu
IV. Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk
V. Havayı dolduran uhrevi ahenk
Yukarıdaki numaralanmış dizelerle ilgili olarak aşağıdaki cümlelerden hangisi söylenemez?
A)   I.dizede "birliktelik" anlamında bir edat kullanılmıştır.
B)II.dizede ikileme zarf görevinde kullanıl­mıştır.
C)III.dizede bağlaç kullanılmıştır.
D)IV.dizede pekiştirmeli sözcük, sıfat göre­vinde kullanılmıştır.
E)V.dizede bir isim, birden fazla sıfat tarafın­dan nitelenmiştir.
 
24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ile" (le,-la) bağlaç görevinde kullanılmıştır?
A)Adamın en büyük hayali bisikletiyle dünya turuna çıkmakmış.
B)Yaz oldu mu buralar çiçeklerle ve çeşit çe­şit bitkilerle donanır.
C)Dün akşam arkadaşlarıyla final maçını iz­lemek için İstanbul' gitti.
D)Okulumuzla ilgili tüm haberleri medyadan derleyip arşivliyorum.
E) Tren yoluyla karayolunun birleştiği yerde bir trafik kazası olmuş.
 
25.   I. Bütün sevgileri atıp içimden.
II.    Varlığımı yalnız ona verdim ben.
III.Elverir ki bir gün bana derinden,
IV.Ta derinden bir gün bana "Gel" desin.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdaki cümlelerden hangisi söylenemez?
A)I. dizede bağ-fiil, zarf görevinde kullanıl­mıştır.
B) II.dizede durum zarfı kullanılmıştır.
C) III.dizede "bir gün" sözcük grubu zaman zarfıdır.
D)III.dizede "derinden" sözcüğü durum zar­fıdır.
E)IV. dizede hem zaman zarfı hem de durum zarfı kullanılmıştır.

 
 
1. Öğretici Anlatım - Zarf (Belirteç)
 
Hazırlık   
 
Aşağıdaki dizelerde bulunan boşluklara kutucuklardaki kelimelerden uygun olanlarını yerleştiri­niz.
CEVAP:
Ağır ağırçıkacaksın bu merdivenlerden.
Geceleyin bir ses böler uykumu
Her gün bir ayaz eser puslu tepelerden
Nasıl yürüsem bu yolları bilemiyorum
Geri geliyor düşmana attığım her kurşun
Daha çok seviyorum denizi, en çok da seni
Beri gel serseri yol.
 
Bu kelimelerin dizelerde nasıl bir anlamda ve işlevde kullanıldığını tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
CEVAP:
Bu kelimeler; fiilleri ve fiilimsileri “zaman, miktar, durum, soru ve yer-yön bakımından” anlamca belirtme, yani sınırlandırma işlevinde kullanılmıştır.
 
Metin İnceleme
1.     Her yazının öğretmek, açıklamak, düşündürmek, eğlendirmek, duygulandırmak, heyecanlan­dırmak gibi bir yazılış amacı vardır. Buna göre yukarıdaki metinlerin yazılış amacı nedir? Bunu nereden anlıyorsunuz?
CEVAP:
Bu metinlerin amacı öğretmek, aydınlatmak, bilgi vermektir.
 
2. Bu tür yazıları hangi amaçla okuyorsunuz?
            CEVAP:
Bu tür metinleri bilgiye ulaşmak, öğrenmek, aydınlanmak amacıyla okuyoruz.
 
3. Metinlerde cümleler arasında bir bütünlük var mı, yoksa metinler birbirinden kopuk cümlelerden mi oluşuyor? Bütünlük varsa hangi unsurlarla sağlanmıştır?
            CEVAP:
Metinlerde cümleler arasında kesinlikle bir bütünlük vardır. Bu bütünlük, bilginin hem anlam hem de yapı bakımından birbiriyle uyumlu olarak kullanılmasıyla sağlanmıştır. Bu tür metinlerde bütünlük, aşağıdaki unsurlarla da sağlanmaktadır:
·             İfadenin hiçbir engele uğramadan akıp gitmesi
·             Gereksiz söz tekrarlarının yapılmaması
·             Ses akışını bozan, söylenmesi güç seslere ve kelimelere yer verilmemesi
·             Dil ve ifadenin sade, gösterişsiz ve pürüzsüz olması
·             Düşünce ve duyguların kısa ve kesin ifadelerle dile getirilmesi
 
4. Bu metinlerde dil hangi işlevde kullanılmıştır?
            CEVAP:
Bu metinlerde dil, göndergesel işlevde kullanılmıştır. Kimya ile ilgili metinde ise göndergesel işlevle birlikte alıcıyı harekete geçirme işlevi de kullanılmıştır.
5. Zarflar; cümledeki yargıyı durum, yer-yön, miktar, soru yönlerinden tamamlayan kelimelerdir. Metindeki altı çizili kelimeler yargıyı hangi yönden tamamlıyor? Niçin?
CEVAP:
Çok: MİKTAR yönüyle tamamlıyor.
Bir gün: ZAMAN yönüyle tamamlıyor.
Şöyle: DURUM yönüyle tamamlıyor.
Hemen: ZAMAN yönüyle tamamlıyor.
On dakika sonra: ZAMAN yönüyle tamamlıyor.
Hemen: ZAMAN yönüyle tamamlıyor.
Bir daha: DURUM yönüyle tamamlıyor.
Böyle: DURUM yönüyle tamamlıyor.
Dedikten sonra: ZAMAN yönüyle tamamlıyor.
Hemen: ZAMAN yönüyle tamamlıyor.
Yönelip: DURUM yönüyle tamamlıyor.
Gerçekten: DURUM yönüyle tamamlıyor.
On dakika sonra: ZAMAN yönüyle tamamlıyor.
Söz verdiği gibi: DURUM yönüyle tamamlıyor.
Önden: DURUM yönüyle tamamlıyor.
 
6. Bu tür kelimelere ne ad verildiğini ve bunların metindeki işlevlerini belirtiniz.
     CEVAP:
Çok: MİKTAR ZARFI
Bir gün: ZAMAN ZARFI
Şöyle: DURUM ZARFI
Hemen: ZAMAN ZARFI
On dakika sonra: ZAMAN ZARFI
Hemen: ZAMAN ZARFI
Bir daha: DURUM ZARFI
Böyle: DURUM ZARFI
Dedikten sonra: ZAMAN ZARFI
Hemen: ZAMAN ZARFI
Yönelip: DURUM ZARFI
Gerçekten: DURUM ZARFI
On dakika sonra: ZAMAN ZARFI
Söz verdiği gibi: DURUM ZARFI
Önden: DURUM ZARFI
                                              
7. “Ne zaman” sorusunun karşılığı olan kelimeleri bulunuz. Bunların metindeki işlevini söyleyiniz.
CEVAP:
“Ne zaman” sorusunun karşılığı olan kelimeler: “Bir gün, hemen, on dakika sonra, dedikten sonra.”
Bu kelimelerin işlevi “zaman zarfı” olmasıdır.
 
8. “Nasıl” sorusunun karşılığı olan kelimeleri bulunuz. Bunların metindeki işlevini açıklayınız.
CEVAP:
“Nasıl” sorusunun karşılığı olan kelimeler: “şöyle, bir daha, böyle, yönelip, gerçekten, söz verdiği gibi, önden.”
Bu kelimelerin işlevi “durum zarfı” olmasıdır.
 
9. “Ne kadar” sorusunun karşılığı olan kelimeleri bulunuz. Bunların metindeki işlevini belirtiniz.
CEVAP:
“Ne kadar” sorusunun karşılığı olan kelime: “çok”
Bu kelimenin işlevi “durum zarfı” olmasıdır.
 
10. Okuduğunuz metinlerin ortak özelliklerini belirtiniz.
      CEVAP:
      Öğretici metinlerin ortak özellikleri şunlardır:
·         Açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla yazılır.
·         Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
·         Öğretici metnin anlaşılması ve yorumlanması için okuyucunun verilen bilgiyi kavrayabilecek birikime sahip olması gerekir.
·         Söz sanatlarına, kelimelerin mecaz anlamlarına yer verilmez.
·         Verilen bilgiler örneklerle ve tanımlarla pekiştirilir.
·         Daha çok nesnel cümleler kullanılır.
·         İfade hiçbir engele uğramadan akıp gider.
·         Gereksiz söz tekrarı yapılmaz.
·         Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktur.
·         Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
·         Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.
·         Bu anlatım türü daha çok ansiklopedilerde ve ders kitaplarında kullanılır.
·         Tarihi metinler, Felsefi metinler, Bilimsel metinler gibi bölümleri vardır.
 
Anlama ve Yorumlama
 
2.etkinlik
Öğretici anlatım metotlarıyla kaleme alınmış olan yazılar, işlenen konuların özelliklerine göre başlıca dört çeşide ayrılır. Öğretici anlatımın çeşitlerini yukarıdaki kutucuklardan seçerek aşağıda boş bırakılan yerlere yazınız.
 
1. Bir şeyin nasıl yapıldığı: Bu çeşit yazılara, en basit bir eşyanın, örneğin bir küreğin nasıl yapıldığın­dan, birçok aletten ibaret bir makinenin nasıl yapıldığına kadar, bütün eşyanın yapılışı konu edi­lebilir. Bunların nasıl kullanıldığından, yaptıkları işlerden de söz edilir. İnsanların yaptıkları işler, ör­neğin yüzme, futbol, balık avı, çamaşır yıkama vb. işler de bu konulara girer.
2. Bir şeyin meydana gelişi ve kuruluşu: Bu türe giren konular çok çeşitlidir: insanların, bitkilerin vb. şeylerin mey­dana gelişi, bir şehrin kuruluşu, her sahadaki topluluklar ve kuruluşlar bu gruba girer.
3.Bir düşünce veya kavramın anlatılması:Öğretici anlatımın bu türünde ahlak, demokrasi, hürriyet, namus, üstün­lük, idealizm, hak, eşitlik vb. konular işlenir. Yani bu gruba girenler sosyoloji veya felsefe ile ilgili konulardır.
4. Karakterlerin canlandırılması : Bu tür öğretici yazılarda ferdin veya bir topluluğun karakteri kısaca anlatı­lır; hâl ve hareketleriyle değil psikolojik durumları canlandırılarak açıklama yapılır ve geniş ölçüde çözümleme unsurunu içine alır.
 
3.etkinlik
Aşağıdaki metinde boş bırakılan yerlere uygun zarflar yerleştiriniz.
Ümitli Kurbağa
Bir kurbağa sürüsü ormanda yürürken içlerinden ikisi bir çukura düştü. Diğer bütün kurbağalar çu­kurun etrafında toplandı. Çukur bir hayli derindi ve arkadaşlarının zıplayıp dışarı çık­ması mümkün gözükmüyordu.
Yukarıdaki kurbağalar, boşuna çabalamamalarını söylediler arkadaşlarına:
"Çukur çok derin dışarı çıkmanız imkânsız." Ancak çukura düşen kurbağalar onların söy­lediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam ettiler.
Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlardı.
Sonunda kurbağalardan biri söylenenlerden etkilendi ve mücadeleyi bıraktı. Diğeri ise çabalamaya devam etti.
Yukarıdakiler de çırpınıp durarak daha çok acı çekti­ğini söylemeyi sürdürdüler. Ne var ki çukurdaki kurbağa son bir hamle daha yaptı, bu kez daha yükseğe sıç­ramayı başardı ve çukurdan çıktı. Çünkü bu kurbağa sa­ğırdı. O yüzden, arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine kulak asmamıştı.
Paul ESTRİDGE (Pol Estric)
 
6.etkinlik                                
Aşağıdaki boş bırakılan yerleri, örnek cümlelerden hareketle yukarıdaki zarf çeşitleriyle doldurunuz.
1.       "Hafta sonlarını çok güzel değerlendiriyor." cümlesinde olduğu gibi fiillere "nasıl" ve benzeri so­rular sorulduğunda cevap olan kelimeler .......... Niteleme (Durum)zarflarıdır. Bu zarflar eylemin nasıl ve ne şekilde yapıl­dığını ifade eder.
2.   "Deneme sınavına yarın gireceğiz." cümlesinde olduğu gibi fiillere "ne zaman" sorusunu sordu­ğumuzda aldığımız cevaplar.................................... Zaman zarflarını oluşturur. Bunlar, fiillerin anlamlarını zaman bakımından belirten zarflardır.
3.   "Kardeşin az önce koşarak aşağı indi." cümlesinde olduğu gibi fiillere sorulan "nereye" sorusu­nun cevabı olan kelimeler Yer-Yön zarfıdır. Bunlar, eylemlerin yapılış yönünü belirleyen zarflardır.
4.   "Sınıfımıza yeni gelen öğrenci çok konuşuyor." cümlesinde olduğu gibi fiilleri, nicelik yani miktar yönüyle sınırlayan veya kuvvetlendiren kelimelerMiktar zarfıdır.
5.   "Derslerinize nasıl çalışıyorsunuz?" cümlesinde olduğu gibi fiilleri soru yoluyla belirleyen ve diğer zarf çeşitlerini bulmaya yarayan soru kelimeleri Soru          zarfıdır.
 
7.etkinlik
Aşağıdaki metinde altı çizili kısımlar ile renkli yazılmış olan kısımlar arasındaki en önemli fark nedir?
CEVAP:
Renkli yazılmış olan sözcükler isimleri nitelemekte ve belirtmektedir; altı çizili sözcükler ise fiilleri belirtir. 
 
Bu kelimelerin metindeki görev ve anlamlarını belirtiniz.
CEVAP:
Renkli yazılmış olan kelimelerin metindeki görevleri sıfat; altı çizili sözcüklerin görevleri ise zarftır.
 
 
 
 
Ölçme ve Değerlendirme
A. Aşağıdaki öğretici anlatımla İlgili yargılan doğru-yanlış (D/Y) şeklinde değerlendiriniz.
(D) En çok kullanılan anlatım türlerinden biri olan öğretici anlatımın amacı, sözlü veya yazılı olsun anlaşılması güç şeyler hakkında bilgi vermektir.
(D) Öğretici metinlerin amaçlarından biri de okuyanları veya dinleyenleri o konuda aydınlatmaktır.
(Y) Öğretici metinler okuyanlara veya dinleyenlere estetik zevk ve heyecan kazandırır.
(Y) Öğretici metinlerde yazarlar kendi düşüncesini karşı tarafa empoze etmeye çalışırlar.
(D) Bu metinler açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla yazılır.
(Y) Öğretici metinlerde sık sık söz sanatlarına başvurulur.
(D) Dilin bünyesine mal olmamış yan anlam ifade eden kelime ve kelime gruplarına yer verilmez.
(Y) Öğretici metinlerin anlaşılması ve yorumlanması için okuyucunun belli bir birikime sahip olma­sı gerekmez.
(D) Bu metinler açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla yazıldığı için çeşitli düşünceler ara­sındaki bağlılığa, paragrafların birbirine bağlanmasına, geçiş cümle veya paragraflarına çok dikkat edilir.
(Y) Bu metinlerde mümkün olduğu kadar çok ayrıntı ve yan bilgiye yer vermek gerekir. Örneğin; şeker üretiminden söz edilirken ülkemizdeki ve dünyadaki tüm şeker fabrikalarından veya bun­ların tarihçesinden bahsedersek okuyucu bizim ne kadar kültürlü olduğumuzu anlar.
(Y) Yazarlar bu tür metinlere özellikle edebî bir değer katmak için çalışırlar.
(D) Bu metinlerde mümkün olduğunca öznellikten, yorum yapmaktan kaçınılmalıdır.
(D) Okuyucular bu tür metinleri bilgi edinmek, öğrenmek, aydınlanmak amacıyla okurlar.
(Y) Bu metinler okuyucuya edebî bir zevk ve heyecan verir.
 
B. Aşağıda boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurunuz.
Fiilleri, fiilimsileri, sıfatları ve görevce kendine benzeyen kelimeleri çeşitli yönlerden niteleyen ve fiil­lerin anlamlarını kuvvetlendiren kelimelere zarf denir.
Görevleri bakımından zarflar beşe ayrılır: zaman, durum, miktar, soru veyer-yön zarfları.
 
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli sorulan cevaplayınız.
1. Öğretici anlatımla oluşturulmuş metinleri an­lamak; "öğrenmek" ve "kavramak" aynı anla­ma gelmektedir. Öğrenmekte başarı, anla­manın tam olmasına bağlıdır. Anlama ve öğ­renmenin gerçekleşebilmesi için "duyma, görme, deneme, okuma" eylemleriyle dışarı­dan gelen etkilerin, izlerin zihnimizde değişik bütünler oluşturması ve özümüzle birleştiril­mesi gerekir. İçimizde duyduğumuz, zihni­mizde birleştirdiğimiz, iyice kavradığımız, başka deyişle anlayıp öğrendiğimiz bilgiler, düşünceler, duygular, olaylar "anladıklarımız"dır. Özüne inerek en iyi, en doğru, en açık, en kısa anlatabildiklerimiz "tam" anlayabildiklerimiz olacaktır.
Bu parçada öğretici anlatımla ilgili olarak verilmek istenen en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A)   İnsan ancak anladığını öğrenebilir ve öğ­rendiğini anlatabilir.
B)Öğrenmenin yaşı ve zamanı yoktur.
C)Tam anlaşılmamış olan konular "duyma, görme, deneme, okuma" gibi yöntemler­le tekrar ele alınmalıdır.
D)Öğrenmekte başarılı olmak için, okunan ya da dinlenen öğretici metinlerin dilinin yabancı kelimelerden arındırılması gerekir.
E) Dışarıdan gelen etkiler ve izler zihnimizle birleşirse öğrenme gerçekleşmiş demektir.
 
2.     I. Futbolun kuralları ve nasıl oynandığı hak­kında bilgi verilmesi
II.    Bir spor kulübünün nasıl kurulduğunun anlatılması
III.Tarhana çorbasının nasıl pişirildiğinin tarif edilmesi
IVGeyik avlama ile ilgili teknik bilgilerin veril­mesi
V   İnsanların başından geçen olayların hikâye edilerek anlatılması
Yukarıda verilenlerden hangisi öğretici an­latımın özellikleri kullanılarak oluşturulamaz?
 
      A)I.           B)II.                C)III.              D)IV.              E)V.
 
3.   Öğretici anlatımla oluşturulan metnin kolayca ve doğru anlaşılır olması gerekir. Amaç anla­şılabilecek, başka anlamlara çekilemeyecek biçimde ortaya konulmalıdır. Anlatan neyi an­latmak ve öğretmek istiyorsa dinleyen ya da okuyan onu aynen öyle anlayabiliyorsa öğren­mek ve öğretmek için gerekli olan açıklık ger­çekleşmiş olur. Açıklıkta "anlaşma" vardır; an­laşma yoksa anlatım açık değil "kapalı" yapıl­mış ve öğretici anlatımın "açıklık" kuralına ters düşülmüş olur.
Bu parçadan öğretici anlatımla ilgili aşağı­daki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A)Öğretici anlatımda, anlatılanların anlaşılır olması gerekir.
B)Öğretici anlatımda, anlatan ile dinleyen ya da okuyan arasında anlaşma önemlidir.
C)Öğretici anlatımda önemli olan, dinleyici ya da okuyucunun o konu hakkındaki ön hazırlığıdır.
D)Anlatılanlar başka anlamlara çekilmeye­cek bir biçimde okuyucu ya da dinleyiciye sunulmalıdır.
E) Kapalı olan metinler, öğretici anlatımda "açıklık" ilkesine uyulmadan hazırlanmış
demektir.
 
4.   Öğretici anlatım ile ilgili aşağıdaki bilgiler­den hangisi yanlıştır?
A)Öğretici metinler farklı yorumlara açık ol­mamalıdır.
B)Öğretici metinlerde söz sanatlarına, dilin bünyesine mal olmamış yan anlam taşı­yan kelime ve söz gruplarına yer verilmez.
C)Bu metinler açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla yazılır.
D)Öğretici metinlerin açık, duru ve anlaşılır olması gerekir.
E) Bu metinlerde mümkün olduğu kadar çok ayrıntı ve yan bilgiye yer vermek gerekir.
 
5.   Aşağıdakilerden hangisi öğretici yazıların düzenleniş amaçlarından biri değildir?
A)Bir şeyin nasıl yapıldığını anlatmak
B) Bir şeyin meydana gelişini ve kuruluşunu anlatmak
C) Bir düşünce veya kavramı anlatmak
D)Bir karakteri canlandırmak
E) Bir konuyu delillerle kanıtlamak


A. Öyküleyici Anlatım (Hikâye Etme) - İsim (Ad) 
Hazırlık
 
Şiir metnindeki belirginleştirilmiş sözcüklerin ortak özellikleri nedir?
CEVAP:
Varlıkları ve kavramları karşılaması, yani isim (ad) olması.
 
Şiirdeki bu sözcükleri çıkardığımızda metin anlamlı bir bütün olur mu? Niçin?
CEVAP:
Şiirdeki bu sözcükleri çıkardığımızda metin anlamlı bir bütün olmaz. Çünkü isimlerin taşıdığı anlamı cümlede taşıyan başka sözcük yoksa cümlenin ya anlamı değişir ya da -bu şiirde olduğu gibi- cümle anlamlı bir bütün olmaktan çıkar. 
 
Metnin ikinci bölümündeki aynı özelliğe sahip sözcüklerin altını çiziniz.
CEVAP:
Heeeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
 Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.
Orhan Veli KANIK
 
 
Metin İnceleme
1.     Öyküleyici anlatımda anlatımın esas olduğunu da düşünerek okuduğunuz metinlerin hangi anla­tımla kaleme alındığını söyleyiniz. Bu metinlerin ortak özellikleri nelerdir? Açıklayınız.
CEVAP:
Bu metinler öyküleyici anlatımla kaleme alınmıştır. Öyküleyici metinlerin ortak özellikleri şunlardır:
üSanat metinleri öyküleyici anlatımla yazılır. (Hikâye, roman, masal, tiyatro, fabl, vs…)
üÖyküleyici anlatımda bir olayın olması şarttır.
üOlay, kişi, mekân ve zaman ortak öğelerdir ve olay örgüsünü oluşturmak için kullanılır.
üOlay kişiler arasında gelişir, bir zamanda oluşur, bir mekân içerisinde gerçekleşir ve bir anlatıcı tarafından anlatılır. Kişiler insan olabileceği gibi, onun yerine geçebilecek varlık ya da kavramlar da olabilir. Seçilen kişi ne olursa olsun kastedilen insandır.
üÖyküleyici anlatım “sanat metinlerinde” kullanılabileceği gibi “öğretici metinlerde” de kullanılabilir. (anı, gezi yazısı, makale, vs…)
üÖyküleyici anlatımlardaki olay yaşanmış veya yaşanması mümkün olan özellik gösterir, olay örgüsü ise tasarlanmış, hayal edilmiş bir olaydan hareketle gerçekleştirilen bir düzenlemedir.
üÖğretici metinlerde anlatıcı gerçek kişidir. Sanat metinlerinde ise anlatıcı kurmaca bir kişidir.
üKurmaca metinlerde olay örgüsü, kurmaca olmayan metinlerde ise olay zinciri vardır.
üOlaylar birinci şahsın ağzından anlatılabilir. Anlatıcı olay kahramanlarından biridir.
üOlaylar üçüncü şahsın ağzından anlatılabilir. Olan biten her şey bir kamera sessizliğiyle izlenip anlatılır.
üOlaylar ilahi (tanrısal, hâkim) bakış açısıyla anlatılabilir. Yazar; tüm olay, zaman, kişi ve mekâna hâkimdir, anlatıcı her şeyi bilir.
 
2. Öyküleyici anlatımda olay, kişi, zaman, mekân ve anlatıcı ortak öğelerdir. Her öyküleyici an­latımda anlatılacak, nakledilecek veya gösterilecek bir olay veya olay örgüsü vardır. Buna göre oku­duğunuz hikâyelerdeki ortak öğeler nelerdir?
CEVAP:
Bu metinlerde de olay, kişi, zaman ve mekân ortak öğelerdir.
 
3. Bir anlatıcının bir olayı veya birbiriyle ilişkili olayları anlatması veya nakletmesi sonucu or­taya çıkan anlatıma "öyküleyici anlatım' denir. Buna göre metinlerden hareketle öyküleyici anlatımın ayırıcı özelliklerini yazınız. (1.soruda cevap verilmiştir.)
 
4. Bir arada bulunmak zorunda olan en az iki kişinin veya iki kişi yerine geçen kavram veya var­lığın bireysel farklılıklar sebebiyle karşı karşıya gelmesi veya çatışması sonucu ortaya çıkan eyle­me “olay”; eylem zincirine de “olay zinciri” denir. Buna göre “Binlerce Güvercin” adlı metindeki ola­yı ve buna bağlı olarak meydana gelen olay zincirini belirtiniz. Olay ile olay zinciri arasındaki farkı tartı­şınız. Sonuçları maddeler hâlinde defterinize yazınız.
CEVAP:
“Binlerce Güvercin” metnindeki ana olay; Ömer’in, güvercin almak için gerekli olan parayı babasının cebinden çalmasıdır. Buna bağlı olarak meydana gelen olay zinciri ise şöyledir:
-   Ömer’in çaldığı parayı, babasından dayak yeme korkusuyla tarla yolundaki bir taşın altına saklaması
-   Paranın çalındığının ortaya çıkması
-   Ömer’in parayı çalmadığını söylemesi üzerine teyzesinin oğlu Mustafa’yı zan altında bırakması
-   Suçsuz olan Mustafa’nın ağlayarak kendi köyüne dönmek istemesi
-   Ömer’in vicdan azabı çekmeye başlaması
-   Mustafa köyüne gitmek üzereyken Ömer’in suçunu itiraf etmesi
-   Ömer’in hastalanması
-   Mustafa’nın, Ömerlerin köyüne bir daha hiç gelmemesi
Bu metinde de görüldüğü üzere olay tektir; bu olaya bağlı olarak ortaya çıkan ve birbirini takip eden olaylar ise olay zincirinin oluşturur.
 
5. Öyküleyici anlatımlardaki olay yaşanmış veya yaşanması mümkün olan özellik gösterir, olay örgüsü ise tasarlanmış, hayal edilmiş bir olaydan hareketle gerçekleştirilen bir düzenlemedir. Buna göre metinlerdeki olayları ve olay örgüsünü belirtiniz. Olay ile olay örgüsü arasındaki farkı metinlerden ve Türk edebiyatı 9. sınıf 3. ünitesinden faydalanarak açıklayınız.
6. Metinlerden hareketle kişilerin olaydaki işlevlerinin ne olduğunu tartışarak belirtiniz.
CEVAP:
Kişiler, olayların gerçekleşmesindeki en önemli öğedir. Kişi, bir insan olabileceği gibi, hayvan ya da cansız bir varlık da olabilir. Her olay mutlaka en az bir kişi etrafında şekillenir. Temelinde kişi olmayan bir öyküleyici metin düşünülemez.
 
7. Metinlerde varlıkları ve kavramları karşılayan kelimelerden on tanesinin altını çiziniz. Bunlar çıkar­tıldığında anlamda bir değişme oluyor mu? Bu kelimelerin kullanılma nedenlerini açıklayınız.
CEVAP:

HAYAT NE TATLI

Hafız Nuri Efendi, kapının arkasından şemsiye­sini aldı, yavaşça sokağa çıktı. Neden? Bir işi mi var? Birini mi görecekti? Hiçbir işi yok. Hiç çıkma­sa da olabilirdi. Ancak çıkmış bulundu. Ayakları onu dört yol ağzına doğru götürdü. İki evin arasın­daki dar aralıktan, vagonların geçtiği görülüyor! Geçti, geçti, sonra birdenbire bitti.
 
 
 

 

 
 
 
 

Metindeki altı çizili kelimeler cümleden çıkarıldığında anlamda büyük değişmeler olmaktadır. Bu kelimeler, varlıkları ve kavramları karşılamak amacıyla kullanılmaktadır.
 
8. Metinlerdeki çoğul eki alarak birden fazla varlığı karşılayan isimleri belirtiniz. Bunların kullanılma nedenlerini açıklayınız. Tekil ve çoğul isimler metne ne kazandırmaktadır?
 
Metin adı
Çoğul eki alan isimler
HAYAT NE TATLI
 
Ayakları, vagonların, bostanlara, marullara, salatalara, iskemlelere, satıcıları, takunyalarını, takunyalarla
BİNLERCE GÜVERCİN
 
Güvercinler, elbiseleri, yiyecekleri, güvercinlerini, ceplerini, hıçkırıklarını, gözleri, gözlerimi, dizlerini, insanlar, kötülüklerden, seneler
FATİH-HARBİYE
 
Gözlerini
 
Çoğul isimlerin kullanılma nedeni, karşılanan varlık ya da kavramın sayısının çokluğunu göstermektir.
 
9.    İsimler çokluk eki almadan da birden fazla varlığı ifade edebilir mi? Açıklayınız.
CEVAP:
İsimler çokluk eki almadığı halde, yani biçim bakımından tekil göründüğü halde birden fazla varlığı ifade edebilir. Bu tür isimlere topluluk ismi denir.  “Deste, alay, sürü, kurultay, jüri, meclis, takım, ordu, demet” örneklerinde olduğu gibi, -ler eki kullanılmamıştır; fakat bu isimler birden fazla varlığı ifade etmektedir.
 
10.    Şiirde geçen; birden fazla ağacın ismi olan “orman” kelimesi ile çoğul eki (-ler, -lar) almış olan isimleri, varlıkların sayısını ifade edişleri bakımından karşılaştırınız. Farklılıkları belirtiniz.
CEVAP:
Eller, atalar, kahramanlar, zamanlar, krallar, düşmanlar, kuşlar, koçlar
Çoğul İsim
-ler,-lar çokluk ekini alarak çokluk anlamı taşıyan ad.
Orman
Topluluk İsmi
Biçim bakımından tekil göründüğü halde çokluk anlamı taşıyan ad.
 
11. Okuduğunuz metinlerden topluluk ismi örnekleri bulunuz. Bunların ifadeye ne kattıklarını belir­tiniz.
12. Şiirde geçen "Osmanlı" kelimesi bir özel isim olduğu hâlde getirilen -lar" çekim eki kesme işa­retiyle (') ayrılmamıştır. Bunun sebebini tartışınız. Sonuçlarını bildiriniz.
CEVAP:
Osmanlı kelimesine getirilen -ler eki Yapım Eki işlevinde kullanılmış ve kelimeye “millet” anlamı kazandırmıştır. “Özel isimlere getirilen yapım ekleri kesme işareti ile ayrılmaz.” kuralına göre de -ler eki ayrı yazılmıştır.
 
13. "Oğlumuz" adlı metinde geçen "Ömer" kelimesine eklenen "-cik" eki, kelimeye nasıl bir anlam katmıştır? Bu tür kullanımlar ortaya nasıl çıkmıştır? Açıklayınız.
CEVAP:
“-cik” eki Ömer kelimesine “küçülme” anlamı katmış ve dolayısıyla “Ömercik” kelimesi “Küçük Ömer” anlamına gelecek şekilde kullanılmıştır.
 
14. Dilde sayılı kelimelerle sayısız kavramları ifade etme zorunluluğu sebebiyle türemiş ve bir­leşik kelimeler kullanılır. Siz de 4. ve 5. metinlerdeki isimleri yapılarına göre ayırınız. Bunların özellikle­rini açıklayınız.
CEVAP:
 
Basit isimler
Türemiş isimler
Birleşik isimler
OĞLUMUZ
 Şubat, gecesi, babamın, kucağına, isim, kamus, kâinat, kelime,  ikbaline, layık, diş, annesine, mektebe, evden, kabul, mukadder, oğul, çarşı, mahkûm, yaş, karımın, endişem, liseyi, fakülteyi, arada, aşkın, perişan, dünyamız, odaların, tarzını, evi, serçe, yavrusu, gözün, dallarda,   misafir, odayı, tasavvur, annen, sesini, vicdan, azabı, elinden, hayat.
Gülüş, varlığına, sokak, bölünmeye, hırçınlıklar, iştahsızlıklar, bahtsızlığı, döşeniş, uçmayı, düşündüğün, kardeşlerini, okutacağından, burkulması, çaresizliğin.      
Beşibirliğini.
ANADOLU
Osman’ın, yurdu, Tuğrul, eller, milletimiz, ana, kucağıdır, soyunu, hudut, boyunu, ateş, oyunu, ataların, ocağıdır, devlete, temel, meydanda, can yaylasında, silah, kahramanlar, krallardan, taç, kuştan, sudan, düşmanlardan, öç, kuvvetin, ormanında, kuşlar, çayırında, koçlar, tarlasında, altın, başak, gölgesinde, gam, Rıza, canım, kurbandır, sinesinde, atan, anandır, vatandır, anamızın.
Konağıdır, Osmanlılar, kaynağıdır.
Anadolu.
 
15. Aynı cinsten ve genel özellikleri ortak olan varlıkların ve kavramların ortak adı cins isim; bir tek varlığa veya kavrama özet olarak verilen isimler ise özel isimlerdir. Buna göre metinlerdeki özel ve cins isimleri belirtiniz.
CEVAP:
 
Cins isimleri
Özel isimler
OĞLUMUZ
 Şubat, gecesi, babamın, kucağına, isim, kamus, kâinat, kelime,  ikbaline, layık, diş, annesine, mektebe, evden, kabul, mukadder, oğul, çarşı, mahkûm, yaş, karımın, endişem, liseyi, fakülteyi, arada, aşkın, perişan, dünyamız, odaların, tarzını, evi, serçe, yavrusu, gözün, dallarda,   misafir, odayı, tasavvur, annen, sesini, vicdan, azabı, elinden, hayat, gülüş, varlığına, sokak, bölünmeye, hırçınlıklar, iştahsızlıklar, bahtsızlığı, döşeniş, uçmayı, düşündüğün, kardeşlerini, okutacağından, burkulması, çaresizliğin.     
Ömer, Ömercik.
ANADOLU
Yurdu, eller, milletimiz, ana, kucağıdır, soyunu, hudut, boyunu, ateş, oyunu, ataların, ocağıdır, devlete, temel, meydanda, can yaylasında, silah, kahramanlar, krallardan, taç, kuştan, sudan, düşmanlardan, öç, kuvvetin, ormanında, kuşlar, çayırında, koçlar, tarlasında, altın, başak, gölgesinde, gam, canım, kurbandır, sinesinde, atan, anandır, vatandır, anamızın, konağıdır, kaynağıdır.
Osman’ın, Tuğrul, Osmanlılar, Anadolu, Rıza.
Anlama ve Yorumlama
 
1.etkinlik
Öyküleyici anlatımda bir anlatıcı bulunur. Sanat metinlerinde anlatıcı kurmaca kişi: öğretici öyküleyici metinlerde ise gerçek bir kişidir. Sanat metinlerinde anlatıcı üç temel bakış açısının birin­den hareketle olayı, mekânı, kişileri ve zamanı anlattır. Buna göre incelediğiniz sanat metinlerinden hareketle aşağıdaki tabloyu doldurunuz.
CEVAP:
 
Binlerce Güvercin    
Fatih Harbiye       
Hayat Ne Tatlı
Anlatıcı olay kahramanlarından birisidir. (1. şahıs ağzından anlatım)
X
 
 
Anlatıcı, olayın içinde olmayıp sadece gözlemlenen yönlerini aktarmıştır.
(3. şahıs ağzından anlatım)
 
 
X
Anlatıcı, olayın içindeki kahramanlardan birisi olmamasına rağmen kişilerin iç dünyaları dâhil her şeyi bilmektedir. (Hâkim (ilahi) bakış anlatımı)
 
X
 
 
2.etkinlik
Metindeki küçültme eklerinin altı çizili kelimelere kattığı anlamı belirtiniz.
CEVAP:
Bebeciği: küçültme anlamı
Çocuk­cağız: acıma anlamı
Anneciğim:  sevgi anlamı
Kızcağızı: acıma anlamı
 
 
3.etkinlik
İnceleme bölümündeki ilk üç metinden hareketle aşağıdaki tabloyu doldurunuz.
CEVAP:
 
Zaman
Mekân
Kişiler
Olay
Tema
1. Metin
Sabahtan akşama bir gün
İstanbul sokakları
Hafız Nuri Efendi, Kavaf’ın Şükrü, Halil ve mahalleli
Hafız Nuri Efendi’nin İstanbul sokaklarındaki bir günlük macerası
Hayatın tadı
2. Metin
Uzun günler
Köy, tarla, ev
Ömer, Mustafa, Ömer’in babası ve annesi
Ömer’in, güvercin almak bahanesiyle babasının cebinden para çalması ve sonrası
Son pişmanlık
3. Metin
Kısa bir an
Evin bir odası
Şinasi, Faiz Bey
Faiz Bey’in kızının eve geç gelmesi
Hakikat
 
4.etkinlik
Masalın olay örgüsünü belirleyip şema hâlinde gösteriniz.
CEVAP:

1. Farenin deveyi yularından tutarak sürüklemesi

 
6. Devenin fareye nasihat etmesi
4. Devenin, ırmağın derinliğini kontrol etmesi
2. Farenin gurura kapılması
3. Irmağı görünce farenin durması ve utanması
5. Farenin gerçeği görmesi ve deveye yalvarması
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

5.etkinlik
 
Ahmet Rasim'in "Şehir Mektupları" adlı eserinden alınan aşağıdaki metinden türemiş isim örnekleri bulunuz.
CEVAP:
Çımacı, yaygınlaşmasından, isimlendirilmesi, dilekçe, sunulmasına, Sucu, Zeytinlik, çekici, ağırlığı.
 
Kelime türetme yöntemi dilimizin hangi yapı özelliğini gösterir? Tartışarak sonuçları belirtiniz.
CEVAP:
Dilimizin sondan eklemeli bir dil olduğunu gösterir.
 
Aşağıdaki metinde bir kavramı karşılamak üzere en az iki kelimenin aralarına başka bir ke­lime kabul etmeyecek şekilde birleşmesiyle oluşmuş birleşik kelimelere örnekler bulunuz. Bun­ların ifadeye neler kazandırdığını açıklayınız.
CEVAP:
Sarıyer'de, Beyler­beyi'nin, Pazarbaşı’nda, Bakırköy'de, Göztepe, Karakulak, Kayışdağı, Taşdelen.
 
Aşağıdaki metinde geçen özel ve cins isimlere örnekler bulunuz. Bunların metne neler ka­zandırdığını belirtiniz.
CEVAP:
Cins isimleri
Özel isimler
Unvanının, hamallardan, renk, hakkında, karar, ismi, suyu, imza, deposunun, levha, dikkat, su, can, gözü, yüzü, boyu, ateşi, kanı, başının, içi, huyu, ismi.
Sarıyer'de, Beyler­beyi'nin, Pazarbaşı’nda, Bakırköy'de, Göztepe, Karakulak, Kayışdağı, Taşdelen, Monitör, Oryantal, Yakacık, Zeytinlik.
 
6.etkinlik
Kurmaca metinlerde olay örgüsü, kurmaca olmayan metinlerde ise olay zinciri vardır. Yuka­rıdaki tarihi metnin olay zincirini belirleyiniz.

1. Yavuz Sultan Selim’in, Kocaeli'nin bağ ve bahçelerinden geçmesi

 
CEVAP:

 

3. Yeniçeri ağasını yanına çağırarak askerlerin heybelerini arama emri vermesi

 
4. Askerlerin heybelerinden elma çıkmamamsı üzerine mutlu olması
2. Askerlerin izinsiz elma alıp almadığını kontrol etmek için orduyu durdurması
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Gerçek ya da gerçek dışı unsurlarla örgülenmiş olan öyküleyici metinlerde kime seslenilmektedir? "Devenin Yularını Çeken Fare" ve "Sefere Giderken" adlı metinlerden hareketle açık­layınız.
CEVAP:
Okuyucuya seslenilmektedir. Her iki metinde de görüldüğü üzere okuyucuya ders verme amacı güdülmekte, toplumda kişilerin eksik görülen ahlaki davranışlarını tamamlamalarına yardımcı olmaya çalışılmaktadır.
 
Tarihî bir olayı anlatan "Sefere Giderken" metni ile "Devenin Yularını Çeken Fare" masalı­nı inceleyerek aşağıdaki tabloyu doldurunuz.
CEVAP:
 
Masal
Tarih
Metinde geçen olay, zaman ve mekânın neler olacağını yazar kendisi kurgulamış ve bunları olay örgüsü hâline getirerek anlatmıştır.
X
 
Yazar; var olan bir olayı, zamanı ve mekânı bir olay zinciri hâlinde anlatmıştır.
 
X
 
7.etkinlik
Öyküleyici anlatımın hangi metin türlerinde kullanıldığını belirtiniz.
CEVAP:
Olay anlatımının esas olduğu metinlerde (hikâye, roman, masal, fabl, anı, gezi yazısı…) çok yaygın olarak kullanılır. Ancak bazı öğretici metinlerde (tarihi metinler, makale, söyleşi, fıkra…) ve mülakat yazılarında da öyküleyici anlatım kullanılmaktadır. 
 
9.etkinlik
Aşağıdaki metinleri isimlerinin soyut- somut olması yönünden karşılaştırınız.
CEVAP:
1.metin
 
SOMUT
Duyu organlarımızla algılayabildiğimiz (somut) varlıklar yoğun bir şekilde kullanılmıştır.  
Salata, turp, jambon, turşu, sos, ekmek, tabak, ressam, boya, insan, göz, elma, kayısı, erik, şekil, çiçek, dil, kamçı, hıyar, şeker, hindi, but, reçel, bezelye, pilaki, omlet, ıspanak, ciğer, yahni, yemek, tabak.
2.metin
 
SOYUT
Duyu organlarımızla algılayamadığımız(soyut ) kavramlar yoğun bir şekilde kullanılmıştır.  
Kalp, sevinç, keder, vefasızlık, ölüm, felaket, acı, ayrılık, gurbet, hasret, sıkıntı, refah, his.
 
 
 
 
12.etkinlik
 
Göstergelere uygun birleşik isim örnekleri bulunuz.
CEVAP:
Birleşik ismin oluşum şekli
Birleşik isim örneği
İsim tamlaması
 
Aslanağzı, demiryolu, devekuşu, keçiboynuzu, gökyüzü, ateşböceği, Çanakkale, Pamukkale, …
Sıfat tamlaması
 
Kırşehir, Uludağ, akarsu, bozkır, sivrisinek, alabalık, akbaba, kırkayak, …
Bir isimle bir fiilin birleşmesi
 
Gecekondu, ateşkes, imambayıldı, bilgisayar, …
İki fiilin birleşmesi
 
Çekyat, gelgit, uyurgezer, kapkaç, biçerdöver, …
 
13.etkinlik
 
Şiirdeki öyküleyici anlatım unsurlarını bulunuz.
CEVAP:
 
Anlatıcı
Zaman
Mekân
Kişi
Han Duvarları
1.şahıs
- geçmiş zaman
- şimdiki zaman
- yollar
- han
Şair
 
 
14.etkinlik
Aşağıdaki metinde geçen isimlerin altını çiziniz.
CEVAP:
Dönüş adlı romanda roman kahramanı Seyyit YILMAZ, kişiliğiyle ön plana çıkmıştır. Erzincan'ın Kemah ilçesinden İstanbul'a göç eden ve Narin Tekstilde, biraz da araya adam koyarak güç bela ge­ce bekçiliği işini bulan Seyyit YILMAZ, aslında Türk insanının tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişinde yaşadığı bütün gelgitleri yansıtmaktadır.
 
Metindeki özel isimleri uygun başlıkların karşısına yazınız.
CEVAP:
Sosyal statü adları: Türk
Kişi adları           : Seyyit YILMAZ
Coğrafya adları : Erzincan, Kemah, İstanbul
Kurum-kuruluş adları: Narin Tekstil
Eser adları          :Dönüş
Ölçme ve Değerlendirme
A.   Aşağıdaki yargıları doğru-yanlış (D/Y) şeklinde değerlendiriniz
(D) Olaylar tema çerçevesinde meydana gelir.
(D) Cins isimler bazen özel isim olarak kullanılabilir.
(Y) Öyküleyici anlatımda kişi öğesi insan dışındaki varlıklardan olamaz.
(Y) Psikolojik tasvirlerde genellikle somut isimler kullanılır.
(D) Öyküleyici anlatımda zaman, mekân, kişi ve olay olmak üzere dört unsur vardır.
(D) Varlıkların sayısının birden fazla olduğunu (- ler/lar) ekini kullanmadan da ifade edebiliriz.
(D) üçüncü şahıs anlatımda anlatıcı olayı dışarıdan gözlemleyen birisidir.
(Y) "Güneş, balçıkla sıvanmaz." atasözünde "-çık" eki kelimeye küçültme anlamı katmıştır.
(Y) Hâkim bakış açısında, anlatıcı olayın içerisinde bir kahramandır.
(Y) Oykülemede olay her zaman kronolojik olarak ilerler.
(Y) Öyküleyici anlatım, "öğretici metin" ve "sanat metinleri"nde kullanılır.
(Y) Topluluk isimlerinin çoğulu yapılamaz.
B. Aşağıdaki boş bırakılan yerleri uygun şekilde doldurunuz.
vOlay zinciri ile olay örgüsü arasındaki fark: Olay örgüsü, kurmaca metinlerde; olay zinciri ise, kurmaca olmayan metinlerde vardır.
vBeş duyu organımızla algılayamadığımız varlıkların isimleri soyut isimdir.
vÖzel isimlere gelen "-ler, -lar" eki kelimeye topluluk, aile, millet anlamı katarsa bitişik yazılır.
C.   Aşağıdaki çoktan seçmeli sorulan cevaplayınız.
1.   Aşağıdaki türemiş isimlerin hangisinin kökü farklı bir kelime türüne örnektir?      
A) Birlik  B) Verim         C) Yazı           D) Uyku         E) Yorgun
 
2.    Solgun yüzünde kaygı taşır her geçen
         I                       II
Hep saz benizlidir, bu yıl eylül çocukları
       III                                    IV               V
 
Yukarıdaki dizelerde numaralandırılmış sözcüklerden hangisi isim görevinde değildir?
   
A) I.        B) II.               C) III.             D) IV.                         E) V.
 
(Not: Bu soru kitapta dizgi hatasıyla çıkmıştır. Altı çizilmesi gereken kelimeler ve numaralar birbiriyle karışmıştır. Düzeltilmiş şekli yukarıdaki gibidir. Aksi takdirde sorunun iptal edilmesi gerekir. Düzeltir özür dileriz.)
 
 
 
3.   "Somut bir isim anlam genişlemesi yoluyla soyut anlam kazanabilir."
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangisinde böyle bir özellik vardır?
A)Sabahın erken saatlerinde balık avlamaya gittiler.
B) Bütün ağaçlar bahar aylarında güzelleşir.
C) Batı Anadolu'nun bu küçük kasabası ol­dukça şirindir.
D)Adam akşama kadar çalıştı, hâlâ yorulmadı.
E) Dün akşam, ağzındaki baklayı nihayet çı­kardı.
 
 
4.   Sofraya hep birlikte otururduk. Tahtadan, yu­varlak bir yer sofrasına, ayaklarımızı altımıza alıp yan oturarak yaklaşırdık. Sofra örtüsünü dizlerimizin üzerine çekerdik. Babam bağdaş kurarak baş köşede otururdu. Beni sağına, kız kardeşimi de soluna alırdı. Karşısında an­nem otururdu. Babam, yemeğe başlamadan içimizden biri yanılıp da yemeğe uzanacak olursa hiç acımadan kaşığının tersini, uzanan elin sırtına indirirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
A)   Betimleme - öyküleme
B)Öyküleme - örnek verme
C)Betimleme - açıklama
D)Açıklama - öyküleme
E) Açıklama - örnek verme
 
 
5.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut bir isim mecaz anlama gelerek soyut an­
lam kazanmıştır?
A)   Saçların beyazlayınca anlarsın gençliğinin kıymetini.
B)Çok yorgun ve hasta olduğundan dünkü davete katılmadı.
C)Kuraklıkta ağaçların bile yaprakları kavrul­muş, kararmıştı.
D)Onun kafasında ne tilkiler dolaştığını sen asla tahmin edemezsin.
E) Çok kitap okuyunca aklım karışıyor zih­nim yoruluyor.
 
 
6.  Çalışmalarımız sonuç verdi. Meler mi oldu? Ot bitmeyen bozkırlar, ipek gibi yumuşak topraklı ovalara dönüştü. Tarlalar, an kovan­ları gibi uğuldamaya başladı. Toprağın derin­liklerinde uyuyan sular yeryüzüne çıkarıldı. Kova kova süt veren inekler, kovan kovan bal veren arılar yetiştirildi. Sofraları, el ele verile­rek üretilen yiyecekler süsledi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A)Benzetme sanatından yararlanma
B)Öykülemeye başvurma
C)Yinelemelere yer verme
D)Betimleme yapma
E) Tanık gösterme
 
 
 
7. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi farklı yolla oluşturulmuş bir birleşik isim­dir?
A)Dağlardan her yaz kuşüzümü toplardık.
B)Akşam olunca gökyüzünü sığırcıklar kap­lardı.
C)Eskiden ebegümeci ilaç yapımında kulla­nılırmış.
D)Bu şirin derede alabalıktan bol bir şey yok.
E) Geceleri ateşböceği yakalamaya bayılırdık.
 
 
8. Kapıyı arkasından çekince açılan boşluğu doldurarak içeriye doğru yürüdü kar. Tüm bedeni birden kuşatarak... Sabaha değin sü­rüp doldurmuştu evin duldada kalan önünü. Kapının yarı boyuna çıkmıştı çığ. Rüzgâr kö­şe bucak dolaştı evi bir anda. Hemen çocuk­ların yataklarına giderek iyice bastırdı yorga­nı, başlarına değin çekerek. Sonra da küreği aldı, içeriye doğru göçen karları attı, ardından ahırın yolunu açmaya koyuldu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basamaktadır?
A) Öyküleme                   B) Tanımlama                         C) Açıklama  
                               D) Tanık gösterme                 E) Karşılaştırma
 
 
9.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut isim kullanılmamıştır?
A)   Hepimiz şaşkın şaşkın, kıyıya yanaşmaya çalışıyorduk.
B)Kürek çeken arkadaşlarımın yüzleri sıcak­tan kıpkırmızı olmuştu.
C)Dibinde beyaz taşların parıldadığı bir koya yaklaştığımızı gördüm.
D)Yukarıda küçük, tahta bir kulübe vardı.
E) Zihnimde güzel hayaller canlandı birden.
 
 
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde çoğul isim kullanılmamıştır?
A)Yolumuz bir gün onlara da uğrayacak.
B) Yıllar birer hüzün kırışığı bırakıyor yüzler­de, gönüllerde...
C) Dalgalar temiz sahillere hasret kalmıştı.
D)Sizleri olaylara karışmamanız için uyarmıştım.
E) Bu güzel insanlar niçin uzaklaşıyordu bu­ralardan,
 
 
11. Aşağıdaki cümlelerden hangisi tamamıyla isim olan sözcüklerden oluşmuştur?
A)   Su kenarları, duvar dipleri çocukların eğ­lence yerleriydi.
B)Bu sokaklar onun çocukluğunun geçtiği yerlerdi.
C)Önüne çıkan fırsatları dikkatle değerlendi­rerek bugüne geldi.
D)Bu çocuklar birer altındır, bunu zamanla siz de anlayacaksınız.
E) O. çok eski bir aile dostumuzun yakın akrabasıydı.
 
 
12. Korkmadım, korkmuyorum ölümden. Siz çiçek getirin, yalnız çiçek getirin. Bu dizelerde kaç tane isim kullanılmıştır?
A) 1                   B) 2                  C) 3                D) 4                E) 5
 
 
13. Ekmeği bol eyledik / Acıyı bal eyledik
 I                                               
II
Sıratı yol eyledik / Geldik bugüne
III    IV                              V
Yukarıdaki numaralandırılmış sözcüklerden hangisi isim değildir?
A) I.           B) II.               C) III.             D) IV.                         E) V.
 
 
14. "Soğuk, kelebek, rüya, heyet"
Aşağıdakilerden hangisi bu kelimelerin hepsi için söylenebilir?
A) Somut            B) Tekil            C) Cins                        D) Basit          E) Soyut
 

1.Söyleşmeye Bağlı (Diyalog) Anlatım-Ünlem
 
Metin İnceleme
1.     Okuduğunuz metinlerin türlerini belirtiniz. Söyleşmeye bağlı anlatımla oluşturulmuş bu metinle­rin ortak özelliklerini bulunuz.
      CEVAP:
      Söyleşmeye bağlı anlatımla oluşturulmuş metinlerin ortak özellikleri:
·          Söyleşmeye bağlı anlatımla oluşturulmuş metinlerde jest ve mimikler anlatımın gücünü arttırır.
·          Karşılıklı konuşmalar, bağlam’a ve konuşulan kişiye göre değişebilir.
·          Görme ve işitmeyle kurulan iletişim önemlidir.
·          Vurgu ve tonlama önemlidir.
·          Tekrarlar söyleşmeye bağlı anlatımlarda ifadeyi kuvvetlendirir.
·          Sohbet, mülakat ve diyalog, monolog metinleri söyleşmeye bağlıdır.
·          Hikâye, roman tiyatro, mülakat, röportaj, monolog söyleşmeye bağlı anlatımın kullanıldığı metin türleridir.
 
Anlama ve Yorumlama
5.etkinlik
Söyleşmeye bağlı metinlerle ilgili bilgi verilen aşağıdaki metinde boş bırakılan yerlere uy­gun terimleri kutucuklardan seçip yerleştiriniz.
CEVAP:                                              
İki veya daha fazla kimsenin, bir konu üzerinde, karşılıklı konuşturulmasına     diyalog denmektedir. Başta günlük hayat olmak üzere tiyatro eserleri, roman, hikâye, röportaj, sohbet, açık oturum ve manzum hikâye türlerinde bu anlatım biçimine çok sık rastlanır. Bununla birlikte iç konuşma, yani monolog da söyleşmeye dayanmaktadır. Roman, hikâye, masal gibi türlerde konuşmacının adının yerine, satırbaşına gelmek üzere sadece bir konuşma çizgisi konur. Özellikle son yıllarda yazılan roman ve hikâyelerde karşılıklı konuşmalar, olayı anlatanın sözleri tırnak işareti içine yerleştirilmektedir. Tiyatro eserlerinde oyuncuların karşılıklı konuşmalarında önce konuşmacının adı belirtilir, önüne "konuşma çizgisi" (—) çekildikten son­ra konuşmaya yer verilir.
 
7.etkinlik
Birdenbire uyanan türlü duyguların etkisiyle söylenen "Ay!" ünleminin cümleye kattığı an­lamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:                                                                                
vAy, dişimin ağrısı tuttu!                        (acı)
vAy, bunu sen mi söylüyorsun!              (şaşma)
vAy, ne güzel, ne sevimli şey!                (beğenme)
vAy, bir araba üzerimize doğru geliyor! (korku)
 
8.etkinlik
"Ah!" ünleminin cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez için­deki boşluklara yazınız.
CEVAP:
vAh yavrum, bu ne kaza!                         (acıma)
vAh, neydi o eski günler!                        (özlem)
vAh çocuk ah! Nasıl yaptın bu işleri?      (öfke)
9.etkinlik
"Ey!" ve "Hey!" ünlemlerinin cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:
vEy bu topraklar için toprağa düşmüş asker!                  (hitap)
vHoca rahmetliye bak, oğluna bak, hey gidi hey!           (Umutsuz bir özlem)
 
10.etkinlik
"A!" ünleminin cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez içinde­ki boşluklara yazınız.
CEVAP:                                                  
vA! Ne güzel! Siz de mi geldiniz?         (sevinme)
vA! Sen artık çok oluyorsun.                  (kızma)
vAaa! Onu ben mi söylemişim?              (şaşma)
vA Paşam! İnsan önce kendini bilmeli. (hitap)
 
11.etkinlik
"Ha!" ünleminin cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez için­deki boşluklara yazınız.
CEVAP:
vHa gayret, göreyim seni!            (isteklendirme)
vHa, şimdi anladım!                    (hatırlama)
vSakın yapma ha!                        (uyarma)
 
12.etkinlik
Genellikle şaşkınlık anlamı taşıyan "vay!" ünleminin cümleye kattığı anlamları aşağıdaki kutucuklardan seçerek parantez içindeki boşluklara yazınız.
CEVAP:                                                  
vVay o zavallının hâline!                                                  (acıma)
vVay hocam! Vay gözümün nuru efendim buyurun!      (sevinme)
vVay, demek böyle sevimsizlikler de oluyormuş ha!      (tiksinme)
 
Ölçme ve Değerlendirme
A. Söyleşmeye bağlı anlatımla oluşturulmuş metinlerden mülakat ile ilgili aşağıdaki bilgi ve yargıları doğru - yanlış (D/Y) olarak değerlendiriniz.
(Y)  Mülakat yapmak için kesinlikle mühim bir şahsiyetle buluşmaya, onun hakkında bilgi edinmeye ihtiyaç vardır.
(Y)  Bu türdeki yazılar için belli bir kural yoktur, mülakat yapılan kişiye rastgele sorular sorulabilir.
(D) Bir kimse ile yapılacak mülakattan önce onun hakkında mümkün olduğu kadar zengin bilgi edinmeliyiz; böylece onunla ilgili şeyleri öğrenir, daha rahat sorular sorabiliriz.
(Y) Mülakatta soruların okuyucuları ilgilendirecek tarzda düzenlenmesi önemli değildir; önemli olan o mülakatı yapabilmektir.
(D) Görünüşü, tavırları, sesinin tonu, başka insanlardan farkı vb. şeyler hakkındaki ayrıntılar müla­katı daha ilgi çekici kıldığı gibi, soru ve cevapların monotonluğunu önleyerek yazıya hareket ve canlılık da kazandırır.
(D) Söyleşmeye bağlı metinlerde söyleyişin sağlam ve inandırıcı olmasını sağlamak için noktalama işaretlerine, özellikle tire, tırnak ve parantez işaretlerini yerinde kullanmaya çok dikkat edilmeli­dir.
B. Aşağıdaki cümlelerde geçen ünlemlerin hangi anlamlarda kullanıldıklarını yanındaki boş­luklara yazınız.
1.      Eyvah, gitti bizim güzelim ciğer!                                       (üzülme)
2.      Hey, seni çağırıyorum, baksana bu tarafa!                         (seslenme)
3. Vay, sen misin bunu söyleyen!                                           (şaşma)
4. Eh, şimdi rahatsındır herhalde!                                          (hayıflanma)
5. Eh, çalışmazsanız siz bilirsiniz! Sorumlusu ben değilim.    (uyarma)
6. Ah, bu öğrenciler!                                                              (yakınma)
7. Oh, ne güzel bir gün!                                                          (beğenme)
8. Ee, o kadar da olacak!                                                        (kabullenme)
9.      Ee, yeter artık kardeşim!                                                    (kızma)
10. E, bu ne kadar sürecek ya!                                                 (sabırsızlanma)
 
C. Aşağıdaki tabloya söyleşmeye bağlı metin türlerinin isimlerini yazınız.
Söyleşmeye Bağlı Metin Türleri
mülakat
tiyatro
roman
hikaye
masal
 
 
D. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.

 

1.   Aşağıdakilerden hangisi söyleşmeye bağlı anlatımla oluşturulmuş metin türlerinden değildir?
     A) Tiyatro         B) Hikâye            C) Fabl            D) Makale      E) Roman
 
 
2.   Aşağıdakilerden hangisi bir ünlem cümle­sidir?
A)Ne kadar da yaramaz bir çocuk
B)Havalar yavaş yavaş ısınıyor
C)Bu kitabı yeni aldım
D)Yemeğimi henüz yemedim
E) Yarın geziye çıkabiliriz
 
3.   Söyleşmeye bağlı anlatım ile ilgili aşağıda­ki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A)   Sohbet, diyalog, mülakat adı verilen me­tinler söyleşme çevresinde oluşmaktadır.
B)Günlük hayat, roman, hikâye ve tiyatrolar­da karşılıklı konuşma ve ikiden fazla kişi­nin konuşmasına bağlı metinler de söyleş­me anlatım turunun örneklerini oluştur­maktadır.
C)Günlük hayatta en çok kullanılan anlatım türlerinden biri olan söyleşmeye bağlı an­latımın amacı; insanların birbiriyle görüş­mesi, konuşmasıdır.
D)Konuşmalı anlatımda, duruluk ve açıklık gereklidir; kelimeler yerli yerinde kullanıl­malıdır.
E) Söyleşmeye bağlı anlatımın en önemli metin türlerinden biri olan mülakatı yalnız­ca o konuda eğitim almış yazarlar gerçek­leştirebilir.
 
 
4.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "sevinme" anlamında bir ünlem kullanılmıştır?
A)    Ah, nerede o eski güzel günler!
B) Oh, nihayet sevgili yurduma kavuşabildim!
C) Cif, elime iğne battı!
D)Amanın dostlar, yetişin!
E) E! Ne olacak bunun sonu?
5.   Aşağıdakilerden hangisi ünlem olmadığı hâlde, cümlede ünlem olarak kullanılabilir?
A) Evet               B) Hey               C) Oh                        D) Tüh                        E) Eyvah
 
6. Aşağıdaki yargılardan hangisi söyleşmeye bağlı anlatımda dikkat edilmesi gereken önemli özelliklerden biri değildir?
A)Konuşmalar, konuşanların kişiliklerine ve toplumdaki yerlerine uygun olmalıdır.
B)Uzun konuşmalarla konu dışına çıkılmamalıdır.
C)Okuyucuyu ya da dinleyiciyi kendi düşün­celerimize inandırmak için zaman zaman kendimizi övmeliyiz.
D)Gereksiz bilgilerle dolu konuşmalar oku­yucuyu veya dinleyiciyi sıkabilir.
E) Tek taraflı, bir kişinin iç dünyasını yansıtan diyaloglar sıkıcı olabilin
 
7.   Aşağıdaki dizelerin hangisinde ünlem kul­lanılmamıştır?
A)   Ey sevgili, uzatma dünya sürgünümü be­nim
B)Ey benim yeni alfabemdeki kadim elif
C)Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
D)Ah, senin yüzünden kana batacak
E) Eyvah eyvah Sakarya'm, sana mı düştü bu yük
 
8.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "şaşırma" anlamında bir ünlem kullanılmıştır?
A)Eyvah, herkes yerimizi öğrenmiş!
B)Gençliğim gitti arada, ah, neden sonra anladım!
C)Vay be, demek bizi artık ne arayacak ne de soracak!
D)Hey durun! Siz bensiniz, bensiz nereye gi­dersiniz?
E) Tüh, artık eskisi gibi yürüyemeyecekmiş ha!
 
 


3. Tartışmacı Anlatım - Zarf (Belirteç)
 
Anlama ve Yorumlama
 
Tartışmacı anlatımda kullanılan kelime ve cümlelerin özelliklerini belirtiniz.
CEVAP:
·      Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
·      Gereksiz ifadelere yer verilmez.
·      Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılmaz.
·      Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktur.
·      Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
·      Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.
·      İhtimal bildirmeyen, kesin, kanıtlanmış bilgiler kullanılır.
 
Okuduğunuz metinlerde belli bir tartışma yöntemi var mıdır? Açıklayınız.
CEVAP:
“Tartışma” adlı metinde önce karşı düşünce verilmiş, daha sonra bu düşüncenin yanlışlığı ileri sürülerek doğru olan düşünce verilmiştir.
“Batıya Doğru” adlı metinde de aynı yöntem izlenmiştir.
“Denemeler, Konuşmalar” adlı metinde ise yazar, kendi sorduğu sorulara cevap vermek suretiyle düşüncelerini dile getirmiştir.
 
5.etkinlik
I.   "Öğrencilerin hepsi aşağı indi."
II."Öğrencilerin hepsi aşağıya indi."'
Yukarıdaki cümlelerin birincisinde "aşağı" sözcüğü zarf iken ikinci cümledeki "aşağıya" sözcüğü isimdir. Bunun nedenini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
CEVAP:
“Aşağı” sözcüğü, bir yargının hemen önünde yer alarak o yargıyı aynı anda hem yer hem de yön bakımından belirttiği için yer-yön zarfıdır. Ancak bu tür zarflar isim çekim eki aldığında, belirttiği yargının hemen önünde olsa bile zarf olmaktan çıkar, isim olur.
 
6.etkinlik
Yapım eki almamış zarflar basit, yapım eki almış olanlar türemiş, iki sözcüğün birleşmesiyle oluş­muş olanlar ise birleşiktir." Buna göre yukarıdaki cümlelerde bulunan zarflan basit, türemiş ve bir­leşik olmaları bakımından belirleyip tabloya yazınız.

 
Basit
Türemiş
Birleşik
İyi
Çok
En
Dün
Aşağı
Hızlı
Sabahleyin
Neşeli
Ansızın
Biraz
Akşamüstü
Bugün
Ayaküstü
Gelişigüzel
 
 
 
          
 
 
 
 

Ölçme ve Değerlendirme
A.    Aşağıdaki tartışmacı anlatımla ilgili ya ı yi lan doym-vanlıs (D/Y) seklinde değerlendiriniz.
(D) Tartışmacı anlatımda amaç okuyucunun düşünce ve kanılarına saygı duymak, onları başkala­rına duyurmaktır.
(D) Tartışmacı anlatımda anlatıcı, one sürülen düşünce, duygu ve kanılara katılmıyorsa onları ince­ler ve değiştirmek ister.
(D) Düşüncelere karşı çıkış, onları değiştirmek isteyiş, değiştirmek istediklerinin yerine ileri sürece­ği görüşler, tartışmacı anlatımı gerektirir.
(D) Toplu şekilde yapılan tartışmalar; forum, panel, açık oturum, sempozyum, münazara gibi isimler alır.
(D) Zayıf ve yanlış düşünceleri bulan ve çürüten kişi, tartışmadan başarılı çıkabilmek için bunların sağlam ve doğru olanlarını ortaya koymak zorundadır.
(Y)Tartışma sadece edebi ve sanatsal konularda yapılır.
(Y) Tartışmada yeri geldikçe karşı tarafa üstünlüğümüzü göstermek için sesimizi yükseltmeliyiz.
(D) Düşüncelerimizi etkili ve başarılı ifade edebilmek için tartışmadan önce belli bir plan yapmalı­yız.
(D) Tartışma hem sözlü hem de yazılı olabilir.
(D) Bazı zaman zarfları bağ-fiillerle yapılır: gelince, anlatırken, konuştuğunda.
(D) Bu metinler bir görüşü ispatlamak için yazılır.
(D) Savunulan düşünce tek yönlü ve açık olmalıdır.
(D) Okuyucuyu etkilemek için zaman zaman sorular kullanılır.
(D) Düşünceyi ispatlamak için tanık gösterilir.
(D) Konuşma, sohbet havasıyla yazılır.
(Y) Sadece edebiyat ve sanatla ilgili konularda yazılır.
(Y) Kelimelerin daha çok yan anlam, mecaz ve kinayeli söyleyişleri tercih edilir.
(Y) Mümkün olduğu kadar çok ayrıntı ve yan bilgiye yer verilir.
(Y) Uzun ve devrik cümleler kurulur.
(Y) Düşünceler, belli bir yöntem belirlenmeden ve savruk bir şekilde dile getirilir.
 
B.     Aşağıdaki boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle tamamlayınız.
"Dün, yarın, şimdi, sabah, akşam, gece, öğle, ikindi, henüz, erkenden, sabahleyin, sonradan, ara sıra, yazın, kışın, bayramda, eylülde, saat ikide, hâlâ, şimdilik, daima..." Türkçedeki zaman zarflarından bazılarıdır.
"İçeri, dışarı, yukarı, aşağı, geri, ileri" Türkçede kullanılmakta olan yer-yön zarflarıdır.
"En, daha, pek, az, çok, biraz, kadar, fazla, gayet, aşırı" kelimeleri miktar zarfıdır.
Azlık-çokluk zarfları “ne kadar?” sorusu ile bulunur.
 
C.    Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.  
1.   Tartışmacı anlatım ile ilgili aşağıdaki bilgi­lerden hangisi yanlıştır?
A)   Tartışmada amaç, okuyucunun düşünce ve kanılarını değiştirmektir.
B)Tartışmada önce karşı tez çürütülür, sonra yazar kendi tezini örneklerle savunur.
C)Tartışmada basit bilgileri tekrar etmekten kaçınılmalı, orijinal ve çarpıcı örneklerle il­gi çekmeye çalışılmalıdır.
D)Tartışma yazısı sade bir dil, açık ve duru bir anlatımla kaleme alınmalıdır.
E) Tartışma yazısında sert ve kırıcı ifadelerle karşı tezi çürütür, böylelikle kendi tezimizi de güçlendirmiş oluruz.
 
2.   Demokrasinin geliştiği uygar toplumlarda çok sık rastlanan türündeki konuş­malarda önemli olan, birbirinin düşüncesine saygılı olmaktır. Birbirine hakaret etmemek
ve küçültücü hareketlerde bulunmamaktır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Hazırlıklı konuşma    B)Tartışma C)Öğretici anlatım   D)Açıklayıcı anlatım E)Sunum
 
3.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylem hem durum hem zaman yönünden belirtil­miştir?
A)   Ahmet bugün ilk defa eve sakin geldi.
B)Öğretmen sınıfa girince herkes ayağa kalktı.
C)Son günlerde derslerine çok fazla çalışı­yorsun.
D)Akşamki kar yağışı çocukları çok sevindirdi.
E)Şehrin en yüksek tepesinden uzun uzun denize baktım.
 
 
4. Karşılıklı olarak düşüncelerin ortaya konuldu­ğu tartışmada hedef, gerçeğe ulaşmak, haklı ve doğru olanı bulmaktır. Bunun için tartışan taraflar birbirlerinin düşüncelerindeki zayıf ve yanlış noktaları belirlemeye çalışırlar. Zayıf ve yanlış düşünceleri bulan ve çürüten kişi. tar­tışmadan başarılı çıkabilmek için bunların sağlam ve doğru olanlarını ortaya koymak zorundadır.
Bu parçadan tartışmayla ilgili olarak aşa­ğıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A)Karşılıklı düşünceler ortaya konulur.
B)Hedef: doğruyu, gerçeği bulmaktır.
C)Taraflar birbirlerinin düşüncelerini çürüt­meye çalışır.
D)Yanlış düşünceler çürütülüp doğru olanlar savunulur.
E) Zayıf ve yanlış düşünceleri bulan tartışma­da başarılı olur.
 
 
5. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili keli­melerden hangisi basit yapılı bir zarf değildir?
A)Dünkü maçta çok güzel oynadı.
B) İşlerimiz çok yavaş ilerliyordu.
C) Çocuğun yüzü solgun görünüyordu.
D)Babam, gece aniden fenalaştı.
E) Onun saçma konuşmalarından pek sıkıldım.
 
 
6. Aşağıdakilerden hangisi tartışmacı anlatım çeşitlerinden biri değildir?
     A) Forum               B) Panel          C) Açık oturum          D) Münazara              E) Sunum

 

Bugün 8 ziyaretçi (21 klik) kişi burdaydı!



website counter Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol